Paylaş
Tatmin edici bir cinsel ilişki yaşamayı sağlayacak kadar iyi bir sertleşmeye sahip olamamak anlamına gelen iktidarsızlık; “cinsel yetersizlik “olarak biliniyor. Cinsel yetersizliğin anlamı erkekten erkeğe değişebiliyor. İktidarsızlık yaşayan bazı erkeklerin penislerinin sertliğini partnerleriye ilişkiye başlayacak seviyeye getiremedikleri, bazılarının ise ilişkiye başlayacak seviyeye getirebildikleri ama sertliklerini kısa sürede kaybettikleri biliniyor. Tıp dilinde, “erektil disfonksiyon” olarak adlandırılan iktidarsızlık, halk arasında “ereksiyon bozukluğu” veya “sertleşme sorunu “olarak biliniyor.
“Tam iktidarsızlık”, penisin herhangi bir şekilde hiç sertleşememesi durumu olarak tarif ediliyor ve bu hal yaşlılık hariç pek seyrek görülüyor. İktidarsızlık, olayın sebebine göre iki ana gruba ayrılıyor; penisin sertleşmesinde rol oynayan dokuların ve sistemlerin herhangi birinin hastalık, kaza ve ameliyat gibi nedenlerle hasara uğraması sonucu oluşan iktidarsızlığa “organik iktidarsızlık” veya “bedensel iktidarsızlık” adı veriliyor. Daha çok 40 yaş öncesi görülen ve vücut dokularında bir anormallik olmamasına rağmen, ruhsal nedenlerle penis sertleşmesinin bozulmasına ise “ruhsal iktidarsızlık” veya “psikolojik iktidarsızlık” deniliyor. Bazı hallerde ise erkekler, gerek psikolojik baskı, gerekse başka nedenlerden ötürü çok çabuk, çok hızlı, vajinaya girmeden veya girdikten çok kısa bir süre sonra boşalıyorlar, sertliklerini kaybediyorlar ve cinsellikten çoğu zaman zevk alamıyorlar, buna “erken boşalma iktidarsızlığı” adı veriliyor.
Psikolojik ve organik iktidarsızlığın tedavi yöntemleri tamamen farklı. Bu nedenle, rahatsızlık durumunda organik ve psikolojik ayrımının yapılması önem taşıyor. Her erkek hayatının bir döneminde iktidarsızlık yaşayabiliyor, bu olağan ve doğal bir durum. Stres, yorgunluk, endişe, korku, kaygı ya da aşırı alkol kullanıldığında zaman zaman karşılaşılan bu durumun endişe edilecek bir yönü yok. Eğer erkek olağan ve doğal olan bu durumu kafasına takarsa, çok sorun ederse, “başarısızlık korkusu” yani “performans anksiyetesi” adı verilen bir kısır döngüye girebiliyor ve geçici bir durumu, sabit bir sorun haline dönüştürebiliyor. Her birleşmede bir önceki başarısızlık deneyimini hatırlayarak, anın tadını çıkartamıyor, dokunmanın ve sevişmenin verdiği hazza odaklanamıyor, tekrarlama korkusu tüm bedenini ve ruhunu sarıyor, cinsel hazzını engelleyerek penisinin sertleşmesini önlüyor. Partnerle yaşanan ciddi uyuşmazlıklar, çatışmalar, güç ve iktidar kavgaları, sevişme sırasında durdurulma ya da ev veya işte ciddi sorunlar yaşanması, cinsel birleşme sırasında tatmin konusunda kaygılar duymak, depresyon yaşamak, ortamın uygunsuzluğu cinsel bilgi azlığı gibi konular da psikolojik etkenler arasında yer alabiliyor. Korku ve nedeni bilinmeyen kaygı, cinsel uyarıyı baskıya uğratan etkenlerin başında yer alıyor. Kadın tarafından istenilmemek endişesi, hastalığa yakalanmak ve çocuk olması korkusu cinsel yetersizlik yaratabiliyor. Fazla mastürbasyonun yarattığı suçluluk kompleksi de, ileri yaşlarda cinsel yetersizliğe yol açabiliyor. Bütün bunların yanı sıra utanma, aşağılık duygusu, işine aşırı düşkünlük, işsiz kalma endişesi, eşlerdeki soğukluk da birer cinsel yetersizlik nedeni olabiliyor. Eskiden iktidarsızlığın oluşum mekanizmaları yeterince bilinmiyordu ve olayın çoğu zaman psikolojik kökenli olduğu düşünülüyordu. Ancak yapılan çalışmalar bunların %70´inde organik sorunlar olduğunu ortaya koydu. Yani atardamarların daralması sonucu penise gelen kanın azalması; toplardamarların gereğinde kapanamayıp, gelen kanı geri kaçırması, penise gelen ya da giden damarların hasarlanması, hormon bozuklukları, şeker hastalığı, yüksek kolesterol düzeyleri, penisin süngersi yapısını etkileyen hastalıklar, inmeler (beyin kanaması vb.) sinir sistemi hastalıkları, ciddi organik kronik hastalıklar (böbrek yetersizliği, karaciğer yetersizliği vb.) gibi sertleşme mekanizmasını etkileyen birçok organik neden, aşırı sigara, alkol veya uyuşturucu kullanılması gibi bağımlılıklar ve ilaçların yan etkileri gibi dış etkenler penisin sertleşmesini engelleyebiliyor.
