Paylaş
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)’nun “Tecavüze uğrayan kadın tecavüzcüyle evlensin, yargıyı uğraştırmasın” söylemi üzerine Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), “Tecavüz ve Kadın” konulu yeni bir basın açıklaması yaptı. İşte, açıklamadan çarpıcı öğeler…
Kadının tecavüzcüsü ile evlendirilmesinin veya evlendirilmeye teşvik edilmesinin çok yanlış olacağına dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe, şunları kaydetti:
Tecavüz Cinsellik Değildir
“Tecavüze uğrayan kadınların sahipsiz kalmamaları için yapılan bu öneriye CİSED olarak şiddetle karşı çıkıyoruz ve kadın hakları konusunda yargı camiasında gelinen noktanın dehşet verici olduğunu düşünüyoruz. Bu tür düşüncelerin dile getirilmesi ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez. Bu öneriler ancak ve ancak kadına yönelik işlenen suçları özendirir. Çünkü bu bakış açısı tecavüzü cinsellik olarak görmekte ve tecavüzleri normalleştirmektedir. Oysaki tecavüz bir cinsellik değildir, temel insan haklarına yapılmış alçakça bir saldırıdır.
Cinsel tacize veya tecavüze uğrayan kişilerde; utanma, aşağılanma, korku, inkar etme, reddetme, içe kapanma, güvensizlik, inançsızlık, umutsuzluk, çaresiz hissetme, bunalma, daralma, sıkılma ve kontrolü kaybetme korkusunun yanında; eve kapanma, küskünlük, bıkkınlık, iğrenme ve tiksinme şeklinde travma belirtilerine de rastlanmaktadır. Ayrıca tecavüze uğrayan kadınlarda sadece tecavüzcüsüne yönelik değil tüm erkelere yönelik olumsuz duygular gelişir ve bu duygu durumu kadının tüm hayatını altüst edecek düzeydedir. Bu nedenle kadının tecavüzcüsü ile evlendirilmesi fikri bu kadınların bir hayat boyu tetikte durmalarına ve ruhsal anlamda çöküntü içine girmelerine yol açar.”
Evlilik ve Tecavüz Aynı İpte Yürümez
Birbirine zıt iki kavram olan evlilik ve tecavüz olayının birleştirilmeye çalışılmasını, tatlının üstüne sirke döküp yemeye benzediğini söyleyen Keçe, şöyle devam etti:
“Kimse mutsuz olmak, hayatını travmaları hatırlatıcı biriyle ve güvensizliklerle dolu bir ortamda geçirmek istemeyecektir. Oysaki sağlıklı cinsellik iki insanın haz dolu, güven içinde ve sevgisi ile yaşanılmaktadır ve bu yaşantının ardından da bu olumlu duygular devam etmektedir. Evlilik gerçeğine gelince, sağlıklı evlilikler sevgi, saygı ve güven üzerine kurulabilir. Tecavüz travması ve psikolojisi içerisinde olan kadınların evleneceği tecavüzcü erkeğe sevgi, saygı ve güven duyması imkânsızdır. Ayrıca bu şekilde kurulan evliliklerde doğacak çocuklar sağlıklı da yetişmeyecektir. Bir devletin amaçlarından biri ruhen ve bedenen sağlıklı bireyler ve sağlıklı aileler oluşturmaktır.”
Tecavüze Bakış Sadece Bedenle İlgili Konularda Olmamalı
Bedensel travmanın kolay atlatılabileceğini ancak ruhsal travmanın atlatılmasının bir ömür boyu sürebileceğini ifade eden Psikolog Serap Güngör, durumu şöyle anlattı:
“Tecavüze veya şiddete uğrayan kadının sadece beden sağlığının bozulup bozulmadığının soruşturulması, deve kuşunun başını toprağa gömerek kendini tehlikelere karşı korumasına benzemektedir. Çünkü cinsel taciz ve tecavüzlerde meydana gelen fiziksel travmalar iyi yürütülen tedaviler ile her zaman halledilebilir ve kişiler herhangi bir iz kalmadan hayatlarına devam edebilir. Ancak cinsel taciz ve tecavüzlerde meydana gelen ruhsal travmalar tedavilere kolay kolay yanıt vermez ve ruhsal travma bazen bir ömür boyu devam edebilir. Bu nedenle bir ömür boyu güven duygularından yoksun, çaresiz güvensiz, huzursuz olan tecavüz mağdurları mutsuz olacak ve mutsuz edeceklerdir. Anlaşılacağı gibi bedenlerden izleri silip hayata devam edebilmek ve travmanın üstesinden gelmek düşünüldüğü kadar kolay değildir. Devletin bakış açısı bedensel zarara değil ruhsal zarara da yönelik olmalıdır.”
Paylaş