Paylaş
Bayılırım ben şarkı söylemeye, müzik dinlemeye…
Zaman, mekân değerini yitirir sevdiğim şarkılar çalıyorsa, o anda eşlik etmeye başlayıveririm.
Küçüklüğümden beri hiç değişmedi bu huyum…
Hatırlıyorum küçükken annemin çeşit çeşit rengârenk peruklarından birisini takar, hâlâ unutamadığım gece elbiselerinden birini giyer, kendimce saklı, en koyusundan makyaj yapar, vazgeçilmezim topuklu ayakkabılarını giyer, elime kolonya şişesini alır, geçerdim aynanın karşısına…
Başlardım avaz avaz şarkı söylemeye, bir de beğenirdim ki kendimi aynanın karşısında, sormayın..
Bakıcımız Fatma teyze en büyük destekçim, oturup seyrederdi beni bir de eşlik ederdi, zannedersiniz assolist seyrediyor…
Ben de bir havalara girerdim, e seyircim bile vardı ne de olsa…
Tabii benim bu hikâyem ses sanatçısı olarak sonlanamadı maalesef...
Pek bir kötü sesim varmış. İlkokulda okul korosuna seçilemeyince anladım.
Ama kimin umurunda, bu sesimle bugün hâlâ avaz avaz şarkı söylüyorum ben…
Ne zaman daralsam…
Ne zaman sevinçten uçsam…
Ne zaman spor yapsam…
Ne zaman canım sıkılsa….
Ne zaman yalnız kalsam…
Ne zaman kalabalıkların içine girsem…
Ne zaman trafikte sıkışsam…
Avaz avaz şarkı söylerim ben…
En iyi ve mutlu anları taçlandırır; en mutsuz ve kötü anları rahatlatır, ruhu temizler şarkı söylemek müzik dinlemek bana göre…
Biz insanoğlu ne kadar şanslıyız ki birileri müziği keşfetmiş, birileri her birimize dokunan şarkı sözleri yazmış, birileri bir güzel besteleyip önümüze sunuvermiş altın tabakta…
Müzik insanlara altın tabakta sunulmuş büyük bir şanstır; mutluluklarını arttıran, hüzünlerini, acılarını azaltan…
İşte bu yüzden Sezen Aksu’nun dediği gibi “avaz avaz şarkı söylemek lazım” hem de her zaman…
Arzu ben, şarkı söylemekten asla vazgeçemeyen ve müziğin ruhun en güzel gıdası olduğuna inanan…
Paylaş