Paylaş
Türkiye son günlerde çocuk cinayetleri, çocuk kaçırmaları ve çocuk tecavüzleriyle ilgili sarsıntılı bir süreçten geçiyor. Son aylarda vahşice işlenen çocuk cinayetleri ve tecavüzleri, hem vicdanları derinden yaralıyor hem yalnız ailelerini değil tüm Türkiye'yi yasa boğuyor hem de aileleri kaygıya sürüklüyor. "Kaçırılan, tecavüze uğrayan ve cansız bedenleri bulunan Gizemlerin, Umutların, Tanerlerin, İbrahimlerin ve daha pek çoğunun sayısı neden her geçen gün artıyor?" sorusunu tartışmak ve ailelere "korkmak yerine çocuklarınızı eğitin" uyarısında bulunmak gerekiyor.
Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın ruhsal ve bedensel olarak yara almadan hayata hazırlanması çok önemli... Başta kamu kurum ve kuruluşları, medyamız ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkesin sokakta oyun oynayan küçük geleceklerimiz için tedbir alması, ailelerin ve çocukların eğitilmesi ve evlilik öncesi anne-baba ve eş eğitimlerinin yasal bir zorunluluk haline getirilmesi gerekiyor. ‘’Eğitim şart!’’ ezberinin sürekli tekrarlanmasındansa, kaçırılma olaylarına karşı küçük çocukların okul müfredatlarına ne gibi bir eğitimin bilgilendirici olabileceği yönündeki çalışmaların sonuçlandırılması ve bununla birlikte, ailelerin de çocuklarına karşı tutum ve davranışlarının nasıl olması gerektiği yönünde bilinçlendirilmesi, yani bu tedbirlerin artık bir an önce hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor.
Çocuklara karşı işlenen suçlarda çok sıkı yaptırımlar olmalı. Özellikle çocuk tecavüzlerini önlemek için, çocukların oynayabileceği güvenli ve kontrollü çevresel düzenlemelerin yapılması ve hukuka karşı sarsılan güvenin bir an önce sağlanması gerekiyor. Çünkü insanlar artık şunu biliyor, af çıkıyor, bazı suçların af kapsamında olmaması, bu alanda hukuki ve cezai yaptırımların artırılması etkili olabiliyor. Ancak cezaların arttırılması da tek başına çözüm değil, ailelere ‘’korkmak yerine çocuklarınızı eğitin’’ uyarısında bulunmak gerekiyor.
Küçük çocukları sapıklardan ve kötü niyetli yetişkinlerden korumak mümkün... Yabancı bir adam, 8 yaşındaki erkek çocuğun yanına geliyor ve bazı aksilikler olduğunu, annesinin kendisini yolladığını, çocuğun kendisi ile gelmesi gerektiğini söylüyor. Bunun üzerine çocuk adama soruyor; ‘’Pekala o zaman şifreyi söyle, şifreyi söylemezsen seninle gelmem!’’ Adam bunu duyunca, uzaklaşıyor. Çünkü annesi daha önce çocuğu ile konuşmuş ve aralarında bir şifre oluşturmuş. Şifreyi söylemeyen hiç kimse ile gitmemesi gerektiğini tembihlemiş. Bu küçük ayrıntı, belki de küçük çocuğun hayatını kurtarıyor. Bu nedenle ailelerin çocuklarıyla konuşması ve gerektiğinde kullanılmak üzere aralarında bir şifre oluşturmaları gerekiyor. O şifreyi söylemeyen kimse ile çocuğun gitmemesi gerektiğinin vurgulanması büyük önem taşıyor. Belki de bu şekilde çocuklarımızı biraz daha koruyabilir, hiç olmazsa kendi dünyalarını biraz daha emniyetli hale getirebiliriz.
Çocuklar ölmesin, öldürülmesin, kelebekler gibi ateşe atılarak yanmasın, bedenlerine ve ruhlarına kötü eller dokunmasın, onlar bizim geleceğimiz... Özellikle sokaklarda yalnız bırakılmaması gereken küçük çocuklara, sadece yabancılara karşı değil, tanıdık yüzlere karşı da mesafeli olmaları ve anne-baba dışında hiç kimseyle birlikte bir yerlere gitmemeleri gerektiğinin usulüyle anlatılması gerekiyor. Ayrıca çocukların kendilerinden izin alınmadan yapılan davranışlara (kucaklama, öpme, sevme, saçını okşama, kucağa alma, elini tutma vb.) karşı ‘’hayır’’ diyebilecekleri ve devam edilmesi halinde mutlaka bağırarak uzaklaşmaları, hatta etraftaki kişilerden yardım istemeleri bilincinin aşılanması önem taşıyor. Hatırlatırız ki, küçük çocukların her türlü istismara uğraması karşısında tedbirler almak hepimizin ortak görevidir.
Paylaş