Paylaş
“Emir cümlesi kullanmayın, yargılayıcı ve suçlayıcı olmayın, rolleri paylaşın, iletişime ve karşılıklı anlayışa önem verin, kıyaslamayın, cinsel hayatınızı renklendirin!” gibi evlilikte mutlu olmanın temel prensipleri vardır.
Kültür farkı sorun yaratabilir
Kültür, anlayış ve davranış farklılıkları evliliklere zarar verebiliyor. Çiftlerin çoğunluğu henüz birbirilerini fazla tanımadan, duygularının etkisiyle yakınlaşıp, her şeyin tozpembe gideceği hayaliyle evleniyor. Bu durum mutsuz yuvaların kurulmasına yol açabiliyor. Eşlerinden ayrılmayı düşünen veya anlaşamadıkları için mutsuz olduklarını ifade eden bu çiftlerin başa çıkılmaz olarak gördükleri sorunlar, büyük oranda karakter, kültür, anlayış ve davranış farklılıklarıdır. Sorun yaşayan çiftler, “Eşim beni anlamıyor!”, “Eşim çok değişti!”, “Artık beni sevmiyor!”, “Daha fazla dayanma gücüm kalmadı!”, “Evlenmeden önce daha iyiydik!” veya “Ne yapmam lazım bilemiyorum!” şeklinde yakınmalarda bulunuyor. Bu yakınmaları söyleyen ve evlenene kadar hiçbir problem yaşamadıklarını ifade eden çiftler, evlendikten sonra var olan her anlaşmazlığın ve tartışmanın kaynağını acımasızca evlilik kurumuna bağlama yanlışlığına da düşüyorlar. Bir süre sonra “Belki de evlenmeseydik bunlar başımıza gelmezdi!” diye düşünüyorlar.
Çiftler yardım almaya çekiniyor
Evliliklerinde sorunlar yaşayan ve mutsuz olan birçok çift yardım almaya çekiniyor ve çaresizlikle ilişkilerini sürdürmeye çalışıyor. Oysa evlilik ve ilişki sorunları kolaylıkla çözümlenebiliyor. İnatlaşmaları, karşılıklı atışmaları, ego tatminsizliklerini veya karakter farklılıklarının doğurduğu mutsuzlukları göremeyen çiftler evlilik kurumunun değil, kendilerinin sorun yarattığını kabul etmekte de zorlanıyorlar. İşte bu nedenlerden dolayı evlilik terapisinin amacı, çiftlerin kendi başlarına çözemedikleri her türlü problem ve çatışmaları evlilik terapistiyle beraber anlamaya çalışmaları ve çözüm yollarını en iyi şekilde öğrenmelerini sağlamaktır.
Paylaş