Güncelleme Tarihi:
Giderek daha da betonlaşan şehir hayatı içinde çocukların doğayla iletişim kuramaması her ebeveynin derdi haline geldi. Çocuğun sosyal gelişimi ve doğayı tanıma vesilesi olan izcilik faaliyeti ise şüphesiz bu şehirleşme içinde artık daha önemli bir rol sahibi. Pedagog Gönül Bayaltun, izcilik yapmanın çocuklara kazandırdığı alışkanlıkları ve değer yargılarını anlattı.
İzcilik faaliyetinin hangi unsurları kapsadığını sıralayarak başlayalım. İzcilik, çocuk ve gençleri iyi bir insan olmak yolunda;
• Topluma yararlı, insanı seven, yardım eden, doğayı ve çevreyi koruyan
• Araştırmacı, yaratıcı, yeteneklerini ortaya koymaya çalışan
• Yaşayarak ve gözlemleyerek her şeyi yerinde öğrenen
• Demokratik anlayış ve insancıl davranışları öğrenen bireyler haline getiremeye çalışır.
Günümüzde çocukların en büyük sıkıntısı okul ve ev arasında mekik dokuyup kapalı alanlarda zaman geçirmek zorunda oluşları. Günün stresi ve enerjisini atamayan çocuklar zihinsel olarak da yoruluyor hatta doğadan kopuk TV ve bilgisayara bağlı kaldıkları için de bu yorgunluk artıyor. Çalışan anne ve babanın da iş sonrası eve gelip yemek yedikten sonra TV karşısına geçiyor oluşu, ebeveynlerini rol model alan çocukları bu girdabın içine daha fazla itiyor. Maruz kaldıkları şiddet içeren yayınlar da göz önüne alınırsa çocuklarda saldırgan davranışların artması gayet normal. Dolayısıyla çocuklar iş birliği yapma, insanlarla uyum sağlama, başkalarının haklarına saygılı olma gibi davranışları kazanamadan büyüyorlar.
Bu eksikliklerin olduğu bir yaşam koşullarında izcilik gibi çocuğu tüm yönleriyle geliştiren aktivitenin önemi artıyor. Çocuk ve gençlerin emek vermek, didinmek, uğraşmak çalışmak, ter dökmek, çalışarak bir ürün ortaya koymak ve bunun karşılığında başarmak, kazanmak gibi insan ruhunun ihtiyacı olan ideal duygu ve düşünceleri kazanmaları mümkün olabiliyor. İzcilik eğitimlerinin okul ve aile eğitimleri arasındaki boşlukları doldurduğunu söyleyebiliriz.
7-12 yaş arasında üst benlik gelişiyor
Çocuk ve gençlere yaparak-yaşayarak öğrenme fırsatı vermesidir. Artık evdeki çiçekleri bile yaprağını döküyor, evi kirletiyor diyerek evden uzaklaştıran annelerin olabildiği, çocukların adeta doğayı sevmeyen- anlamayan uzak duran korkan kaçan çocukların olabildiği, yazlığına gidip ayaklarına kum değecek hoşnutsuzluğuyla denize girmeyen çocuk ve gençler görüyoruz maalesef. Doğadan kopukluk insan psikolojisi üzerinde olumsuz etkiler yaratabiliyor üstelik.
Bunun yanı sıra çocuklarda üst benlik 7-12 yaş arasında gelişiyor. Çocuklarda ahlak, vicdan, iyi-kötü, doğru-yanlış kavramları da yine bu dönemde oluşuyor. 7-18 yaş arası çocuk ve gençlerde izcilik çalışmaları çocuklarda doğru ideallerin oluşmasına katkı sağlayabilir.
İzcilik eğitiminde dikkat edilmesi gerekenler
İzcilik çalışmalarında dikkate alınması gereken noktalar;
• Doğadan kopuk, çekingen çocuk ve gençlerin olduğunu bilerek doğaya yavaş yavaş alıştırmak
• Birden uygulanacak katı kurallar ve hazır olmadan doğayla yüzleştirerek çocuklarda oluşacak şok etkilerin oluşmamasına özen göstermek
• İyi bir stratejiyle zaten çocuğun içinde var olan potansiyel doğa sevgisinin ortaya çıkarıp doğadan zevk almasına fırsat tanımak.