İktidar erkeğin aşkı olarak biliniyor. İktidarsızlık ise yıkıcı bir aşka dönüşüyor. Cemal Süreyya’nın şiirinde olduğu gibi, “Yıkıcı bir aşk bu, yıkıyor milletin ortasına, tutku yükünü. İşgalci bir aşk bu, samanlık sevişenin diyor, başka şey demiyor.” Bu nedenle iktidarsızlık hem psikolojik hem partner ilişkileri hem aile hayatı hem de sosyal ilişkiler üzerinde yıkıcı etkilere sahip olabiliyor. En başta yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, şişmanlık, sigara tüketimi, hareketsizlik gibi kardiyovasküler risk faktörü taşıyan kişiler iktidarsız olma konusunda da risk taşıyor. Bunun dışında şeker hastalığı ve nörolojik hastalığı olanlar, hormonsal bozukluğu olan ve sinirlerin zarar görebileceği ameliyatlar geçirenler de daha yüksek risk altında oluyor. Yani hastalığı olmayan yaşıtları ile karşılaştırıldığında şeker hastaları 4,1, damar hastalığı olanlar 2,6, kalp problemi olanlar 1,8, kolesterolü yüksek olanlar 1,7, yüksek tansiyonu olanlar 1,6 kat daha fazla sertleşeme bozukluğu geliştirme riski altında oluyor.
Bazı şeylere dikkat etmek iktidarsızlığı önlemeye yardımcı olabiliyor.
İktidarsızlık yüzde yüz tedavisi olan bir cinsel işlev bozukluğu, fakat öncelikle nedenini belirlemek gerekiyor. Bunun için 40 yaş öncesi dönemde öncelikle bir cinsel terapiste, 40 yaş sonrasında ise bir hekime başvurmak ve gerekli testleri yaptırmak önem taşıyor. Ayrıca sağlıklı ve mutlu bir seks hayatı için;
Annelerin erkek çocukları üzerindeki etkileri, cinsel konuları tabu gibi göstermeleri, ileride bir takım problemlere yol açabiliyor. Buna ilave olarak, çocukları üzerinde hâkim rol oynayan “çekici” veya “saf ve masum” annelerin çocuklarında cinsel yetersizlik görülebiliyor. Anneye fazla derecede itaat, bağlılık ve düşkünlük, anne ile aynı yatakta yatmak, erkeklerde seksüel gelişmeyi engelleyebiliyor. Mehmet buna güzel bir örnekti. Bir derneğin genel sekreteri olarak yoğun çalışan ve 30 yaşlarında olan Mehmet, 3 aydır evliydi, evlenmeden önce cinsel münasebetlerinde her şey normal olduğu halde, evlendikten sonra, karısı ile cinsel ilişkide bulunurken iktidarsızlık yaşamaya başlamıştı. Evlenmeden önceki cinsel iktidarı evlendikten sonra yok olmuştu. Mehmet’in hikâyesini ayrıntılı olarak dinledim, iktidarsızlığının nedeninin “Kadın kutsaldır, onun namusu kirletilemez” şeklindeki hatalı terbiyede olduğu ortaya çıktı. Yani Mehmet kadınları “evlenilecek” ve “yatılacak” olmak üzere ikiye ayırmıştı, evlenmeden önce temasta bulunduğu kadınlar yatılacak, karısı ise evlenilecek bir kadındı ve onunla seks yapması doğru değildi. Bu nedenle iktidarsızlık yaşıyordu.
Paylaş