Paylaş
Anne ve babanın evliliği devam ettiği sürece müşterek çocuklarının velayeti ikisine aittir. Anne ya da babadan biri vefat ederse velayet hayatta kalana aittir. Anne babanın boşanması durumunda ise velayet hakkı hakim kararı ile belirlenir.
Velayetin değiştirilmesi davası, çocuğun velayeti kendisinde olmayan eşin ya da kişinin velayet hakkını elinde bulunduran eş ya da kişiye karşı açtığı bir aile hukuku davasıdır. Boşanma davası neticesinde verilen velayet kararı ya da ebeveynlerden birinin vefatı halinde velayet hakkını elinde bulundurmak ebedi bir durum olmayıp Türk Medeni Kanunu’na göre değişen olguların zorunlu kılması halinde anne veya baba (bazı durumlarda diğer kişiler), çocuğun menfaatine aykırı durumların geliştiği gerekçesine dayanarak, velayetin değiştirilmesini talep edebilir ya da hakim kendiliğinden değişen şartlara göre velayetin değiştirilmesine karar verebilir.
Peki kanunda velayetin değiştirilmesi davası için aranan “velayete ilişkin durumun değişmesi’’ ifadesi nasıl anlaşılmalıdır?
Durumun değişmesi ifadesinden anlaşılması gereken; çocukla kişisel ilişki kurulmasının engellenmesi, çocuğun fiilen velayet hakkı olmayan annede ya da babada bırakılması veyahut çocuğun üçüncü kişinin yanında bırakılması, çocuğun menfaatinin gerektirdiği nedenler (örneğin sağlık, eğitim, ahlâk, güvenlik), velayeti kendisinde bulunan annenin ya da babanın yeniden evlenmesi, velayet hakkı kendisine verilen tarafın bir başka yere gitmesi, ölüm veya velayet görevinin kullanılmasının engellenmesi velayetin değiştirilmesi gibi sebeplerdir.
Yukarıda sayılan nedenlerin hiçbiri tek başına velayetin değiştirilmesi için yeterli olmayıp hâkimin somut olayın özelliklerine göre değerlendirme yapması gerekir. Hal böyle olunca velayet davalarına ilişkin uygulamada mümkün olmayan yanlış değerlendirmeler yapılır. Aşağıda bu yanlış değerlendirmelere ilişkin bazı örnekler yer alır.
Velayet davasında çocuğun mahkeme huzurunda dinlenmesi zorunlu değildir: Yargıtay kararlarına göre çocuğun idrak yaşı 8 olarak belirlenmiştir. Çocuğun idrak yaşından sonra görüşü alınmaksızın velayetin değiştirilmesi kararı mümkün değildir.
Aylık geliri olmayana/daha az olana velayet verilmez: Velayet davalarında belirleyici olan unsur, çocuğun menfaatleridir. Ebeveynin çalışmıyor olması sebebiyle gelirinin olmaması veya az olması çocuğun velayetini alamayacağı anlamına gelmez. Hâkim gerekli incelemeleri ve araştırmaları yaparak hangi ebeveyn ile yaşamasının çocuk için daha olumlu olduğuna karar vererek çocuğun velayetini o kişiye verir.
Velayet hakkı kendisinde olan eş yeniden evlenirse velayet hakkı değiştirilir: Velayetin değiştirilmesi davalarında kanunun aradığı “velayete ilişkin durumun değişmesi” şartı esaslı değişikliğin önemli ve sürekli olması da gerekmekte olduğundan, salt eski eşin evlenmesi bu davanın açılabilmesi için yeterli değildir. Bu evliliğin çocuğun menfaatine aykırı olduğu ispat edilmelidir.
İki kardeşten birinin velayeti anneye birinin velayeti babaya verilebilir: ‘‘Çocuğun Üstün Yararı’’ ilkesinden sonra dikkate alınması gereken diğer ilke, ‘‘Kardeşlerin Ayrılmaması’’ ilkesidir. Her somut olaya göre ayrıca değerlendirilmesi gerekmek ile birlikte Yargıtay, müşterek çocukların en az iki tane olması durumunda “Kardeşlerin Ayrılmaması” ilkesi uyarınca zorunlu olmadıkça velayetlerin ayrı ayrı ebeveynlere bırakılmamasını belirtmektedir.
Velayetin değiştirilmesi hususunda taraflar anlaşabilir: Velayete ilişkin hükümlere anlaşmalı boşanma davası kapsamında yer verebilir, boşanacak olan çift müşterek çocukların velayetinin kime bırakılacağını belirleyebilir. Ancak velayete ilişkin davalarda hâkimin çocuğun üstün menfaati doğrultusunda tarafların iradesine müdahale yetkisi bulunmaktadır. Bu nedenle hâkim çocuğun üstün menfaatine zarar verecek bir anlaşmanın tersi yönünde de karar verebilir. Üstelik taraflar daha önce boşanmışsa ve mevcut bir velayet hükmü var ise bunun değiştirilmesi talepli davanın da anlaşmalı olarak açılması mümkün değildir. Bu durumda yargılama içerisinde velayete ilişkin durumun değişmiş olduğu ve bu değişikliğin önemli ve sürekli olduğu ispat edilmelidir.
Görüldüğü gibi velayetin değiştirilmesi davalarına ilişkin olarak her türlü ihtimal ayrı ayrı değerlendirilmektedir. Ayrıca aile mahkemesi hâkimlerinin konu ile ilgili geniş bir takdir yetkisi bulunduğundan ileri sürülecek her iddianın tarafların değil çocuğun üstün menfaatine yönelik olarak ileri sürülmesi gerekmektedir.
Paylaş