Güncelleme Tarihi:
Dang humması, daha çok Güneydoğu Asya’da yaygın görülen dang ateşinin (dengue fever) şiddetli bir formu olarak biliniyor. ‘Dengue virüsü’ tarafından tetiklenen bu hastalık, sivrisineklerin insanlara virüsü bulaştırması sonucu ortaya çıkıyor.
Son yıllarda dang humması vakalarında belirgin bir artış gözlemleniyor. Özellikle iklim değişikliği, kentsel genişleme ve su birikintileri gibi çevresel faktörler, sivrisineklerin üremesi için uygun koşullar sağlıyor ve bu da hastalığın yayılmasına katkıda bulunuyor.
Tıp ve sağlık bilimleri alanında dünyaca ünlü bir akademik dergi olan Lancet’te geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir makalede, ‘2024 yılı dang humması açısından tarihinin en kötü yılı olarak kaydedildi’ denildi.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından açıklanan verilere göre, ocak ayının başından 22 Temmuz’a kadar olan dönemde 176 ülkeden yaklaşık 11 milyon şüpheli dang humması vakası bildirildi. Bu vakalarda toplam 6 bin 508 kişi hayatını kaybetti ve ağır vakaların sayısı 24 bini aştı. En fazla bildirimde bulunan ülkeler arasında Brezilya, Meksika, Honduras, Kolombiya, Guatemala ve Peru öne çıktı.
KOMŞU İRAN’DA VAKA SAYISI ARTIYOR!
Dang humması sadece Güney Amerika ile de sınırlı kalmadı. İran’da ilk önce 14 Haziran’da ‘yerel olarak’ (Bu terim hastalığın seyahatle taşınmadığını, direkt olarak sivrisinekler aracılığıyla yayıldığı anlamında kullanıyor) iki dang humması vakası bildirildi. Bu iki vakanın ardından bir ay içinde vaka sayısı 12’ye yükseldi. İran'da sayının artması ülkemizde de korkuya neden oldu.
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğum Akdeniz Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çetin, “Zaman zaman ülkemizin çevresinde görülen bölgesel salgınlar artık dünya çapında birçok bölgede görülüyor. Bunun en temel sebeplerinden bir tanesi iklim değişikliğiyle birlikte kuraklığın ve bazı bölgelerde tropikleşmenin artması… Örneğin son 20 yılda ülkemizde yaklaşık olarak 25 yeni sivrisinek türü tespit edildi” ifadelerini kullandı.
‘AEDES TÜRÜ YAYILIMINI ARTIRIRSA BENZER DURUMLAR ORTAYA ÇIKABİLİR’
Dünyada yaklaşık olarak 3 bin 500 sivrisinek türü olduğunu ülkemizde de 65 sivrisinek türünün yaşadığını söyleyen Prof. Dr. Çetin, “Bunların bir kısmının dünyada önemli hastalıklar olan sıtma, Batı Nil Ateşi, zika ve dank humması gibi hastalıkları taşıdığı biliniyor. Ülkemiz açısından henüz belirgin bir risk olmasa da özellikle Aedes türü bu hastalığı taşıyor. Ülkemizde de Aedes yayılımını artırırsa benzer durumların ortaya çıkma durumu olabilir” dedi.
Türkiye’de Aedes türlerinden özellikle Aedes aegypti ve Aedes albopictus bulunuyor. Aedes aegypti, sıcak ve nemli iklimlerde yaygın olarak bulunuyor ve genellikle tropik ile subtropik bölgelerde görülüyor. Daha çok Dogu Karadeniz ve Marmara bölgelerinde rastlanıyor. Aedes albopictus diğer adıyla Asya kaplan sivrisineği de son yıllarda Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde görülüyor. Özellikle Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde yayılım gösteriyor.
DANG HUMMASI HANGİ SAĞLIK SORUNLARINA NEDEN OLABİLİR VE BELİRTİLERİ NELERDİR?
Bu soruları da Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. M. Servet Alan’a danıştım ve çok önemli bilgilerin altını çizdi.
Öncelikle hastalığın belirtilerine değinen Dr. M. Servet Alan, “Klinik olarak hafif ateşten, kanda pıhtılaşmada rol alan trombositlerde azalma, akyuvarlarda azalma ve damar geçirgenliğinde artışla seyreden ciddi dang kanamalı ateşine kadar değişen tablolar görülebilir. İlk kez geçirildiğinde enfeksiyon geçirilen dang serotiplerine karşı bağışık yanıta neden olur. Daha sonra farklı bir serotiple enfeksiyon gelişirse daha önce bağışıklık sisteminin virüsü tanıması ve daha güçlü bir yanıt vermesine bağlı olarak hastalık daha ciddi seyreder” dedi.
Tüm bunların dışında dang hummasının bazı kişilerde hiçbir belirti göstermediğini de söyleyen Dr. Alan, “Bazı kişilerde ise 2-7 gün arasında süren yüksek ateş, baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları, bulantı, kusma ve ciltte küçük kırmızı veya kanayan lekeler görülebilmektedir. Dang humması, ağır seyreden bazı kişilerde virüsün neden olduğu enfeksiyon hemorajik ateşe yol açarak dolaşım sistemi yetmezliği, şok ve ölüm risklerine neden olabilmektedir” şeklinde konuştu.
“İleri yaş ve şeker hastalığı, kronik böbrek hastalıkları ve kalp hastalıkları gibi kronik hastalıkları olanlarda dang hastalığı daha ciddi seyredebilir” diyen Dr. M. Servet Alan, “Dang hastalığının virüse etkili spesifik bir tedavisi de bulunmuyor. Hastaların klinik durumuna göre ağrı kesici, ateş düşürücü ilaçlar, damar yoluyla verilen sıvılar gibi destekleyici tedaviler yapılıyor. Aspirin, antikoagülanlar (kan sulandırıcı) ve kanama eğilimini artırabilecek ağrı kesici, antienflamatuvar ilaçlar kanama olasılığını artıracağı için dang hastalarında asla kullanılmamalı” dedi.
Dr. M. Servet Alan, bu soruma ise “Dang aşısı hastalığın sık ve sürekli olarak görüldüğü bölgelerde yaşayan, daha önce dang hastalığı geçirmiş olduğu laboratuvar olarak doğrulanmış 9-16 yaşındaki çocuklara uygulanmaktadır” cevabını verdi.
Fotoğraflar: iStock