Güncelleme Tarihi:
Bu pandemi sürecinde görüyoruz ki bir aşı kolay elde edilmiyor. Edilene kadar da ne kadar insan can veriyor. Kızamık aşısı da 9 senede bulunmuş, salgınlara neden olup milyonların üzerinde ölümlere neden olan çiçek hastalığı için 26 yıl aşısının bulunması beklenmiş, bulunan ilk aşıdır. Yine neredeyse bir savaşı bitiren İspanyol gribinin aşısının bulunması 14 yıl sürmüş.
Sonuçta görülüyor ki bir virüs veya bakteri hayatınıza giriyor, insandan insana yayılıyor, temasla veya solunumla ve bütün ülkeyi yakıp kavuruyor, insanlığı neredeyse yok ediyor. Ama yıllar sonra beklenen aşı üretiliyor. Sizin bu hastalıkla karşılaştığınızda bu hastalığı ya geçirmeyeceğiniz ya da çok hafif semptomlarla atlatacağınızın kanıtı ispatlanıyor. Böyle bir durumda kim aşı olmak istemez ki?
Aşılanmanın temelinde infeksiyon etkenin zayıflatılmış veya ölü olarak sağlıklı bireye enjekte ettirilip sağlıklı kişide o etkene karşı savunma oluşturulması beklenmektedir. Bu etki bazen tek seferde olabilir, bazen de tekrarlayan dozlarda sağlanabilir. Kişi yıllar sonra bu etkenle karşılaştığında vücutta bulunan hafıza hücreler bu etkene karşı savaşı başlatıp hastalığı daha hafif geçirmenize veya geçirmemenize neden olur. Böylece hem salgınlar önlenir hem de herb immunite (sürü bağışıklanması) dediğimiz herkesin etkene karşı dirençli olduğunu gösterir.
Bu sürü bağışıklanma ile Çiçek hastalığını görmüyoruz, Ülkemizde de 2002 yılında itibaren çiçek hastalığına karşı aşılanmamız durdurulmuştur.
Bilmeliyiz ki, aşıyla her yıl 3 milyon çocuğun ölümü engelleniyor. Aşı, hayat kurtarır.
Aşı karşıtlığının sebebi...
1998 yılında Kızamık-Kızamıkçık-Kabakulak aşısının otizm ile ilişkili olduğunun savunan bir yazı Lancet dergisi’nde yayınlanmıştır. Ancak bu yazının tamamen yanlı olduğu, etik dışı ve kanıta dayalı bir yazı olmamasından dolayı makale bu dergiden kaldırılmıştır. Bu yazıyı yazan gerçekte gastroenterolog olan Dr.WAKEFİELD meslekten men edilmiştir. Aslında bu yazı öncesinde de Jackie Fletcher KKK aşısısının ardından tamamen sağlıklı olan çocuğunun hastalandığının, bunun nedenin aşılar olduğunu belirtmiş ve aileleri bu konuda örgütlemeye başlamıştır. Sosyal medyanın da bu konuda etkisi çok fazladır. Ancak daha sonra yapılan çalışmalar Otistik çocuklar ile normal çocuklar arasında KKK antikor titreleri arasında fark olmadığını göstermiştir.
Aşılama ile sadece birey sağlığı değil toplum sağlığı korunuyor
Gelişmekte olan ülkelerde en sık ölüm nedeni %66 oranında infeksiyonlardır, bu infeksiyonların içinde %1 oranında kızamık bulunmaktadır.
Aşılama ile sadece birey sağlığı değil toplum sağlığını da koruyorsunuz. Bir kişi bir virüs ile enfekte olur ve sonra bu virüsü çevresindekilere yayarsa ve bu yayılım oranı da artarsa pandemi (salgın) olur. SARS-COV 2 salgınında gördüğümüz gibi,1950’li yıllarda da kızamık salgını böyle pandemiye neden olmuş. Hatta şunu bilmeliyiz ki; kızamık SARS-COV2 virüsünden daha bulaşıcıdır ve ölüm oranı daha yüksektir ama bu pandemi aşılanma ile son bulmuştur. Yani aşılanma öncelikle salgınlardan korur, ölümlerden korur, devletin tedaviye harcayacağı maddi yükü en aza indirir. Örneğin ülkemizde kızamık aşısı iki doz yapılmakta, bunun aşının maliyeti ile kişinin kızamık infeksiyonundan sonra pnömoni (zatürre), akut otit (kulak ilthabı) menenjit, SSPE (beyin hasarı ile giden sinir hastalığı) gibi hastalıkların tedavisi için yapılan maliyetin yanında hiç değeri yoktur.
