Paylaş
Uzun bir ilişkiden sonra, ilişkisi sonlanan bir kişinin, ayrılıktan geriye kalan kırıntıları üzerlerinden atabilmek ve ayrılık acısını hafifletebilmek için tercih ettikleri ilişkiye rebound ilişki adı veriliyor. Ayrılık acısı çekenlerin kısa sürede toparlanabilmeleri için başvurdukları bu yeni ilişki elde etme yolu, her ne kadar tavsiye etmesek de günümüzde oldukça sık rastlanan bir durum... Çünkü ayrılık sonrası yoğunlaşan karmaşa, alışkanlıkların kaybedilmesinin getirdiği güvensizlik, yalnız kalma korkusu, muhtaçlık veya bağımlılık gibi duygular rebound ilişkilere yol açabiliyor. Duygusal bağlantı ya da karşı cinsle oluşan duygusal çekim gücü yerine, kızgınlık, öfke, utanç ve korkunun hâkim olduğu rebound ilişkiler, ciddiye alınması gereken önemli psikolojik problemlerin başında geliyor.
Geçiş nesnesi çocuğun hayatı için bir süre çok önemli hale gelen, onu rahatlatan, battaniye ya da eskimiş bir pelüş oyuncak gibi nesneler... Bunlar, çocukların uyuma esnasında ihtiyaç duydukları, yanlarında olduklarında daha iyi hissettikleri eşyalar olarak dikkat çekiyor, yani çocuklar için annenin yerini tutan, anne sıcaklığını çağrıştıran, kendini güvende hissettiren, anneden ayrılmaya çocuğu hazırlayan geçiş nesneler oluyor. Çocuk geçiş nesnesini kendi kontrolüne almak ve onun sadece kendisine ait olmasını istiyor, nesneyi sürekli yanında taşıyor. Geçiş nesneleri bir süre çocuklar için önemli oluyor, sonra herhangi bir nesne haline dönüşüyor. Çocuklukta yaşanan bu süreç, yetişkinlikte ayrılık sonrası birçok kişinin kapısını tekrar çalabiliyor, yani rebound ilişkiler eski ilişkiden ayrılmanın acısını hafifleten geçiş nesnesi görevi görüyor. Geçiş nesnesi, gerçek dünyaya geçmemiş olan çocuğun, gerçek dünyaya daha yumuşak geçiş yapmasını sağlarken, rebound ilişkiler yetişkinlikte ayrılmanın acısını hafifletiyor ve ayrılığın yasını tutmayı önlüyor. Çocukların, ihtiyaç duydukları bir dönemde geçiş nesnesine bağlanmalarının ve kendilerini güvende hissetmelerinin hiçbir sakıncası yokken, yetişkinlikte yaşanan rebound ilişkiler yeni bir ilişkinin sağlıklı kurulmasını önlüyor.
Hayal kırıklığından sonraki tepki, çarpıp geri gelmek anlamına gelen rebound; bilindiği üzere basketbolda potadan dönen topun başarılı bir şekilde başka bir oyuncunun eline geçmesi olarak biliniyor. Rebound ilişki ise, biten bir ilişkinin yarasını sarmak için kurulan acil ilişki anlamına geliyor. Uzun bir ilişkiden çıkan, ayrılık acısı yaşayan ve alışkanlıkları tepetaklak olan bir kişinin, kendini toparlayana kadar ya da eski sevgilisi kıskansın diye kısa sürede bulduğu kişiye rebound sevgili adı veriliyor.
(1) Sürekli eski sevgiliyle ilişkisinin nasıl bittiğinden bahsediliyorsa, (2) cinsel ilişki veya sevişmeler sırasında eski sevgilinin adı ağızdan yanlışlıkla çıkıyorsa, (3) geçmiş ilişkiden örnekler veriliyorsa, (4) yeni sevgiliyle eski sevgili kıyaslanıyorsa, (5) ‘ikimiz, biz’ gibi kelimeler yerine 'ben' ile başlayan cümleler sık kuruluyorsa, (6) ortada yaşanmış güzel hatıralar olmadan ilişki için bir taraf fazla heyecanlı ve hevesliyse, (7) duygusallıktan ziyade daha çok fiziksel yakınlık kuruluyorsa, (8) ilişkinin yükü sadece bir kişinin omuzlarındaysa veya (9) eski arkadaşlar eski sevgiliden sık bahsediyorsa o ilişki rebound bir ilişki olabiliyor... Rebound ilişkilerin gerçek aşk ile hiçbir ilgisi yok... Genellikle yeni bir ilişkiye başlarken hissedilen tatlı heyecanlar, aşk ile karıştırılıyor ve kişi âşık olduğu yanılgısına kolaylıkla düşebiliyor. İlişkinin ilerleyen evrelerinde, beyaz atlı prensler kurbağaya ya da güzeller güzeli prensesler külkedisine dönüşebiliyor. İlişkinin henüz başlarında, “Benimle eskisi gibi ilgilenmiyor”, “İlişki heyecanını yitirdi”, “Artık telefonum hiç çalmıyor”, “Yan yana olmaktan keyif almıyor” gibi ifadeler sık kullanılıyorsa, muhtemelen ilk görüşte aşk yerine rebound bir ilişki yaşanıyor olabilir. Diğer bir değişle, aşk izlenimi veren heyecanlar, mutluluklar, yoğun arzular, bakışmalar, gülüşmeler ya da koklaşmaların hepsi, eski alışkanlıklar sonucu boşluğa düşen partnerin içinde bulunduğu duygu yoğunluğundan kurtulmak için gösterdiği çırpınmalar olabiliyor. Dolayısıyla, bir taraf hayatının aşkını yaşayacağını düşünüp, kendinden geçerken, diğer taraf ise kendisini iyileştirecek bir hastanenin acil servisinde gönlüne pansuman yaptırıyor olabilir. Sonuç olarak, cicim aylarında yaşanan ilgi ve yakınlık problemleri rebound ilişkinin habercisi olabiliyor. Çünkü aşk acısı geçtikçe, ilgi de azalıyor.
