Güncelleme Tarihi:
O, Türkiye’deki tüm çocukların sihirli annesi. Sadece çocuklar değil, 7’den 70’e herkes tarafından çok sevilen fantastik dizi Sihirli Annem’le her gün Star TV ekranlarında. İşte İnci Türkay, işte Sihirli Annem!
Sihirli Annem’de Betüş karakteriyle çocukların gönlünde taht kuran İnci Türkay’la röportajımız için dizi setlerine gittik. Aynı dizideki gibi o muhteşem gülümsemesi ve zarafetiyle bizi karşıladı. Çok özel şeyler konuştuk, bir kısmı aramızda ama daha fazlası tüm berraklığıyla bu keyifli röportajımızda…
5 yıl aradan sonra Sihirli Annem’de tekrar bir araya geldiniz. Nasıl gidiyor çekimler, neler değişti tam olarak?
İyi gidiyor her şey. Şöyle bir sürpriz oldu artık günlük yayınlanıyor bizim dizimiz yani her gün ekranlardayız. Her gün çalışıyoruz, çok meşakkatli, zor bir iş. Çünkü sesli çekim yapıyoruz, ezberliyoruz ayrıca özel efektlerimiz var. Normal bir sitcom değil anlayacağınız gerçekten çok zor bir iş. Hayvanlarla, köpeklerle çalışıyoruz o da ayrı bir zorluk.
Ekibimiz çok şeker, birbirini çok seven bir ekibiz. Aslında Nevra Serezli ve Gül Onat vardı bizim kadromuzda. Nevra Serezli dizide gençlik sihri yaptı kendine ve Ebru Karanfilci onun gençliğini oynuyor. Gül Abla keza öyle. Yeni karakterler dahil oldu. Peri Ninemiz var, çok seviyor onu çocuklar. Şimdi daha çok çekirdek ailenin başında olan maceralar ve perilerin maceraları var. Diğer çocuklar büyüdü üniversite ve liseye başladılar. Ben bir tane daha çocuk doğurdum, peri bebek. Onu da sihirle büyüttük. Dizimiz 7’den 70’e seyrediliyor zaten yaşı pek yok. Çocuk işi olarak görmüyoruz biz bunu.
Sizin diziniz diğer dizilerden epey ayrılıyor konusu itibariyle…
Böyle alternatif işleri hakikaten seviyorum. Çünkü öbür hikayelerde o kadar çok tecavüz, aldatma, silah, vurdu kırdı, onun karısı, bunun kocası var ki. Gerçekten çok sıkıcı. Zaten günlük hayat yeterince zor ve stresli, bizim dizide nefes alıyor insanlar.
Siz fantastik dünyayı seviyorsunuz anladığım kadarıyla.
Evet, kesinlikle. Mesela en son sinemada Hugo’yu izledim, bayıldım. Olağanüstü, üç boyutlu çekilmiş, harika. Orada da hep olağanüstü şeyler oluyor. Ben çok seviyorum fantastik dünyayı. Twilight hikayelerine bayılıyorum mesela vampirlere. CNBC-e’de Ghost Whisperer var oradaki Melinda harika bir rol bence. Ya çok action olacak ya böyle fantastik olacak. Bu rollerin dışında bir rolde kendimi göremiyorum, çok sıkılırım herhalde. Başını bağlamış ya da bir şehir kadınını, çocuğu gitmiş, kocası aldatmış bir kadın rolü olmaz. Benim hayal dünyam başka, içim kıpır kıpır. Betüş’le benziyoruz bu açıdan.
“İYİLİK VE SEVGİ MASALI ANLATIYORUZ”
Çekim yapılırken o dünyaya gidiyor insan değil mi, bu nasıl bir duygu?
Gerçekten inanıyoruz biz yaptığımız işe, inanmazsak olmaz zaten. Çünkü bir masal anlatıyoruz. Çok güzel bir masal anlatıyoruz. İyilik ve sevgi masalı anlatıyoruz, insanın hayatını da olumlu açıdan etkiliyor tabii ki.
Oğlunuz Ali’ye nasıl anlatıyorsunuz dizinizi, sihrin gerçek olmadığını?
Oğlum geliyor sürekli, burada çekimleri seyrediyor. Her şeyden haberi var. Şu anda Ali 6 yaşında, bayağı büyüdü artık her şeyin fakında. Burada geliyor çekimleri, efektleri seyrediyor yani kamera arkasında neler olduğunu çok iyi biliyor. Sihirlerin, ışınların, partiküllerin bilgisayarda nasıl koyulduğunu görüyor. Dolayısıyla yaptığımız işin de sırrını biliyor. İşin sırrının sevgi olduğunu, sihrin bizim başarabildiklerimiz, düşleyebildiklerimiz kadar olduğunu biliyor. Ve bütün çocuklar aynı bilinçte.
Aynı dizide 6 sene önce çocuğunuz yoktu ama anne rolündeydiniz. Şimdi ise gerçekten annesiniz, farklılık hissettiniz mi karaktere hayat verirken?
