Paylaş
Cinsel sorunların bedensel nedenlerden çok psikolojik sorunlardan kaynaklandığı bilinen bir gerçek… Dolayısıyla meydana gelen ekonomik ve siyasal krizler ve akabinde meydana gelen belirsizlikler ve işsiz kalma endişesi, psikolojik sorunlar olarak bireylerin ve çiftlerin cinsel hayatlarını olumsuz yönde etkileyebiliyor. Yapılan araştırmalar ülkemizde 17 Aralık 2013 tarihinde baş gösteren ve ülke ekonomisini derinden etkileyen olayların, belirsizlik, geçim sıkıntısı ve gelecek kaygısıyla birlikte korku, endişe, kaygı ve stres gibi olumsuz duyguların yoğun hissedilmesine neden olduğunu gösteriyor. Cinsel işlev bozukluklarının tetikleyicisi olan olumsuz duygu birikimleri, ruhsal hastalıklara, sertleşme sorunlarına, cinsel isteksizliğe ve erken boşalmaya neden olabiliyor, aldatmalar artabiliyor.
Ekonomik ve siyasi kriz çiftlerin cinsel hayatını olumsuz yönde etkiliyor. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED – www.cised.org.tr)’nin yaptığı araştırmaya göre, kriz kadınları daha çok etkiliyor. Araştırmaya göre, kadınların yüzde 70’i krizden dolayı cinsel yaşamlarının olumsuz yönde etkilendiğini dile getirirken, erkeklerde bu oran yaklaşık yüzde 60 civarında.
CİSED tarafından gerçekleştirilen araştırma çiftlerin yaşanan krizden dolayı cinsel ilişkiye daha az girdiklerini gözler önüne seriyor. İnternet üzerinden gerçekleştirilen ve 1000 kişi arasında yapılan araştırmaya göre, halkının yüzde 30’u belirsizliklere ve çatışmalara neden olan krizden dolayı cinsel hayatını askıya almış durumda. Araştırmaya katılanların yüzde 70’i yaşanan olaylardan dolayı gelecek korkusu taşıdıklarını ve cinsellikten soğuduklarını dile getirirken, her şeye rağmen cinsel hayatlarını sürdürmekte zorlandıklarını, yaşam tarzlarında değişikliğe gittiklerini ve daha çok erken boşalma, sertleşme sorunları ve cinsel isteksizlik gibi cinsel sorunlar yaşadıklarını belirtiyor. Ekonomik krizden dolayı cinsel yaşamı etkilenenlerin başında çalışan kadınlar, orta yaş ve üstü erkekler bulunuyor. Kadınların yüzde 70’i eskisi kadar sık cinsel ilişkiye girmediklerini dile getirirken, ankete katılan her 3 erkekten biri ekonomik krizden dolayı streste olduğunu ve bu çerçevede cinsel istek duymadıklarını ve buna rağmen seks yapmaya çalıştıklarında ise sertleşme sorunları yaşadıklarını ve geçmişe göre daha erken boşaldıklarını belirtiyor.
Bireye belirsizlik ve yenilmişlik hissi veren, stres ve kaygı yaratan her türlü psikolojik, ekonomik ve siyasi faktör, cinsel sağlık üzerinde olumsuz etkiler yaratabiliyor. Özellikle geçim şartlarının zorlaşması, ekonomik krizler, işsizlik, işsiz kalma kaygısı, gelir düzeyinin düşmesi, enflasyon ve devalüasyon gibi hem ülkeyi hem de bireyi olumsuz yönde etkileyen durumlar cinsel sorunlara neden olabiliyor. CİSED’in yaptığı araştırma, ülkemizde son 3 aylık dönemde cinsel sorunlarda artış olduğunu gösteriyor. 17 Aralık olaylarıyla birlikte CİSED’in Cinsel Sağlık Danışma Hattı’nı (0.312.212 66 26) arayanlarda ve cinsel sağlık problemleriyle cinsel tedavi merkezlerine başvuranlarda %20’lik bir artış olduğu görülüyor.
CİSED’in yaptığı araştırma, ekonomik kriz, geçim sıkıntısı, aile ya da hayat düzenini sürdürememe endişesi, yaşam standartlarını koruyamama ve sorumluluklarını yerine getirememe korkusunun, erkekleri ve kadınları olumsuz yönde etkilediğini ve partnerlerinden uzaklaşarak kabuklarına çekildiklerini gösteriyor. Bunun nedeni ise, stres altında kalan kişilerin beyinlerinden salgılanan stres hormonlarının ‘Savaş ya da kaç!’ mesajıyla, cinsel isteği azaltması… Çünkü stresle etkili bir şekilde baş edilemediğinde ya da üstesinden gelinemediğinde ve kişinin hayatında stres kaynakları yavaş yavaş çoğalmaya başladığında vücudun adaptasyon kapasitesi zorlanıyor.
