Paylaş
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), evlilik sorunları nedeniyle danışmanlık hatlarına başvuranların çoğunluğunu kadınların oluşturması hakkında bazı açıklamalarda bulundu.
Evliliğin bireysel mutluluk ve toplumsal gelişim açısından çok önemli bir kurum olduğunun altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Evlenmek, hem kadının hem de erkeğin hayatında önemli bir dönüm noktası oluşturur. Eşi, insanın diğer yarısıdır. Sevincini, kederini paylaşacağı bir can yoldaşıdır. Düştüğünde kaldıran, yorulduğunda güç veren, ağladığında yanı başında olan, sevindiğinde kucaklayandır. Çünkü insan doğuştan yalnız ve yarımdır. Evlenmek yalnızlığın paylaşılması ve yarımlığın tamamlanmasıdır” dedi.
“Saçımı Süpürge Ettim”
Evliliği kendilerinin ayakta tutacaklarına inandırılan kadınların yalnız başlarına kaldıklarında, “Hayatım boyunca saçımı süpürge ettim”, “Bunu bana neden yaptı?” gibi sorulara yanıt arayacaklarına değinen Keçe sözlerine şöyle devam etti:
“Bu sorular, sorulması gereken doğru sorular değildir. Doğru soru ‘Nasıl olup da ben bu hale geldim?’ sorusudur. Her şeyden önce, eş olmak hayatınızı tek taraflı olarak bir başkasına sunmak değildir; hayatı paylaşmaktır, evlilik hayatı fedakârlık yapmayı gerektiriyorsa bu fedakârlığı da bir denge içerisinde paylaşmaktır.
Kadınlara önerimiz, evlilik hayatında sadece eşlerini ve çocuklarını düşünen bir birey olarak kalmamaları, kendilerini de en az onlar kadar düşünmeleri ve kendilerine yatırım yapmalarıdır. Bu yatırım, sadece maddi anlamda olmamalıdır. Okumak, kendini geliştirmek, dünyayla bağlantıları koparmamak, kendine değer vermek, özen göstermek, kendini sevmeye ve düşünmeye devam etmek de gereklidir. Bunları kurduğunuz yuvayı dağıtmamak için değil kendinizle barışık olmak, fazlasıyla hak ettiğiniz bu güzelliklere sahip olmak için yapın. Bu nedenle kadınlar eşlerinin annesi gibi değil, sevgilisi olduklarını öncelikle kendileri benimsemelidir.”
Yuvayı Hem Kadın Hem Erkek Yapar
Toplumun kadına önyükleme yaptığı durumlar arasında “ince” konuların olmadığına dikkat çeken CİSED Medya ve Halkla İlişkiler Koordinatörü Psikolog Serap Yeşil Güngör ise konu ile ilgili şu açıklamalarda bulundu:
“Özellikle kadın, doğum yaparak artık tam bir anne haline geldiğinde birçok davranışına bir anaçlık hali hâkim olmaya başlar. Bu hal, kocaya karşı da geçerli olmaya başlar. Kadın artık sadece çocukları için değil, kocası için de koruyucu, kollayıcı yanı ağır basan kişi durumuna gelir. Kocası da ihtiyaçlarının karşılanması gereken bir birey olarak görür. Özel görev ise cinselliktir. Erkek, tüm ihtiyaçlarını karşılayan anne rolünü üstlenmiş kadın karşısında çaresizlik hissederek hem cinsel anlamda hem de yaşam boyutunda kadından uzaklaşabilir. Bu durumla karşılaşan bir erkeğin, kendini yeniden bir erkek gibi hissettirecek başka bir kadına yönelmesi olasıdır. Oysa evlilik tangoya benzer; iyi olmak istiyorsanız sorumluluklar ortak ve dengeli olmalıdır. Yuvayı kurma görevi hem kadına hem erkeğe düşmelidir.”
Paylaş