Paylaş
Çok yağmurlu bir sonbahar günü, sabah saatlerinde İstanbul’da, yoldayım; işe gitmeye çalışıyorum.
İstanbul şartlarına göre, iş ve ev mesafesi açısından şanslı insanlardan sayılırım.
Ama yağmur yağınca otoban olmayan yollar nasıl tıkanıyor ve 15 dakikalık yol nasıl 2 saat oluyor hiç şaşırmıyorum artık.
Yine böyle bir gün ve trafik öyle bir durmuş ki neredeyse kontak kapatmak üzereyim.
“Herhalde kaza var” dedim kendi kendime…
Sonra anladım ki, yurdumun insanı yağmur yağınca trafik kurallarını ihlal etmeyi, diğer insanların haklarını çiğnemeyi hak görmüş meğer kendine.
Sırf kendisi gideceği yere zamanında varabilsin diye, diğerlerinin yolunu kapatmaktan hiç utanç duymamış maalesef.
Bir araç karşı yolun trafiğini öyle bir kesmiş ki; ne onlar kıpırdayabiliyor bulundukları yerden, ne biz…
Ne kadar tehlikeli olduğunu çok iyi biliyor olmama rağmen, indim arabadan, gittim aracın yanına.
Karşı arabadaki beyefendi açtı camını: “Neden siz daha geride kalmadınız da karşıdan gelenlerin yolunu kapattınız? Sizin burada durmanız gerekiyordu, şimdi hepimizin yolu kilit oldu” dedim, sakince ve güler yüzle (ama siz yine de denemeyin derim)
“Ya haklısınız ama kırmızı ışıkta çok kaldık, e bir de baktım herkes kırmızıda geçiyor ben de geçeyim dedim ama hesaplayamadım karşısının yolunu kapatacağımı” dedi utanarak ve saygı ile…
İtiraf etmeliyim şanslıydım böyle bir araç şoförüne denk geldiğim için:) başka birisine gidip söylesem hem haksızdır hem de ağzına geleni söyler; olmadı şiddete başvuruverir herkes haklı zannetsin diye…
Bir de geçer karşınıza “hak etti “der, egosu tavan yaparak.
O kadar öfke odaklı, karşımızdaki insanın hakkını önemsemez olmuşuz, önce ben demeyi seçmişiz ki; trafikte, çarşıda, havaalanında, evde, nerede olursak olalım, öfke ziyaretimize gelir gelmez; karşımızdaki kişinin kim olduğunu, nerde olduğumuzu, hatalı olup olmadığımız düşünmeden hızla misafir ediverir olmuşuz öfkeyi.
Sanki çok bağırıp, sesi çok yükselince haklı oluyor insan…
Oysaki hiç farkına varmıyor, hiç düşünmüyor mu insan karşısındaki kişinin hakkı olan yolu kestiğinde kendi yolunu kesmiş oluyor.
Sonunda bütün yollar birbirine çıkıyor, birbirinden geçiyor, birbirine bağlanıyor. Biri tıkanınca tüm yollar tıkanmıyor mu aslında.
Keşke, önce ben demenin hepimizin önünü tıkayacağının bilincinde olarak hareket edebilsek ve karşımızdakinin hakkını gözetecek davranışlar sergileyebilsek toplum olarak.
Şüphesiz çok daha huzurlu olur böyle bir dünya…
Arzu ben, medeni bir toplum olabilmenin önündeki bireysel çıkarları aşıp, toplum çıkarlarının baskın olduğu bir ülkeye niyet eden…
Paylaş