Paylaş
Geçtiğimiz günlerde benim doğum günümdü ve belki de önceki yıllardan farklı olarak ailemden, sevdiklerimden, dostlarımdan ve canım ülkemden ilk kez böylesine uzaklarda yaşıyordum. Sanırım bu sebeple de doğum günüm benim için çok daha fazla önem taşıyordu ve de çok duygusaldım. Bu duygusallıkla, sanki doğum günümde kimse hatırlamayacakmış gibi, yalnızmışım gibi geldi. Oysaki canım çekirdek ailem daha doğum günüme günler kala başlamıştı doğum günü kutlamalarıma.
İşte, doğum günü, günüm geldi ve sabahın erken saatleriyle Çin’deki arkadaşlarımın mesaj ve arama bombardumanına tutuldum. Şaşkınlık içindeydim. Çünkü, doğum günü zamanımı onlarla paylaştığımı bile hatırlamıyordum ama ne kadar mutlu hissettim kendimi; tarifsiz.
Derken komşularım aradı ve kahveye davet ettiler. Meğer bana süpriz doğum günü hazırlamışlar. Pastam, doğum günü hediyelerim herşey hazırdı, şaşkınlıklarım her an artıyordu . Gözlerim dolu dolu dileklerimi tuttum, mumumu üfledim. Aileme, dostlarıma, ülkeme, yediğime, içtiğime böylesine hasret olduğum bir dönemde bundan daha mükemmel ne olabilirdi ki!
Derken Türkiye uyandı ve benim mesajlarım değil, gün boyu telefonlarım susmadı. Sevginin önünde hangi mesafe durabilirdi ki? Duramadı da zaten. Çok şükür, bin şükür, hep şükür diye dualar ettim gün boyu, ağlak suratla.
Sonra şöyle bir düşündüm buralarda böylesine harika insanlarla karşılaşmayı hiç hayal edebilir miydim diye? Ardından, biraz hayatımın muhasebesini yaptım. Kendimce bazı çıkarımlarda bulundum sanki.
Hayat, zaman zaman her insana ne kadar zor anlar yaşatan bir rüzgar estiriyor değil mi? Sadece, konular ve kişiler farklılık gösteriyor gibi geliyor bana. Bazı hayatlarda rüzgarlar hafif hafif eserken, bazı hayatlarda kasırgalar oluyor, o kasırga dağıtıyor, kırıyor, döküyor ama mutlaka geçip gidiyor. Sonra şöyle bir arkaya bakınca insan, nasıl ayağa kalkacağını düşünüyor ya; işte aslında tam da o anda mucizelerin hayata geçmeye başladığına inanıyorum ben. Eğer o zor anlara dayanabilirse insan, sonra herşeyi yeniden inşa edebilme gücünü bulabilirse kendinde, inanırsa sil baştan herşeye tekrar başlayabileceğine ve herşeyin eskisindende güzel olacağına sonra ödülleri de o kadar büyük oluyor o hayatların. İşte benim ödüllerimdir memleketimden, sevdiklerimden binlerce kilometre ötede karşıma çıkan yüce gönüllü, sevgi dolu insanlar.
Hayatınızdaki kasırgalar ne kadar şiddetli olursa olsun, hangi kapılar kapanırsa kapansın, umudunuzu her zaman yeşertin, yüzünüzü daima güneşe dönün, kalbinize har daim kulak verin ve kendinize inanın. Sonunda mucizevi ödüllerinizi yaşarken bulacaksınız kendinizi.
Arzu ben, insanların hayatlarındaki sahip oldukları en önemli değerlerin sevgi, umut ve inanç olduğunu tecrübe etmiş, dününe, bugününe çok şükür, bin şükür,hep şükür diyen bir doğum günü çocuğu...
Paylaş