Ancak daha önce söylediğim gibi siz ancak tüm toplumu aşılayıp bağışıklayabilirseniz, istenen etkiye ulaşabilirseniz, ama bu oran azalırsa aşılanan bireylerin bağışıklanma gücü de azalmaktadır. Ülkemizde 2018 verilerine göre vaka sayısı toplam 716 iken 2019’da 2 bin 905’e çıktı. Kızamık Kızamıkçık Kabakulak (KKK) aşılama oranı 2018’de yüzde 96 iken 2019’da yüzde 97’ye yükseldi. Birçok ülkede aşı yaptırmayanlar okullara alınmıyor.
Aşılanmama, aşı karşıtlığı toplumsal bir sorundur ve aileler de çocuklarının hayatı üzerinde olan bu haklarının gereğini çocuklarını aşılatarak yerine getirmelidirler.
Kızamık vücutta kalıcı hasarlar bırakabilir
Öncelikle kızamık virüsünün nasıl yayıldığı ve yayıldıktan sonra sonuçlarına bakmak gerekmektedir. Kızamık virüsünün bilinen tek konağı insandır. Yani insandan insana damlacık yoluyla geçer. Diğer viral infeksiyonlardaki gibi ateş, öksürük, boğaz ağrısı, vücutta döküntü ile kendini gösterir. Döküntü baştan gövde ve ayaklara kadar yayılır. Sonrasın da aynı sırayla döküntü söner. Ancak bu viral hastalık vücutta kalıcı hasarlar bırakabilir. Örneğin 1000 vakadan birinde kalıcı beyin hasarı görülebilir. İmmun yetersizliği veya kanserler gibi vücut direncinin azaldığı durumlarda veya ağır beslenme yetersizliği olan çocuklarda ölüm bildirilmiştir.
Subakut Sklerozan Panensefalit (SSPE), davranış ve bilinçte bozulma, konvulziyon (havale) ataklarıyla birlikte görülen ağır bir sinir sistemi hastalığıdır.7-8 yıllık bir süre sonrasında hızla ilerleyen ve hemen hemen %100 ölüm ile sonuçlanan bir tablodur. Kızamık aşısı yaptıran ülkelerde bu hastalık görülmemektedir.
Kızamık aşısı kimlere uygulanabilir?
Ülkemizde Sağlık Bakanlığı 1970 yılında önce 12-15 aylarda, 1998 yılında ise 9.ayda yapılmak üzere kızamık aşısını aşı takvimine almıştır. 1 Temmuz 2006 tarihinden itibaren de aşı takviminde KKK aşısının uygulanmasına başlamıştır. Birinci doz çocuk 12 aylıkken, ikinci doz genellikle 4-6 yaş arasında (ilköğretim 1.sınıfta) yapılmalıdır. KKK aşısı daha önce üç hastalıktan herhangi birini geçirmiş veya hastalığa karşı aşılanmış kişilere de uygulanabilir.
Ek olarak gerek göçlerden dolayı riskin arttığı, aşılanma oranının azaldığı dönemlerde 9.ayda ek bir doz daha tek kızamık aşı yapılmaktadır.
Kızamık aşısının yan etkileri nelerdir?
Aşılanan çocukların altıda birinde aşıdan 5-6 gün sonra başlayıp ortalama iki gün süren ve 5 güne kadar uzayabilen ateş olabilir. Ateşe bağlı olarak 3000 dozda bir konvulziyon (ateşli havale) görülebilir. Ateşli konvulziyon riskinde artmaya rağmen uzun süre kalıcı bir hasar bırakmamaktadır. Yirmi vakada bir kızamığa benzer döküntü olabilir. Aşı sonrası ensefalit milyonda birden az görülmektedir.
Aşıdan sonra Guillain-Barre sendromu, Reye sendromu, işitme kaybı, optik nörit gibi nörolojik yan etkiler bildirilmiştir ancak bu durumlar toplumda görülme sıklıkları ile incelendiğinde rastlantısal olarak kabul edilmektedir. Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak aşısı ile otizm ve inflamatuar barsak hastalıkları arasında ilişki olmasına dair herhangi bir kanıta dayalı bilgi bulunmamaktadır.
Aşılama ile hem bugünü hem de yarını koruyabilirsiniz
Aşılama 25‘den fazla infeksiyonun engellenmesi, beklenen yaşam süresinin uzaması, uzun vadede üretkenliğin artışı, ileri dönemde sağlıklı bir yetişkin olmasını sağlamaktadır.
Sağlık Bakanlığının ulusal aşılama takviminde görüyoruz ki yapılan bazı aşılar SARS-COV2 infeksiyonun ilerlememesinde de önemli olmuştur, Bu aşılar BCG, Pnömonokok(zatürre), kızamık aşısı gibi.
O yüzden aşılanın hem bugününüzü hem yarınınızı koruyun. Yarın olabilecek bir pandemide belki de daha önceden aşılanmanız sizi kurtaracaktır.