İnsan bedeni uzun süre stresle karşı karşıya kaldığı takdirde vücudun strese karşı koyma gücü gün geçtikçe tükenmeye başlıyor ve üç evreli bir tepkime süreci başlıyor. İlk olarak ‘alarm tepkisi’ oluşuyor yani vücut stresle karşılaştığında, stresi oluşturan durumu azaltmak amacıyla eldeki bütün kozlarını kullanıyor. Kaçma, donma veya savaşma şeklinde anlık ve hızlı tepkilerin olduğu bu dönem fizyolojik olarak kasların gerginleştiği, duygu patlamalarının yaşandığı, duyguların kabardığı bir evre… Stres azalmadığında vücut ikinci evreye geçiyor. ‘Savunma ve direnç geliştirme tepkisi’ olarak bilinen ikinci evrede, elde kalan bütün diğer kozlar kullanılıyor. Stresin uzun sürmesi vücudun bütün enerji kaynaklarını tüketiyor. Savunma durumunda beynin ön tarafına gitmesi gerekli olan kan beynin arka tarafına gönderiliyor. Bu durumda bilinçten sorumlu olan ön taraf iyi kullanılamadığı için kişi mantıklı düşünüp, doğru kararlar alamıyor, bilinçsiz hareket ediyor, vücut asit üretmeye başlıyor, bağışıklık sistemi zayıflıyor, mide ve bağırsak sorunları gibi hastalıklar baş gösteriyor. Vücut strese karşı direnç geliştirmesine rağmen stresi ortadan kaldıramadığında ve enerji kaynakları tükendiğinde uyum sürecinin üçüncü evresine geçiyor. ‘Tükenme tepkisi’ olarak bilinen üçüncü evrede, vücut savunmasız kalıyor, tükeniyor, sertleşme sorunları, erken boşalma, cinsel isteksizlik gibi cinsel sorunlar, anksiyete, depresyon, panik atak, boş vermişlik, tükenmişlik sendromu, uyku bozuklukları gibi ruhsal sorunlar, uyuşturucu ve alkol kullanımında artış bu safhada ortaya çıkıyor.
Kriz dönemlerinde, uzun vadeli istikrarlı ilişkilerde duygusal problemler ön plana çıkıyor, günlük ve mesleki sıkıntılar artıyor, ruhsal ve fiziki yorgunluklar nedeniyle yeni bir şeyler deneyimleme isteği artabiliyor. Araştırma sonuçlarına göre duygusal olmayan sekse yönelen ve internette ilişki arayan her 10 erkekten 4’ü istikrarlı ilişkisini canlandırmak için başka birisiyle yeni bir maceraya hazır... Kadınlar ise daha temkinli ve ancak yakalanmayacaklarından emin oldukları durumlarda aldatmaya meyilli... Sorumluluk hissinin az olması, yasak ve günah olanın çekiciliği, sınırlı vakitlerde birlikte olma zorlantısı, cinselliğin biteceği korkusu, gelecek endişesi ve maddi imkânsızlıklar duygusal sorumluluk taşımayan aldatma ilişkilerine ağırlık verilmesine neden olabiliyor. Kadınlar daha çok duygusal yakınlık ve beğenilme arzularını tatmin etme arayışından dolayı, erkekler ise performanslarını göstermek, günlük hayatın sıkıntılarından kurtulmak ve rahatlamak için aldatıyor. Başarısızlık korkusu ve performans endişesi olan erkek eşinden uzaklaşıyor, onunla seks yapmaktan kaçınıyor, var olan sorunları görmezden gelmeye çalışıyor ve mutluluğu dışarıda aramaya başlıyor. Kadınlar ise değerli ve sevilmeye layık olmadıklarını hissettiren durumlarda ilgi ve beğenilme açlığına düşüyor ve zafiyet gösterebiliyor.
Ekonomik ve siyasi krizler belirsizliklerle birlikte bireylerde bastırılmışlık, kapana sıkışmışlık, umutsuzluk ve çaresizlik duyguları, gelecek kaygısı yaratıyor. Gelecek kaygısı yaşayan birey kendine olan güvenini git gide yitiriyor. Yitirilen güven karşısında kişi hiçbir şey yapmak istemiyor, üretme isteğini kaybediyor, iş, aile ve çift ilişkilerinde motivasyonu yitiriyor. Bu tür ani değişimler daha çok depresyona ve anksiyeteye neden oluyor.
