Güncelleme Tarihi:
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Hozan Saatçıoğlu, otizmin gelişimsel bir bozukluk olduğunu belirterek, son yıllarda hızla arttığını ifade etti.
Otizmi, bireylerin sosyalleşmesini, sözlü ve sözsüz iletişim becerilerini olumsuz etkileyen bir bozukluk olarak tanımlayan Dr. Hozan Saatçıoğlu, “Bunlarla beraber otizmli bireylerde sıklıkla tekrarlayıcı davranışlar ve ilgilerini çeken konuların çok az olduğunu görülebiliyor. Otizmli bireyler iletişim becerilerini ve sosyal ipuçlarını zamanında kazanamadıklarından insanlarla ilişki kurma güçlüğü yaşarlar. Erken dönem belirtileri arasında ismine dönmeme, göz göze gelmeme, parmağı ile işaret etmeme, kelime söylememe, gülümsendiğinde karşılık olarak gülümsememe ön plana çıkar. Bu belirtilerin 1.5 yaş civarında görülmesi durumunda otizmden şüphelenmek gerekebilir. Sosyal-iletişimsel yetersizliklerin yanında bir diğer bulgu tekrarlayıcı davranışlar ve kısıtlı ilgi alanıdır. Genelde otizmli bireylerde tekrarlayıcı motor hareketler, aynı şeyleri yapmakta ısrar ve bazı takıntılar eşlik edebilmektedir. Otizm beyin gelişimi ile ilgili bir bozukluk olup nedenleri tam olarak bilinmemektedir. Otizmin gen çevre etkileşimi ile ortaya çıktığı düşünülüyor. Otizmde kanıtlanmış tek etken ileri baba yaşı” diye konuştu.
Otizme yatkın çocukların televizyon, cep telefonu, tablet gibi elektronik cihazlara ilgi gösterebileceklerini söyleyen ergen psikiyatristi Uzm. Dr. Hozan Saatçıoğlu şöyle konuştu:
“Çocuklarda ilk 3 yaşta aşırı ekran maruziyeti iletişim becerilerini geciktirebilir, bu durum otizme neden olur diyemeyiz ancak otizm benzeri ağır gelişimsel geriliğe yol açabilir. Dil gelişimleri gecikir, sosyal iletişim becerileri bozulur. Çocuklar kısa süreli olarak çizgi film izlemeliler. Çocukların ağlamasını durdurmak için reklam ve video klip izletmek doğru değildir.”
Otizmde klinik gidişi etkileyen faktörler; bireyin zeka durumu, belirtilerinin şiddeti, dil becerileri, eşlik eden bozukluklar ve eğitsel faktörlere erken yaşta başlama olarak gösterilmiştir diyen Dr. Hozan Saatçıoğlu şöyle devam etti:
“Tanı konulduktan sonra ailelere büyük görev düşmektedir. Evde çocuğu uzun süre kendi haline bırakmadan, televizyon izletmeden, oyun oynamak, aktiviteler yapmak ve sürekli konuşarak iletişim kurmak, gelişimi açısından büyük önem taşır. Otizm tanısı konulduktan sonra yapılacak ilk iş, otizm belirtilerine ve çocuğun davranışlarına yönelik özel eğitime başlamaktır. Ailenin detaylı bilgilendirilmesi ve desteklenmesi çok önemlidir. Otizm tedavisinde ilaç tedavisi, davranış sorunlarını azaltmak ve çocuğun eğitimden daha iyi fayda görebilmesi için düzenlenir.”
Otizmli çocuklarda görülen öfke nöbetleri ve saldırgan davranışlara dikkat çeken Dr. Hozan Saatçıoğlu, şu uyarılarda bulundu:
“Öfke nöbetleri ve saldırgan davranışlar, genellikle istedikleri bir şey yapılmadığında, kafalarındaki düzen bozulduğunda, kendilerini baskı altında hissettiklerinde, bazen de nedenini yetişkinlerin bilemediği ya da anlamadığı zamanlarda ortaya çıkabilmektedir. Öfke nöbetleri ve saldırganlığın, otizmli çocukların çevrelerinde olup biteni anlayamamalarından dolayı yaşadıkları gerilimin bir sonucu olduğuna da inanılmaktadır. Böylesi bir gerilimin çocukların ilişkilerini bozması, çevresindekileri çaresiz bırakması hatta korkutması da kaçınılmazdır. Ayrıca bu davranışlar otizmli çocuğun öğrenme yaşantısını da olumsuz etkileyecektir. Otizmli bireyle dışarı çıkma, arabaya binme, market alışverişi yapma sırasında da böyle öfke nöbetleri yaşanabilmektedir. Unutmamalıyız ki, otizmli bireylerin duyuları çok hassastır, ışıktan, sesten, kokulardan aşırı etkilenebilirler. Böyle bir durumda sakin bir yere almaya çalışmak, gürültülü, ışıklı ortamdan uzaklaşmak, basit kelimeler ile onu anladığımızı söylemek gerekir. Değiştiremeyeceğiniz davranışları kabul etme, eğer çocuğu olumlu etkiliyorsa, zararsız rutine binmiş davranışlara müsaade etmek ve bunlara uyumlu hareket etmek fayda sağlar."
DHA