Paylaş
Erkekler güzel, çekici, tutkulu, seksi ve bakımlı kadın isterler de, kadınlar yakışıklı, karizmatik, çekici, güçlü, seksi ve bakımlı erkek istemezler mi? Elbette ki, iç güzelliği önemlidir fakat insanın ağzının suyunu akıtan bir erkek ya da kadın görmenin, düşünce bazında ilk sırada geldiğinin de farkındayız. Biscolata reklamıyla kadınların ilgisini çeken erkekleri ve reklamı hatırlamayanız yoktur herhalde! Peki ya, Victoria’s Secret’ın Melekleri… Gülümsediğinizden eminim.
Yalnızca tadına bakmak istiyorum!
Öncelikle, sayısız ünlünün yer aldığı binlerce reklamdan sonra, kadınlara hitap eden yakışıklı ve çekici erkeklerin rol aldığı bir pazarlama stratejisi ile karşı karşıya kalmak oldukça ilginç... Demek ki, güzel yurdumun böyle bir reklamlara da ihtiyacımız varmış. Her kadın çikolata sever ve elini herhangi bir çikolataya uzatırken gülümser. Fakat daha önce abur cubur reyonlarından çikolata alırken hiçbir kadını “Tell me what can I do, I just wanna taste of you, you are my biscolata, my sweet biscolata…” diye mırıldanırken görmemiştim.
“Biscolata alana Biscolata erkeği bedava!” diye bir kampanya olmamasına rağmen, bu reklam kadınları mutlu etmeye yetiyor da artıyor bile. Bu esnada kadınlar her ne kadar sağlıklı yaşamayı, abur cubura göz kırpmamayı düşünseler bile Biscolata reklamlarından sonra olaya bakış açıları değişti. Cinsellik çağrıştıran bir reklam, satışları arttırıyor, işte bu nedenle reklam emperyalist politikanın yaygınlaşması olarak yorumlanabilir.
Çikolata mutluluğun simgesi,erkek ise çikolatanın simgesi...
Çikolata ve erkeğin yarattığı algıyı “Çikolata mutluluk verir!” ve “Erkek de mutluluk verir!” olarak algılamak zor olmasa gerek. Reklamda da baş gösterdiği gibi kaslı, çekici, güçlü ve seksi erkekler, yani çoğu kadının hayalini süsleyen erkekler, beyindeki serotinin seviyesini artırırken mutluluk hissi de vermekte. Aynı, kadınların erkeklere göre nispeten daha duyarlı olduğu mutluluk veren çikolata gibi… Tabii, kadınlar bu reklamı izlerken “Mutluluk senle yaşanır…” diyorlardır… Evet, çekici erkek algısının değiştiği bir zaman diliminde yaşıyoruz ve artık kadınlar güçlü kollara sahip, sempatik ama sert hatlı, çekici, seksi ve bakımlı erkekler istiyorlar. Kadınlar için erkeklerin göğüs, kol ve omuz kasları ilk sırada gelmeye devam ediyor. Kadınlar için yapılı kollar gücün simgesiyken, geniş omuzlar otoritenin yerine geçebiliyor. Geniş omuzlu ve güçlü kollara sahip erkekler kadınların bir numaralı korucu meleğiyken, karın kaslarına sahip erkekler yataklarının patronu, sağlam bacaklara sahip olan erkekler ise evlerinin erkeği gibi algılanabiliyor… Çok abartmamak kaydıyla, hepsine sahip olan bir erkek kadınlar için avcı ve koruyucu yerini alabiliyor. Biskolata reklamına göre erkekler, Biscolata erkekleri kadar heyecan uyandırmak ve partnerlerini daha çok mutlu etmek istiyorlarsa, bedenlerini zinde tutmalı, bakışlarına anlam yüklemeli, sempatik oldukları kadar güçlü olduklarını da hissettirmeli.
