Paylaş
Penisin baş kısmını saran derinin bir kısmının kesilerek çıkarılması işlemi olan sünnet, dini ve sosyal bir istek olup tüm erkek çocuklarına uygulanmaktadır. Sünnet, aile içinde törenler yapılarak aile yakınlarının, eş dost çevresinin bir araya gelmesine vesile teşkil eder, dolayısıyla sosyal yönü de vardır. Ancak sünnet sonrasında yapılan “sünnet düğünleri” ile çocuklarımıza çok yanlış mesajlar verebiliyoruz.
Sünnet 3 yaş öncesi veya 6 yaş sonrası yapılmalıdır
Sünnet sadece dinsel bir tören değil aynı zamanda psikoseksüel bir süreçtir. Sünnetin yapılacağı yaşla ilgili alınacak yanlış bir karar çocuğun gelecekteki kişiliğinde, cinsel yaşamında ve cinsel kimlik gelişiminde ciddi bir travma etkisi yapabilir. Hem kız hem de erkek çocuklar için psikoseksüel gelişimin gerçekleştiği ve çevreden gelecek olan travmalara en çok açık olunan yaş aralığı 3–6 yaştır. Çocuğun somut olarak cinselliğin farkına vardığı 3–6 yaş arası ödipal döneme denk gelmektedir. Bu dönemde erkek çocuk bir yandan kendi cinsinden olan ebeveyniyle kendi cinsine ait kimlik özelliklerini oluştururken, bir yandan da kendisinin ve karşı cinsin cinsel organını tanımaya yönelik keşifler yapar. Kız çocuğunda penisin olmadığını keşfeden erkek çocuk, annesine olan düşkünlüğü nedeniyle en büyük rakibi olan babasının kendisine kızacağını ve cezalandıracağını ve bu nedenle penisini yitireceğini zanneder. 3–6 yaş dönemi beden bütünlüğünün önem kazandığı, en küçük yaralanmaların bile korku ve büyük endişelerle karşılandığı bir dönemdir. Penisin amcalara gösterilmesinin istenmesi, bu organın toplumda ne kadar önemsendiğini vurgularken, bir yandan “penisin kesileceği, koparılacağı”, hatta “yenileceği” şeklinde yapılan şakalar çocuğun penisi kaybetme korkusunu uç boyutlara vardırabilir. Böyle bir süreç içerisindeki çocuğu sünnet ettirmek, tüm bu korkularının bir anlamda gerçek olduğunu ona dolaylı yoldan göstermektir. Bu nedenle 3–6 yaş dönemi sünnet için uygun bir dönem değildir. Sünnet için 3 yaş öncesi ya da 6 yaş sonrası daha uygundur.
Sünnet oldu bittiye getirilmemelidir
İster yetişkin olalım isterse çocuk, bilmediğimiz, daha önce tecrübe etmediğimiz şeylerden kaçınır ve korkarız. Bu bağlamda çocuk da o güne kadar sadece çevresinin anlatımıyla bildiği sünneti kendi bakış açısı ile değerlendirmekte ve kendi dünyasında bir yetişkininkinden çok daha farklı şeyler yaşamaktadır. Sünnet, yaşı ne olursa olsun, çocuğun dünyasında bedenine yönelik kendi kontrolü dışında maruz kalınmış bir saldırı olarak algılanabilir. Çocuğa sünnet işlemi ile ilgili onun anlayacağı bir dilde açıklama yapmak gerekmektedir. Bunun için de öncelikle sünnet işlemine neden gerek olduğu ve sağlığı açısından neleri kazanabileceği çocuğa anlatılmalıdır. Daha sonra önce güvendiği birilerinin daha sonra da doktorun yapılacak işlemi anlatması gerekmektedir. Bu nedenle tercihen babanın, öncelikle çocuğu korkutmadan bu işlemi anlatması, penisini kaybetmeyeceği, kendisinin de bu olayı yaşadığını vurgulaması çocuğun rahatlamasına neden olacaktır. Daha sonra sünneti yapacak olan hekimin, uyuşturma sürecinden başlayarak bütün süreci yaşına ve anlama düzeyine uygun olarak çocuğa anlatması gerekir. Yani “oldu da bitti maşallah” söylemi doğru değildir.6 yaşından sonra, ehliyetli bir kişi tarafından çocuğun hazırlandığı ve bilgilendirildiği bir sistemle yapılan sünnet, ruhsal açıdan büyük sorunlar oluşturmayacaktır. Birden fazla erkek çocuğu olan ailelerdeki çocuklar, sünnet için aynı anda uygun yaş döneminde değillerse ayrı ayrı zamanlarda sünnet ettirilmelidir. Sünnet töreni iki kardeş için ortak olarak yapılabilecekse büyük kardeşe diğerinin endişesini azaltmak gibi bir yük vermekten kaçınılmalıdır.
