Paylaş
Gençlere kötü örnek olabilecek içeriklere sahip olduğunu ifade eden “+13” yaş sınırıyla verilmesi gerektiği ifade edilen “Umutsuz Ev Kadınları” adlı dizide yer alan “Yemekten sonra tatlıya geçeceğiz!” sözü ve dizideki kadın karakterin, kocasının ellerini vücudunda gezdirmesi “cinsellik” olarak değerlendirildi. Bir TV kanalına bu nedenle 115 bin lira para cezası verildi. RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi’nin raporunda şöyle denildi: “Dizide Gülşah ve Kudret isimli karı-koca, bebek sahibi olmaya karar verirler. Gülşah özel kıyafetlerle Kudret'in yanına gelir ve ona önce güzel bir yemek yiyeceklerini, daha sonra da tatlıya geçeceklerini söyler. Tatlıya geçeceğini söylerken Kudret'in ellerini kendi vücudunda gezdirerek aslında başka bir şey kastetmek istediğini anlatır. Kudret Gülşah'a ‘Hadi çocuklar gelmediyse hemen bebek yapalım!’ der. Gülşah ve Kudret yatakta çarşafın altında gülüşürlerken çocukları Alara odaya gelir. Alara, ‘Ben de seyredebilir miyim anne?’ der.” RTÜK üyeleri de, “Çocuğun cinsel eğitimi sırasında çeşitli bilgilerin zamansız verilmesi ya da çocuğun olgunluk düzeyine uygun olmayan ayrıntılar içermesi, sakıncalar doğurabilmektedir” görüşü ile diziyi “çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek nitelikte” buldu ve TV kanalına 115 bin lira para cezası verdi.
RÜTÜK cezası sanılanın aksine, saat 22.30’dan sonra yayına geçen bölüme değil, dizinin gündüz kuşağında yayınlanan tekrarına verildi. RTÜK’ün açıklaması ise dizinin gündüz verilen tekrarında neden “olumsuz örnek teşkil edecek” ambleminin kullanılmamasıydı. Peki, “olumsuz örnek teşkil edecek” ambleminin TV’nin sağ üst köşesinde yer alması, yaş sınırı altındaki çocukların “Bu kanalı hemen çevirmeliyim, benim yaşım 13’ün altında” diyerek, çocukların o diziyi seyretmeyeceği anlamına mı geliyor? Ya da dizinin içeriğini bilen ebeveynler sırf “olumsuz örnek teşkil edecek” amblemi yok diye, “Bu seferki bölümü çocuğumla birlikte izleyebileceğim, otur çocuğum” mu diyecek? Bu durumda her şey “olumsuz örnek teşkil edecek” ambleminin kullanılmamasıyla alakalı gibi görünüyor. Yani mevzu “cinsellik çağrıştıran tatlı” değil, tatlının ikram edildiği saat.
Cinsellik çağrıştıran tatlı sahnesinin gerçekten çocuk ve gençlere kötü örnek teşkil ettiği tarzında kesin bir yargıya varılması yanlış. Çünkü naçizane bir benzetmeyle ifade edilen cinsellik, çocuğun anlayabileceği kadar net olmamakla birlikte örnek alınıp tekrar edilebilecek bir davranışta değil. Ayrıca, seks yapmak; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır. Bu sanatın icra edilmesi ayrı bir konudur, esprili bir şekilde iması ayrı bir konu. Ama şunu da unutmamak gerekiyor; geleneklerimize göre yemekten sonra tatlı, tatlıdan sonra meyve yeniyor, meyveden sonra da kahve içiliyor. İşte o zaman muhabbet tam oluyor, daha keyifli oluyor.
Bazı TV kanalları para kazanmak uğruna toplumun ahlak anlayışlarını ve aile kavramlarını derinden sarsacak programlar yayınlayabiliyorlar, yalan haberlerle toplum mühendisliği yapabiliyorlar. Bunlara yeterince ses çıkarmayan ama espriyle karışık cinsellik çağrıştırdığı için ceza veren RTÜK'ün kararı, kendisini hâlâ öğretmen, baba, yargıç veya ahlâk bekçisi, halkı da hâlâ çocuk, mahcur, yeniyetme veya kendi kararını veremez durumda gördüğünü gösteriyor. Oysa demokratik ülkelerde TV izleme politikası ve çocukların cinsel eğitimi ailelerin seçimine bırakılıyor ve çoğu zaman kamusal bir sorun olarak algılanmıyor. Öncelikle anne-babaların kendilerinin cinselliği doğal olarak kabul etmeleri ve ev hayatı içerisinde çocuklarına da bunu yansıtmaları gerekiyor. Aile içinde anne-babasının birbirine sevgisini ifade ettiğini gören bir çocuk, hem cinselliği normal olarak algılayabiliyor hem de ileride daha sağlıklı ilişkiler kurabiliyor. Bu nedenle anne-babalar çocuklarının yanında sarılmalı ve birbirine dokunmalı. Cinsel eğitim evde başlıyor. Ayrıca yine birlikte televizyon izlerken cinsellikle ilgili bir sahne çıktığında hemen kanal değiştiriliyor, oysa ki bu da çocuğun cinselliği kötü ve olumsuz bir şey olarak algılamasına, daha çok merak ederek yanlış yollara sapmasına yol açabiliyor. Bu nedenle hemen kanalı kapatmak yerine doğru bir TV izleme politikası geliştirmek gerekiyor.
21. yüzyılı yaşamamıza rağmen cinsellik toplumumuzda hala az konuşulan ama çok merak edilen ve gizli saklı öğrenilmeye çalışılan bir konu. Toplumumuzda cinsellik üstü kapalı geçilen, şakalarla ve esprilerle dışa vurulan bir konu olmasına rağmen televizyonda cinsellik ve çıplaklık daha fazla ilgi çekmek , daha fazla reyting almak için sıkça kullanılıyor. Toplumumuzda cinsellik kelimesi seksle eş anlamlı olarak algılanıyor ama bu çok yanlış. Cinsellik sadece seks demek değil; cinsellik sevginin paylaşılması, kişinin doğuştan getirdiği cinsiyetine ait bütün özellikler ve insanın doğal bir parçasıdır.
Toplumumuzca cinselliğin normal ve doğal olarak görülmesi, çocukların da cinselliği normal bir olgu olarak algılayarak büyütülmesi için cinselliğin TV programlarında ve dizilerde yer alması gerekiyor. Ancak bunun dozu çok önemli. Cinselliğin sevgi dolu yönünün yansıtılması toplumun ruh sağlığını olumlu etkiliyor. Ancak pornografi ve cinselliğin içerisinde şiddet öğelerinin kullanılması kesinlikle karşı olunması gereken bir durum. Çünkü cinsellik hayatın ve evliliğin doğal bir parçası. Bir çocuk, kadın ve erkeğin ya da karı-kocanın yatak odasında ne yaptığını az çok tahmin ediyor. Ancak bizim üzerinde durduğumuz cinselliğin sevgi dolu yönünün vurgulanması, dokunma, sarılma, öpüşme ve sevişmenin normal bir durum olduğunun yansıtılması. Çünkü ülkemizde cinsel hayatı aktif olan her on kadından sekizi, her on erkekten yedisi hayatının bir döneminde cinsel işlev sorunları yaşıyor. Bu sorunların pek çoğu cinsel eğitimle ve cinselliğin sevginin bir paylaşımı olarak sunulmasıyla çözümlenebiliyor.
Paylaş