Victoria Secret'ın melekleri…
Onlar tüm erkeklerin rüyalarını süsleyen kadınlar… Neredeyse gelenekselleşen yılbaşı gecesi seksi şovlarıyla erkeklerin başını döndüren ve dudaklarını ısırtan alımlı, seksi ve güzel kadınları hatırlıyor olmalısınız. Victoria’s Secret markasını ve kızlarını bu kadar cazip kılan Victoria Döneminde cinselliğin tabu olmaktan çıkmasıdır. Bu, günümüzde de böyle değil midir? Cinselliği ön plana çıkartmaktan çekinmeyen, cinselliği önce kendi zevkleri için yaşayan ve kendine armağan olarak sunan kadınlar, her zaman seksapalitesi yüksek, alımlı ve çekici kadınlar değiller mi? Cinselliği tabu olarak görmekten vazgeçen, cinselliğin ayıp, yasak ve günah olduğu cinsel mitini hayatlarından çıkartan ve cinselliğin bir görev değil de, haz alma ve verme bilim ve sanatı olduğunu kabul eden bir toplum olmamız gerekiyor. Aslında bu tabloyu cinselliği bir tabu olarak görmeye devam eden erkekler, kadınlardan daha çok istiyor. Gözlerini bile kırpmadan bu alımlı kızları seyreden erkekleri gördükten sonra kadınlar zihinlerinde değişime yer vermeye karar vermiş olmalılar. O zaman, önce öz bakımda ve giyim stilinde, ardından bakışlarda, ifadede, davranışlarda ve ses tonunda ve bununla birlikte fiziksel görünüşte değişiklikler yapmaya başlamak gerekiyor. Dişil enerjiyi açığa vurmada başarılı olabilmek için sadece yatakta değil, günlük yaşamda, arkadaşlar arasında, iş yerinde, markete giderken ve her zaman kadınlar kadın olduklarını hissetmeli ve hissettirmelidir. Bunun için önce spor kıyafetlerinin sadece spor yaparken giyileceğini unutmamak şart! Victoria’s Secret Melekleri’nin sırrı feminenlikte saklıdır.
Melek ya da Biscolata yerine cinsel öz güven...
Sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam için Biscolata erkeği veya Victoria Secret meleği olunmasına gerek yok, cinsel öz güven olması yeterli…
Öz güven; kişinin kendisi ve yetenekleri hakkında, bedeni ve beden fonksiyonları konusunda pozitif ve gerçekçi bir anlayışa sahip olması ve kendisini iyi hissetmesi anlamına gelir. Başka bir deyişle kişi kendisi olmaktan memnundur ve bunun sonucu olarak kendisiyle ve çevresiyle barışıktır. Kısaca; öz güvene sevilebilir ve becerebilir olma duygusu diyebiliriz. Bu yönüyle öz güven dünyadaki en güçlü afrodizyaklardan biridir.
Bir kadını veya erkeği çekici kılan en önemli etkenlerden biri öz güvendir. Çünkü öz güven kişiye cinsel güç verir, cinsel enerjisini artırır ve daha fazla çaba göstermeye özendirir, cinsel haz için ilham kaynağıdır, kişinin kendisiyle gurur duymasını, hem bedeninden hem de partnerinin bedeninden keyif almasını sağlar. Öz güveni yerinde olan çiftler, birbirlerinin ne istediklerini bilirler. Nelerden hoşlandıklarının farkındadırlar ve bunları birbirlerinden talep ederler. Birbirlerine karşı utanç duygusunu yoğun yaşamazlar. Cinsel işlev bozukluklarının kayağında öz güven eksikliği vardır. “Partnerimden şunu istesem beni nasıl anlar?”, “Beni seviyor mu?”, “Ya onu tatmin edemezsem?”, “beni terk eder mi?”, “Penisimin boyu yeterli mi?”, “Acaba vücudumu beğeniyor mu?” gibi sorular akıllarında dolaşan ve cinsel isteklerini birbirleriyle paylaşamayan çiftlerin öz güveni eksiktir.
Öz güven yoksa cinsellikte tatmin azalır ve bu da ilişkiye zarar verir. Performans anksiyetesi yani başaramama korkusu özellikle öz güveninin farkında olmayan, cinsel bilgi ve deneyimi yeterli olmayan kişilerde yaşanan cinsel sorunun ardından ortaya çıkabilen bir durumdur. Kişi, her seferinde yine başarısız olacağı ya da o an için başarılı olsa da bunu sürdüremeyeceği, yetersiz algılanacağı ve eşinin tatmin olmayacağı gibi cinsel takıntılarla meşgul hale gelir. Hatta daha cinselliği düşünmeye başladığı anda bile zevk almaya veya cinsel doyuma ulaşmaya değil performansına odaklanmaya başlar ve kendi kendine yaptığı olumsuz değerlendirmelerle başarıya ulaşmak o kişi için imkânsız bir hale gelir.
Öz güvenin farkında olmayan bir kişi başta cinsel organları olmak üzere bedenin çeşitli bölümlerine yönelik yetersizlik ya da çirkinlik üzerine odaklı cinsel takıntılara da kapılabilir. Başaramama korkusu, utanma, aşağılık duygusu, umutsuzluk gibi duygular genellikle cinsel hayattaki kimi olumsuz yaşam deneyimlerinden sonra ortaya çıkarlar.
Paylaş