Ekonomik ve siyasi olayların yarattığı stres ve onun olumsuz sonuçlarından korunmanın yolları, (1) korkuyla ve öfkeyle dürüstçe yüzleşmek, (2) sevme ve üretme kapasitesini arttırmak, (3) olumsuz duyguları ve düşünceleri sevilen ve güvenilen kişilerle paylaşmak, (4) nefes ve gevşeme egzersizleri yapmak, (5) düzenli ve doğru beslenmek, (6) düzenli egzersiz ve spor yapmak, (7) olumlu düşünmek, (8) olumsuz haberlerle moral bozan TV'yi kapatmak, (9) alkolü ve sigarayı azaltmak ve (10) kısa bir tatile çıkmak… Hissedildiği anda dile getirilmesi gereken öfke ve korku kötü duygular değil… Dile getirilmezse, öfke, küskünlüğe ve hatta nefrete dönüşebiliyor, korku tüm bedeni kaplayabiliyor ve bu durum çok zarar verici olabiliyor. Bu nedenle kişilerin öfke, korku ve umutsuzluk duygularını ortaya çıkar çıkmaz söze koymaları, paylaşarak gidermeye çalışmaları gerekiyor. Sevmek ve üretmek için öfkeyi, korkuları, ıstırabı ve umutsuzluğu yenmek önem taşıyor. Bunun için kişinin var olan durumunu değiştirmesi, yaşanan olaylara ve krize gösterdiği tepkilerini veya kriz ortamı değiştirmesi gerekiyor. Kişinin kendi kendisine yaptığı olumsuz konuşmalar veya düşünceler devam ettikçe hayatın normale dönmesi zorlaşıyor. Olumsuz düşüncelerin farkına varmak ve olumlu düşünmeye çalışmak hem stresi azaltmaya yardımcı oluyor hem cinsel yaşamı keyifli kılıyor hem de sağlıklı kararlar alınmasını sağlıyor.
Katılımcı sayısı: 1000
Cinsiyetiniz?
%60 Kadın
%40 Erkek
Medeni durumunuz?
KADINLAR
%80 Evli
%20 Bekâr - Boşanmış
ERKEKLER
%70 Evli
%30 Bekâr - Boşanmış
Çalışıyor musunuz?
KADINLAR
%60 Evet
%40 Hayır
ERKEKLER
%80 Evet
%20 Hayır
Yaşınız?
KADINLAR
%30 20–30 yaş
%30 30–40 yaş
%30 40–50 yaş
%10 50 ve üzeri yaş
ERKEKLER
%10 20–30 yaş
%35 30–40 yaş
%45 40–50 yaş
%10 50 ve üzeri yaş
17 Aralık olaylarından sonra cinsel hayatınızda olumsuz bir değişiklik oldu mu?
KADINLAR
%70 Evet
%30 Hayır
ERKEKLER
%60 Evet
%40 Hayır
Cinsel hayatınızda ne gibi bir değişiklik oldu?
KADINLAR
%70 Cinsel isteksizlik
%20 Uyarılma sorunları (Heyecanlanmama, kabarmama, ıslanmama)
%30 Boşalma ve orgazm olamama
%10 Ağrılı cinsel ilişki
ERKEKLER
%35 Cinsel isteksizlik
%40 Sertleşme sorunları
%70 Erken boşalma
%05 Geç boşalma
Eskisi kadar sık cinsel ilişkiye giriyor musunuz?
KADINLAR
%30 Evet
%70 Hayır
ERKEKLER
%40 Evet
%60 Hayır
17 Aralık olaylarından sonra ruhsal dünyanızda olumsuz bir değişiklik oldu mu?
KADINLAR
%70 Evet
%30 Hayır
ERKEKLER
%60 Evet
%40 Hayır
Ruhsal dünyanızda ne gibi bir değişiklik oldu? (Birden fazla seçeneği işaretleyebilirsiniz.)
KADINLAR
%40 Depresyon (Bunalım, çökkünlük)
%50 Anksiyete (Endişe, korku, kaygı, sıkıntı)
%40 Uyku bozuklukları
%10 Panik atak
%20 Tükenmişlik sendromu (Duygusal ve fiziksel bitkinlik, kişisel başarının azalması ve duyarsızlaşma)
ERKEKLER
%50 Depresyon (Bunalım, çökkünlük)
%50 Anksiyete (Endişe, korku, kaygı, sıkıntı)
%30 Uyku bozuklukları
%05 Panik atak
%10 Tükenmişlik sendromu (Duygusal ve fiziksel bitkinlik, kişisel başarının azalması ve duyarsızlaşma)
17 Aralık olaylarından sonra gelecek korkusu hissediyor musunuz?
KADINLAR
%70 Evet
%30 Hayır
ERKEKLER
%65 Evet
%35 Hayır
Seks sizin için önemli mi?
KADINLAR
%60 Evet
%40 Hayır
ERKEKLER
%90 Evet
%10 Hayır
Kriz döneminde partnerinizi aldattınız mı?
KADINLAR
%10 Evet
%90 Hayır
ERKEKLER
%40 Evet
%60 Hayır
Paylaş