Paylaş
Geçtiğimiz haftalarda bir belediyenin ve uluslararası Lions dernekleri 118 Y İstanbul Anadolu yakası federasyonunun iş birliği ile oluşturduğu Ata Evi’ni ziyaret ettim.
Belediye ve Lions federasyonu, okuma yazmayı öğrenme fırsatı bulamayan ve maddi gücü olmayan yetişkin kadınlara okuma yazma öğretebilmek ve hatta onlara bir meslek edindirerek topluma kazandırabilmek adına yola çıkmışlar…
Belediye, birkaç katlı bir bina kiralamış. Lions derneği, binanın içindeki tüm masa, sandalye, bilgisayar, her türlü gerekli ekipmanları almış. Gönüllü öğretmenler bulmuş. Belediye de bütçe ayırdığı idari kadroyu oluşturmuş sanki kurumsal bir şirket yönetiliyorcasına…
Binanın, bir sınıfı okuma yazma kursu, bir sınıfı bilgisayar kursu, bir sınıfı kuaför olma kursu, bir sınıfı İngilizce kursu, bir sınıfı muhasebe kursu, bir sınıfı tel kırma kursu, bir sınıfı nakış kursu, bir bölümü de aşçılık öğrenebilecekleri ve uygulayabilecekleri atölye olarak hazırlanmış.
Ayrıca çocuklu olan hanımları da düşünüp giriş katında harika bir kreş yapmışlar ve bir de öğretmen görevlendirmişler ki onlar bu kursları alırken, akılları da çocuklarında kalmasın diye. Okul çağındaki çocuklar da düşünülmüş ve etüt sınıfları oluşturulmuş. Okuldan çıkan çocuklar, derslerini etüt öğretmenlerinin eşliğinde, burada yapıyorlar.
Dahası ve en inanılmazı, sınıflardan birisi de psikoloğa ayrılmış. Buraya gelen kadınlar, sorunlarını daha hızla ve bir profesyonel yardım eşliğinde çözebilsinler, yollarına daha huzurlu ve mutlu devam edebilsinler diye…
Ve bunların tamamı BEDELSİZ. Buraya gelen kadınlar tek bir lira ödemiyorlar.
Müthiş bir iş, müthiş bir işbirliği! Yürekten teşekkürler katkısı olan herkese.
Okuma yazma öğrenememiş yetişkin kadınların ortak noktası; ya Karadeniz ya da doğunun köylerinde doğmuş çok çocuklu ve maddi durumları yetersiz bir ailenin üyesi olmaları. Belli bir yaştan sonra İstanbul’a gelmişler ama okuma yazma öğrenmeden kalmışlar.
Okuma yazma dersine katılan hanımlar 40 yaş ve üstündeydi. Neden bu yaştan sonra, buna ihtiyaç duyduklarını sordum, anlattılar.
İçlerinden biri 40 yaşında bir genç kız; diyor ki; “Babamı kaybettik, annem hasta yatıyor; paraya ihtiyacımız var ama temizlik için evlere bile gidemiyorum, okuma yazma bilmediğim için. Önce okuma yazma öğreneceğim, sonra işe gireceğim ama hayallerim var benim, bir gün mutlaka kitap yazacağım”
Bir diğeri 55 yaşında. İki çocuğunu evlendirmiş ardından eşini kaybetmiş. İşte o zaman yüzleşmiş hayatla. Gelen doğalgaz, elektrik faturalarının bile kaç lira olduğunu anlamıyor. Okuyamıyor. Dolayısı ile de ödeyemiyor. Diyor ki ; “doğalgaz faturamı, elektriğimin kaç lira geldiğini okumak istiyorum, her seferinde bakkala gidip ne kadar gelmiş faturam demek istemiyorum”
Çocukları, torununa baksın istemişler.” Hayır” demiş onlara. “Bundan sonra kendi hayallerimi gerçekleştireceğim. Ben okuma yazma öğreneceğim. Sonra aşçılık kursuna gidip, sigortalı olarak bir mutfakta çalışacağım ve emekli olacağım. Kendi kendime ayaklarımın üstünde duracağım”. Bunları anlatırken gözlerindeki heyecanı, geleceğe olan umudu görülmeye değerdi…
Öğrenmenin ve hayallerimizi gerçekleştirmenin yaşı yok. Hiçbir zaman geç kalmış değiliz. Yeter ki gönülden isteyelim ve bunun için adım atalım.
Arzu ben, hâlâ duygularımızı yitirmediğimizi, çevremizdeki ihtiyaç sahibi olan insanlar için, gönüllü olarak çaba sarf eden bir avuç değil, bir dolu insan olduğunu gören ve bundan büyük mutluluk duyan…
Paylaş