Paylaş
Bir kişinin insan olarak ihtiyaçlarını 3 başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar:
* Bedensel (fizyolojik) ihtiyaçlar,
* Ruhsal ihtiyaçlar,
* Toplumsal ihtiyaçlar.
Bu ihtiyaçlar karşılanmadığı zaman kişide stres meydana gelir. Günlük hayat içinde, “bugün çok stresliyim”, “bugün günümde değilim”, “bugün delirmek üzereyim”, “patlamak üzereyim” gibi konuşmalara sık rastlanabilir. Stres yukarıdaki örneklerde de yer alan manasıyla sıkıntı, huzursuzluk veya gerginlik demektir. En geniş anlamda birey ve çevre etkileşiminde kişinin uyumunu bozan ve kapasitesini zorlayan talepler olarak tanımlanabilen stres; bedensel ve ruhsal sıkıntının bilinçli zihinle hissedilmesi ve dışa vurumu demektir. Yani stres; bedensel ve ruhsal ihtiyaçların karşılanamaması durumunda ortaya çıkan bedensel ve ruhsal sıkıntı halidir.
Ruhsal ve bedensel ihtiyaçlardan bazıları evrensel ihtiyaçlardır, bazıları da tamamen kişiye özgüdür. Evrensel bedensel ihtiyaçlar; su içmek, yemek yemek, uyumak, barınmak, giyinmek ve dinlenmektir. İnsan sadece etten kemikten meydana gelmiş bir varlık değildir, ruhu vardır ve ruhunun da aynen bedeninin olduğu gibi ihtiyaçları vardır. Evrensel ruhsal ihtiyaçlar; cinsellik, adam yerine konulmak, değerli olduğunu hissetmek, önemsenmek, korumak ve kollanmak, sevmek, sevilmek, takdir edilmek, gözetilmek, onaylanmak, başarılı olma, tecrübe kazanma, tehlikelerden korunma, güven duymak şeklinde sıralanabilir. Toplumsal ihtiyaçlar ise; belirli bir gruba mensup olma, evlenme, estetik ve sanatsal etkinlikler, belli bir statü sahibi olma gibi ihtiyaçlardır.
Bedensel ihtiyaçlar, ruhsal ihtiyaçlardan çok daha sınırlıdır. Bedensel ihtiyaçların yoğun bir biçimde giderilmesi kısa sürede doygunluğa yol açar. Ancak ruhsal ihtiyaçlar hiçbir sınır tanımaz. Ama ruhsal ihtiyaçların sağlıklı bir biçimde ortaya çıkabilmesi için bedensel ihtiyaçların bütünüyle tatmin edilmesi gerekir. Ruhsal ve bedensel ihtiyaçların karşılanmaması kişide değişik tepkilere yol açabilir. Bedensel ihtiyaçlar karşılanmadığında kişi saldırganlaşabilir ve hızla ölür. Ruhsal ihtiyaçlar karşılanmadığında ise; kişi bir bardağın damla damla dolması gibi yavaş yavaş gerginleşir ve öfke patlamaları şeklinde duygularını olup olmadık yerde dışa vurabilir ve yavaşça ölür. Kişinin öfke ifadesi bilinçdışındaki derin bir çatışmaya işaret edebilir. Öfkenin anlamlandırılabilmesi için, bilinçdışındaki konuların örtüsünü kaldırmak gerekir, bunun için de kişi duyguların ifade edilmesine ve zihinde canlandırılmasına odaklanmalıdır. Duyguların kavranması, kişinin bunları deneyimlemesi, geçmiş olaylar ve yaşanan ilişkinin dinamikleri çok önemlidir. Öfke, kişinin saldırganlık dürtülerinin bir parçasıdır ve katharsis (arınma, temizlenme, boşalma, bilinçdışına itilmiş duyguların yaşanıp boşalım olanağına kavuşturularak kişinin sıkıntı yaratan duygulardan ve nevrotik belirtilerden kurtulması) yoluyla duyguların ifadesi sonucunda öfke azalacaktır.
Ruhsal ihtiyaçları karşılamanın en etkili yolu, sağlıklı ve doğru bir iletişimdir. Bunun için kişinin ve muhatap olduğu bireyin motive olması gerekir. Motivasyon: ruhsal ihtiyaçlarını karşılayacak davranışların ortaya çıkması için kişinin uyarılması, yönlendirilmesi ve davranışın sürdürülmesini etkileyen olumlu durumlardır. Her insanın bir takım ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlar harekete geçirilene kadar kişi güdülenemez. Harekete geçirilmiş ihtiyaç psikolojide güdü olarak tanımlanır. Maslow insanı harekete geçiren 5 temel dürtüden bahseder. Bunlar:
* Fizyolojik ihtiyaçlar; (yeme, içme, giyinme vb.)
* Emniyet ihtiyaçları; (tehlikelerden korunma vb.)
* Sosyal ihtiyaçlar; (sevme, ait olma, kimlik duygusu vb.)
* Saygınlık (psikolojik); (başarı, tanınma, statü sahibi olma vb.)
* Kendini gerçekleştirme; (kişinin yeteneklerini kullanabilmesi vb.)
Kişinin karşısındaki bireyin ihtiyaçlarını bilmesi, davranışlarını analiz edebilmesi ve bütün insanların benzer olmadıklarının bilincinde olması gerekir. Yani kişinin her zaman akılda bulundurması gereken şey her davranışın bir nedeni bulunduğudur. Ayrıca kişinin karşısındakini teşvik etmesi de gerekir. Bunun yolları ise şunlardır:
“Karşınızdaki her zaman takdir edin”,
“Kaşınızdakini yargılamadan, duyguları hakkında konuşmasına izin veri”n,
“Karşınızdakine yardım edin”,
“Karşınızdaki dikkatinizi hiç dağıtmadan dinleyin”,
“Karşınızdakinin kendi özerkliğini kullanmasına ve eylemleri için kendini sorumlu tutmasına imkân tanıyın”,
“Karşınızdakinin başarısını ödüllendirin”,
“Karşınızdakini tanıma arzunuzu ortaya koyun”,
“Karşınızdakine ne istediğini sorun ve bunu tartışın” gibi...
Paylaş