Güncelleme Tarihi:
Uzman Klinik Psikolog ve Hipnoterapist Mehmet Başkak, yalnızlık ve yalnızlıkla başa çıkma yöntemleri hakkında şu bilgileri verdi:
“İki farklı yalnızlık türü vardır. İlki sosyal izolasyondur. Birlikte zaman geçireceğiniz aileniz, arkadaşlarınız ya da herhangi biri olmadan saatlerce yalnız başınıza zaman geçirebilirsiniz.
İkinci tip yalnızlık ise yalnız hissetmektir. Başkaları tarafından önemsenmediğinizi ya da ihtiyaçlarınızın önemsenmediğini hissettiğinizde kalabalık bir odanın içerisinde bile yalnız hissedebilirsiniz. Arkadaşlarınız, iş arkadaşlarınız veya aileniz olabilir, ancak duygusal veya pratik destek için kendilerine güvenebileceğinizi hissetmezsiniz. Bu ikisi her zaman çakışmaz. Yalnız yaşadığınız halde yalnız hissetmeyebilirsiniz çünkü sizi eğlendirecek birçok sosyal aktivite yapıyorsunuzdur. Veya evli olduğunuz halde bile kendinizi yalnız hissedebilirsiniz çünkü eşiniz ve siz ayrı dünyalarda yaşıyorsunuzdur.
En başta modern yaşamın insanı bireysel sınırlara hapsetmesi en ciddi sebep... Birey yüceltildikçe insanlarla aramıza görünmez duvarlar örüyoruz, yaşadığımız çağın en ciddi sorunlarından biri giderek yalnızlaşmak.
Yaş ilerledikçe de yalnızlık kaçınılmazdır: Aile üyeleri veya arkadaşlar ölebilir; ölmeseler bile sizinle vakit geçiremeyecek kadar meşguldürler. Liseden mezun olduğunuzda, üniversiteden mezun olduktan sonra, yeni bir bebeğiniz olduğunda, taşındıktan sonra, çocuklarınız evden ayrıldıktan sonra veya emekli olduğunuzda ya da eşinizi kaybettikten sonra gibi hayatınızın belirli aşamalarında yalnız olabilirsiniz. Bugünlerde birçok ebeveyn hayatlarını çocuklarının faaliyetleri etrafında şekillendiriyor; çocukları büyüyüp yuvadan uçtuğunda kendi dostluklarını derinleştirip, dostluklarına yatırım yapacak zamanları pek kalmıyor. Bu da onları yalnızlığa itiyor. Ancak yalnızlık, herhangi bir yaşam aşamasıyla ilgili olmayan öznel bir his de olabilir.
Hem toplumsal izolasyon hem de yalnızlık, sağlığınız için kötü gibi görünüyor, ancak yalnız hissetmek bundan daha da kötüye gidebilir. Araştırmacılar yalnızlığın insanların genleri üzerindeki etkilerini inceliyorlar. Enflamasyonu teşvik eden genlerin yalnız insanlarda daha aktif olduğunu bulan araştırmacılar; ilaveten, iltihabı inhibe eden genlerin yalnız insanlarda daha az aktif olduğunu söylüyorlar. Bu, yalnızlığın neden astım ve otoimmün hastalıklar gibi inflamatuvar durumlar için risk arttırdığını açıklayabilir. Yalnızlığın erken ölüm için önemli bir risk faktörü olduğu iyi bilinmektedir ve yalnızlığın sağlığa etkileri obezite veya sigara içimiyle aynı derecededir veya daha fazladır. Bu nedenle, yalnızlığınızı azaltmaya çalışmak için adımlar atmak çok önemlidir. Toplumsal düzeyde, yalnız yaşayanlara (özellikle yaşlılara) sosyalleşmeleri için daha fazla fırsat sağlamalıyız.
Yalnızlıktan kurtulmak için şu dört şeyi yapın:
Arkadaşlarınız, aileniz veya iş arkadaşlarınızla yakın ilişki geliştirin. Bu ilişkileri; düzenli olarak kontrol ederek, insanların yaşamlarındaki önemli olayları anlayarak, onları dinleyerek, size ihtiyaç duyduklarında onlara ilgi göstererek ve hayatın iniş ve çıkışlarında onlara destek olarak geliştirin ve derinleştirin.
Sosyalleşmenin doğal bir gereklilik olduğu etkinliklere iştirak edin. Bir koro faaliyeti, bir kurs ya da yürüyüş grupları, sanat grupları, sportif ya da gönüllü faaliyetler düşünün. Biraz araştırma yapın ve ardından bunları yoğun programınıza nasıl sığdıracağınıza ilişkin belirli bir plan yapın. Sosyalleşmeye daha fazla vakit ayırmak için nelerden vazgeçebilirsiniz?
İlişkilerinizle ilgili envanter yapın. Sahip olduğunuz çoğu ilişki yüzeysel ise, bu insanlardan en azından bazılarıyla daha derin ilişkiler kurabilirsiniz. Hangisiyle daha iyi anlaşıyordunuz ya da aslında merak edip daha iyi tanımaya değer kimler var. Uzun zamandır kopuk olduğunuz eski arkadaşlar; iş ya da okul arkadaşlarınızı yoklayabilirsiniz.
Yeni insanlarla tanışma fırsatı sağlayan hiçbir etkinliğe duyarsız kalmayın. Yeni ilişkilerde sabırlı olun. Başlangıçta çok fazla şey beklemeyin. Dostlukları doğal olarak inşa etmek zaman alır. Yeni bir arkadaşınızın vaktini çok fazla işgal etmemeye çalışın ve biri planladığınız birşeye "hayır" derse bunu kişisel olarak almayın. Zaten dolu bir hayatları olabilir ve zaman içinde sizin için de yer açacaklardır.
Toplantılar organize etmede aktif davranın. Komşularınızın, iş arkadaşlarız, eski okul arkadaşlarınız için buluşmalar düzenleyin. Bir kitap okuma kulübü veya kahvaltılı toplantılar için telefonlarınızı aktif hale getirin. Bir hafta sonu gezisi, yürüyüş grupları veya piknik düzenleyin. Sosyal bir organizatör olmak cesaret ve çaba gerektirir, ancak ödülleri de buna değer.
Yalnız hissetmek, ilişkilerinizin veya topluluk bağlarınızın toplumsal veya duygusal ihtiyaçlarınızı karşılamadığının bir işaretidir. Yalnız olduğunuzda kendinizi kurban gibi hissetmek kolaydır, güçsüz ve eliniz kolunuz bağlıymış gibi hissettirir. Yalnızlığı kişisel yetersizliğinizin bir işareti olarak değil, sosyalleşme çabalarınızdaki eksikliklerin bir sonucu olarak görün. Bazı insanlar çok sayıda aile bireyine sahip olacak kadar şanslıdır fakat diğerleri kendi ilişkilerini kendileri inşa etmek zorundadır. Çoğumuz için yalnızlık, zaman, emek ve duygusal enerjinin yardımıyla üstesinden gelebileceğiniz bir mücadeledir. Adım atmanız ve eski ilişkileri tazeleyip, yeni ilişkiler için etkinliklere iştirak etmek sizi kendinize getirecektir.”