Çiftin yaşadığı duygusal ve fiziksel deneyimler gitgide güçlenen bir bağa dönüşebiliyor. Oluşan bu bağ ile birlikte, bireylerin kişilik özellikleri, olaylara verdikleri tepkiler, duygusal ifadeler, çatışmalar ve beden hazları birbirine karışıyor. Alışkanlık olarak adlandırılan bu uyum süreci, çiftin birbirine olan duygusal bağını kuvvetlendiriyor. Bu nedenle, ayrılık süreci yani yas dönemi çok sancılı geçiyor. Ayrılık sürecinde kişi, duygusal yüklerini azaltma ihtiyacı duyuyor ve geçmişle bugünü sorgulama iznini kendine vermek yerine, acıyı hızla atlatabilmek için yeni bir ilişkiye başlamayı tercih ediyor. Bu psikolojinin altında çoğu zaman kişinin hala birini sevebileceğini ya da biri tarafından sevilebileceğini kendine kanıtlama ihtiyacı da yatıyor. Böylece, kişi kaybettiği özgüvenine tekrar kavuşacağını ve bir öncekini sıradanlaştıracağını düşünüyor. Oysaki biten ilişkiden arda kalan kalp kırıklıklarını hiç vakit kaybetmeden diğer bir değişle, yas süreci yaşanmadan telefi etmeye çalışmak, daha büyük bir psikolojik travmanın yaşanmasına neden olabiliyor. Böyle bir durumda, yeni başlanan birliktelikler de gözyaşları içinde son bulabiliyor. Sonuç olarak, yaşanması gereken bir yas süreci ve çekilmesi gereken bir acı varsa, beynin eninde sonunda bunu yaşaması gerekiyor. Bu nedenle, alkole sarılmak gibi yeni bir partnere sarılmak asla iyi bir çözüm olmuyor.
Ayrılıktan sonra yapılması gereken en önemli şey, ilişkinin bittiğini ve partnerin gittiğini kabullenmek... Çünkü bittiğini kabullenmek ve biten ilişkinin yasını tutmak yeni ve sağlıklı başlangıçlara zemin hazırlıyor. Rebound ilişkilerle gideni akılda taşımaya devam etmenin bir anlamı yok, acıyı yok saymaya ya da atlatabilmek için yeni bir ilişki arayışına girmeye hiç gerek yok... Ayrılık ve ayrılıkla birlikte ortaya çıkan yas süreci çok acı veriyorsa, daha hafif ve zararsız bir şekilde atlatabilmek için bir terapistten psikolojik destek almak en akılcı çözüm gibi görünüyor.
Her insan hayatının bir döneminde ayrılık acısı çekiyor. Ayrılık acısını daha kolay atlatmak için; (1) giden sevgiliyi görmemek gerekiyor, ne kadar az görüşülürse o kadar kolay unutuluyor, gözden ırak olan gönülden de ırak oluyor. (2) Ayrılık sonrası eski sevgiliye ait tüm eşyaları, onun aldığı veya onu hatırlatan her şeyi elden çıkartmak önem taşıyor. (3) Yas sürecinde sosyalleşmek ve dostlarla vakit geçirmek işe yarıyor. (4) Ayrılık sürecinde yeni hobiler elde etmek veya eski hobilere ağırlık vermek keyifli anlar yaşanmasını sağlayabiliyor. (5) Hüzünlü aşk şarkıları dinlemek yerine neşeli parçalar dinlemek, komedi ve macera filmlerini izlemek keyfe keyif katabiliyor. (6) Spor yapmak hem ruha hem de bedene iyi gelebiliyor. (7) Kısa bir seyahate çıkmak, tatil yapmak kafayı dağıtabiliyor. (8) Doğa ile baş başa olmak, bitkilerle ilgilenmek ruha şifa verebiliyor. Ama tüm bunların yerine unutmak veya aşk acısını hafifletmek için hemen yeni bir ilişkiye adım atmak, yapılan en büyük hataların başında geliyor, kişi hem kendine hem de karşındakine çok ama çok zarar verebiliyor.
Paylaş