Paylaş
Bağımlılık önceleri sadece alkol ve uyuşturucu madde kapsamında değerlendirilirdi. Ancak artık haz ve heyecan veren her şeyin bağımlılık etkeni olabileceğini biliyoruz. Bu haz veren yaşantıların başında alışveriş geliyor. “Oniyomani” adını da verdiğimiz alışveriş bağımlılığı kişinin ihtiyacı olmadığı halde dürtüsel bir şekilde alışveriş yapmasıyla karakterize bir bozukluktur.
Toplumda %2 - 8 oranında görülür. Ancak tam bağımlılık olmasa da bağımlılığa yakın düzeyde alışveriş sorunu yaşayan insan sayısı çok daha fazladır. Sadece kadınlarda değil erkeklerde de görülür. Erkekler daha çok cep telefonunu, elektronik eşyaları, otomobil parçalarını tercih ederken kadınlar da takı, giysi, parfüm, ev eşyalarını tercih ediyor.
Alışveriş bağımlılığı olan bireylerde alışveriş merkezlerine veya alışveriş yapılan mekanlara gittiklerinde gördükleri şeyleri ihtiyaçları olmadığı halde almaya zorlayan bir dürtü gelişiyor. Bu kontrol edilemeyen dürtünün etkisiyle kişi bir alışveriş eşyası gördüğünde büyük sıkıntı ve bunaltı yaşıyor. Bu sıkıntı ancak o eşyayı satın almakla geçiyor. Eşyayı aldıktan sonra bir müddet rahatlamış ve mutlu olmuş hissediyorlar ama kısa bir süre sonra büyük bir pişmanlık, suçluluk ve mutsuzluk yaşıyorlar. Bu durum sürekli tekrar ediyor ve kişi bir kısır döngüye girerek alışveriş bağımlısı oluyor.
Alışveriş bağımlılığı olan kişilerde beynin dürtü kontrolünden sorumlu ön bölgesinin işleyişinde bir bozukluk olduğu düşünülüyor. Bu durum ya uzun süren stresten kaynaklanan bir kimyasal bozulma ya da yaşanmış olan travmaların sebep olduğu elektrokimyasal blokajla olabiliyor.
Bunların dışında insan ilişkilerinin zayıflaması, yalnızlık duygusu, çocuklukta yaşanmış olan fiziksel ve duygusal ihmaller, sevilen birinin kaybı, sevgiliden ayrılma, değersizlik, güçsüzlük, yetersizlik, çaresizlik, eksiklik, engellenmişlik, eziklik gibi negatif inanışlar alışveriş bağımlılığına zemin teşkil edebiliyor. Kişiler ruhsal dünyalarında oluşan boşluğu adeta alışveriş yaparak doldurma eğilimine giriyorlar.
Alışveriş bağımlılarının zihinleri sürekli para harcama düşünceleriyle meşguldür. Her şeyi alışveriş yapmak için bir bahane addederler. Bir şeye kızsalar, kaygılansalar, üzülseler ya da tam tersi sevinseler, keyiflenseler, mutlu olsalar ellerinde olmadan bir şeyler satın alma ihtiyacı içine girerler. Kredi kartı limitlerini tüketirler, paraları olmadığında da borç alırlar. Kredi kartı borçları patladığında da deşifre olurlar. Eşleriyle veya aile bireyleriyle para ve harcamalar yüzünden sürekli tartışmalar ve çatışmalar yaşarlar. Bu tartışmalardan kaçınmak için de yalan söylemeye başlarlar. Sonuçta basit bir şekilde başlayan alışveriş macerası kompleks bir bağımlılığa dönüşmüş olur.
Alışveriş bağımlılığı tıpkı alkol, madde, kumar bağımlılığı gibi tedavi edilmelidir. Çünkü en az onlar kadar ciddi ve onlar kadar yıkıcı etkilere sahiptir. Tedavide dürtü kontrolünü sağlayacak ilaçlar, anti-depresyonlar ve kaygı giderici ilaçlar kullanılır. Ayrıca bilişsel davranışçı terapilerle ve bağımlılığa sebep olan olumsuz düşüncelerin kaynağı olan travmaların işlemlenmesinde etkili olan EMDR terapisi gibi travma-odaklı yaklaşımlarla tedavi desteklenmelidir. Bu terapilerle amaç iradeyi ve benliği güçlendirmek, kişinin kaynaklarını geliştirmek, yaşadığı boşluk duygusunu dolduracak yeni hedefler ve hayaller oluşturmaktır.
Alışveriş bağımlılığı gülüp geçilecek bir bozukluk değildir. Bunu bilmek ve yardım alınması gerektiğini kabul etmek tedavinin en önemli unsurudur. Bilinçli yaklaşımlarla tamamen tedavi edilebilecek bir rahatsızlıktır.
Paylaş