Paylaş
Doğadaki bütün canlılara şefkat ve merhamet esasının egemen olması gereken Ramazan ayı boyunca; sizlerin aşk, evlilik, yakın ilişkiler ve cinsellikle ilgili sorularınızı yanıtlamaya devam edeceğim. Çünkü insanın maddi ve manevi gelişmesinin yanı sıra ruh ve beden sağlığının korumasında önemli bir yer tutan cinsellik; İslam dini tarafından, insan doğasının en temel ihtiyaçlarından biri olarak görülmüştür. İnsanlar için cinsel arzu ve istekler; açlık, susuzluk gibi doğal olgulardır. Ancak buna rağmen, her yıl, Ramazan ayında aynı tartışmalar yaşanır:
Ramazan'da yaşanan cinsellik ayıp, yasak ya da günah mıdır?
Günümüzde, sahip olunan insani değerler erozyona uğramaya yüz tuttu. Sınırsız hırslar ve talepler benliği kapladı. Bireysellik, bencillik, çıkarcılık, aldatma ve aldatılma gibi olumsuz değerler yakın ilişkilerde öne çıktı. Teknolojik tüm yeniliklere rağmen cinsel mitler (hurafeler veya doğru bilinen yanlışlar) toplumda mutsuz, umutsuz, olumlu düşünemeyen ve cinselliği paylaşamayan kişilerin sayısını artırdı. Ayrıca cinsel sapkınlıklar, taciz, tecavüz, esnet gibi ülkemizi kasıp kavuran olumsuzluklar ve hak ihlalleri, cinsel ayrımcılık ve kadınları hedef alan şiddet insanımızın geleceğe olan umutlarını zayıflattı. Şüphesiz bu olumsuzluklar, aşınan ve kaybolan değerler karşısında yapılması gereken; koşulsuz sevgiyi ve bilimin ışığını topluma hâkim kılmaktır. Ramazan ayı kaybedilen bu değerleri yeniden kazanmak, insanın özünde var olan iyilik ve insani duyguları fiiliyata geçirmek için önemli bir fırsattır. Çünkü Ramazan ayı baştan sona sosyal dayanışma ve kaynaşmanın yoğun olarak yaşandığı, bilgilenme, arınma ve yenilenme bilincinin tazelendiği değerli bir zaman dilimidir. Bu nedenle maddi ve manevi sayısız güzellikleri çağrıştıran, ferdi hayatta huzurun, sosyal hayatta kaynaşma ve paylaşmanın yoğun olarak yaşandığı, iradelerin sevgi ve merhametle eğitildiği ve özgürleştiği Ramazan ayını, cinselliği yasaklamadan kalpleri arındırmak için bir fırsat olarak görmek gerekiyor.
İslam inancına göre oruç tutmak, ruhu ve bedeni terbiye eder ve bu yönüyle daha derin bir anlayış ve yaşayış vaat eder. Oruç, kişinin sahip olduğu nimetlerden bir süre ayrı kalmasını gerektirir ve hep elinin altında hazır olarak bulduğu şeylerle arasına bir mesafe koyar. İftar vakti bu mesafe ortadan kalkar ve kişi orucunu tuttuğu her ne varsa, özlediği ve uzak düştüğü lezzetleri yeni bir heyecanla tadar ve yeniden keşfeder. Bu nedenle iftar, orucu tutulan cinselliği de güzelleştirebilir ve cinsel mutluluğun gelişimi için yeni bir fırsat sunabilir.
Cinsellik, ekmek gibi su gibi güzel bir nimettir; kadın ve erkeğin birbirlerine ruhlarını ve bedenlerini armağan ettikleri eşsiz bir sofradır. Bu sofradaki lezzetleri derinleştirmek, o sofraya oturmanın keyfini yine, yeni, yeniden yaşamak insanoğlunun hakkıdır.
Ramazan ayında meşru cinselliği bir tür ayıp, yasak veya kaçamak saymak; orucu tutulan cinselliğin iftarının da gereksiz olduğu gibi çok yanlış bir algıya neden olabilir. Çiftleri birbirlerinden soğutabilir, zamanla ilişkilerini tekdüzeleştirebilir. Cinselliğin ruhsal ve duygusal boyutlarının ihmal edilmesine yol açabilir. Böylece çiftlerin birbirlerini duygusal ve ruhani gevşemeden ve rahatlamadan yoksun bırakmalarına vesile olabilir. Oysa cinselliğin orucu varsa, iftarı olmalıdır. Ruhsal ve bedensel bir arınma yaşanması gereken Ramazan ayında cinselliği yasaklamak yerine; gönüller ve beyinler arındırılarak huzurlu ve dengeli bir ruh hali yaratılmaya çalışılmalıdır. Çünkü yeme içmenin orucu damak lezzetini geliştirebiliyorsa, özlenen ve hasretle beklenen cinselliğin orucu da cinsellikten alınan hazzı geliştirebilir, cinselliği ilk günkü heyecanına taşıyabilir ve monotonlaşan birleşmeler olağanüstü nitelikler kazanabilir.
Huzurlu ve mutlu olmanızı dilerim.
Paylaş