Sünnet düğünümüz hayırlı olsun
Ülkemizde “sünnet düğünü” geleneği hala sürüyor. Sünnet sağlık açısından gereklidir ve yapılmalıdır ama sünnet düğünleri için aynı şeyi söyleyemeyiz. Erkek çocuklarının penisine uygulanan özel operasyonun kutlaması olan sünnet düğünü; çocukluktan erkekliğe geçişin de altını çiziyor ve cinsel sağlık açısından, en az iki önemli soruna işaret ediyor. Hatta iki önemli sorunu masraf ve zahmet ederek, organize biçimde inşa ediyor. Birinci sorun, “düğün” kavramında düğümleniyor, ikinci sorun ise “erkekliğe geçiş” tarifinde gizleniyor.
Birincisinden başlayalım; düğünler ve kutlamamlar birinin veya bir olayın altını çizmek için icat edilmiştir, doğum günü kutlamasından, Cumhuriyet kutlamalarına kadar genel kural budur ve bir tür “önemseme” bilincini oluşturmaktır. Büyük bir düğün ile erkeklik organına yapılan küçük bir operasyon arasındaki ilişkiye dikkat edilmelidir. Çünkü aile olarak, toplum olarak erkek çocuğuna sünnet düğünü yaparak “sen mühimsin” mesajı veriyoruz. Ancak bu mesajın gerekçesi de çok önemli yani “sen pipin sayesinde mühimsin”. Mesajı biraz daha açarsak; “sevgili oğlum, bir penisin olmasaydı, kız kardeşin gibi sıradan biri olacaktın bu düğünde, bak o da senin penisin sayesinde önemseniyor, başrolü sana verdik, kız kardeşin ise figüran, bunu anlaman için düğününe çağırdığımız büyüklerinin gözlerinin içine bak, seni çok önemsiyorlar ama laf aramızda kalsın, bunun nedeni hep o gizlediğin şey yani pipin, onun için buradalar, o şeyin yüzünden bu havalı düğün davetiyeleri, bu pahalı yemekler, bu süslü kalabalık, bu havai fişekler, bu şarkılar ve davullar var.” Ayrıca masraflı ve zahmetli bir düğün ile erkek çocuğa verilen bu mesajın yanında, bir de kızlara bir mesaj verilir; “bak kızım, sende o şey yani pipi yok, senin bu düğünde önemsenmen de o şey sayesinde oluyor.” Bu nedenle çocukluğun hatıralarında derin bir iz bırakacak olan sünnet düğünleri; cinsel terapistlerin birçok cinsel ve sosyal davranış bozukluğunda izini sürdüğü ağır travmalara dönüşüyor. Örnek olarak erkek (ve kız çocuğunun da) aklına varoluşunun önemine dair en önemli ve kalıcı mesajı “penis” üzerinden verdiği için kastrasyon korkusuna yani hadım edilme korkusuna yol açabiliyor. Böylece cinselliğin önemi ve erkekliğin kudreti penis üzerinden inşa edilmeye başlıyor ve onun kesilmesi korkusu en büyük kaygı kaynağı haline geliyor.
İkinci önemli sorun ise, erkek olmayı “penis” üzerinden tarif etmekle başlıyor. Erkeklik, sanıldığının aksine, penisle başlamıyor, penis üzerinden yürümüyor, penisle tamamlanmıyor. Erkekliği sadece cinsel organa indirgersek, erkek ruhunu aşağılamış oluruz. Erkeklik; cinsel organın ilişkiye hazır oluşuyla değil, erkeğin ruhsal ve duygusal olgunluğuyla, erkeğin bir kadını kollayabilecek şefkati kuşanmasıyla, partnerinin hatalarını anlayışla karşılayabilecek olgunluğa kavuşmasıyla gerçekleşir. Bu olgunluk ise penis sahibi olmaktan daha büyük ve geniş bir iştir. Bugün kadına yönelik şiddetin altında erkekliği, kaba bir üstünlük olarak tanımlama anlayışı saklıdır. Birçok kadını yatağında doyumsuz ve çaresiz bırakan kaba erkekliğin sebebi, oğlan çocuklarının erkeklik için penis sahibi olduğuna ve penisi için çok ama çok önemli olduğuna inandırılmasıdır. Erkekliğe geçişin ve kızlara üstünlüğün vurgulandığı sünnet düğünlerinin hala büyük bir ihtişamla gerçekleşmesi, penis üzerinden iktidar üretmeyi meşrulaştırmaktadır. Sünnet düğünleri hem kişisel hem de toplumsal bir düğüm’e dönüşmüştür. Yani sünnet düğünleri ile çocuklarımıza çok yanlış mesajlar verebiliyoruz. Bu nedenle sünnet düğünümüz değil, “sünnet düğüm’ümüz hayırlı olsun” demekten başka bir sözümüz kalmıyor.
Paylaş