Tabii hissediyorum anne olmak çok başka, çok farklı bir duygu. Ama çok da yanlış oynamamışım. Çocuklara arkadaşça yaklaşan bir anneydim şimdi de öyle bir anneyim ve Ali’yle de öyleyiz. Samimi bir anneydim, şimdi de öyleyim. Dürüst bir anneydim, şimdi de öyleyim. Otoriter bir anneydim, şimdi de öyleyim. Yasaklarım da var, sınırlarım da var, eğlencem de var ama her şeyin de bir limiti var.
“ŞIMARIK ÇOCUĞA TAHAMMÜLÜM YOK”
Ali’ye karşı değişmiyor musunuz, gerçekten böyle misiniz?
Ali’ye karşı da böyleyim. Şımarık çocuk hiç sevmiyorum, hakikaten tahammül edemiyorum. Mesela Ali şu anda Van’da çadırda yaşayan çocukların çektiği sıkıntıyı da biliyor, annesiz babasız yurtta kalan çocukların durumunu da biliyor, her şeyin farkında. Zaman zaman oraya yardımlarımız da oluyor ve Ali’yi de götürüyorum. “Ne kadar şanslısın, bak gör” diye. Ben böyle bir insanım çok şükrederim, elimde olanların kıymetini çok iyi bilirim. Ve bunu bilmeyenlere, budalaca şımarık çocuk yetiştiren ailelere ve tüm çocuklara sinir oluyorum.
Nasıl bir ailesiniz?
Babamız bizimle beraber değil ayrıldık ama Ali’yle ben çok güzel bir aileyiz. Köpeğimiz var, anneannemiz sıklıkla bizde kalıyor. İzmirliyiz biz, annem de İzmir’de ama çok uzun aylar bizimle birlikte kalabiliyor. Çünkü babamı kaybettik orayla çok bir bağlantısı kalmadı artık. Geliyor, bizimle yaşıyor çalışma tempom biraz zor olduğu için Ali ile ilgileniyor. Ali’nin de hiç bakıcıyla ilişkisi olmadı şimdiye kadar hep ben baktım ve anneanne destek oldu. Dolayısıyla ben, anneannesi, Ali üçümüz kahvaltı ederiz, akşam yemeklerini muhakkak bir arada yeriz. Hep sofra düzenimiz vardır. Çay saatlerimiz bile vardır tatil günlerimizde. Arkadaşlarımızı davet ederiz, onlara sofralar kurarız. Bu bir ritüel bizim için.
Ali’yi nasıl yetiştiriyorsunuz, hangi konulara dikkat ediyorsunuz?
Sofrada kalkıp tabağını çalkalayıp, bulaşık makinesine koyar Ali, yatağını düzeltir muhakkak. Ve bazen çok şaşırıyor “Anne arkadaşlarım oyuncaklarını sağa sola atıyor” diyor. Çok acayip bir şey geliyor bu ona. Geçen akşam yemekte “Hava ne kadar soğudu anne” dedi, “Evet, çok soğudu Aliciğim” dedim. “Bizim evimiz sıcacık ama Van’da çadırlar ısınmıyor” dedi. Bunu duymak bir anne için muhteşem bir şey. Yaşanan problemlerin bilincinde. Her şeyin farkında olması için uğraşıyoruz.
RTÜK Başkanı yeni bir açıklama yaptı ve çocuk oyuncularla ilgili yasal düzenlemelerin getirileceğini söyledi. Siz bununla ilgili ne düşünüyorsunuz? Mesela sizin setteki çocukların çalışma düzeni nasıl?
Şu an çocukların çalışma durumu dizi ekibine bağlı. Biz çocuk oyunculara en çok dikkat eden setlerden biriyizdir ama yine de kızım rolündeki Eda gece bile çalışıyor. Hiç kimse bunu inkar edemez. Öyle Bir Geçe Zaman Ki’deki Osman’ın sabahlara kadar çalıştığını da biliyoruz. Bütün dizilerde insani şartlarda çalışılmıyor, kimseyi kandırmayalım. Herkes kanının son damlasına kadar çalışıyor burada. Çocuğu sahnesi varsa onu ayıramıyorsun ki. Biz buna çok dikkat ediyoruz gerçekten. Dizimizin sitcom olması dramadan bir nebze daha iyi ama gene de çok zor.
Siz ister misiniz çocuğunuzun oyuncu olmasını? Ali diziyi izliyor, oyuncu olmak istemiyor mu peki?
Ali’nin hiçbir şartta, bu yaşta oyuncu olmasını istemem ama o çok istiyor. Ona sürekli anlatıyorum bu işi sadece eğlence için yapabileceğini, meslek olarak asla düşünmemesi gerektiğini. Sete geldiği zaman çok özeniyor ama tamamen karşısındayım. Çok da üzerine gitmeden, altını çizmeden caydırmaya çalışıyorum.
Tayga Toys diye bir şirketiniz vardı. O nasıl gidiyor?
Ben onu Ali’nin babasına devrettim. Artık ilgilenemiyorum çünkü o ticari yönü çok ağır basan bir işti. Yurt dışından distribütörlük aldık, onun oyuncaklarını getirdik, perakende piyasasına girdik, satış yaptık. O şirketi kurma amacımız Ali bebekken etraftaki oyuncakların hepsinin plastik, çin malı ve kötü malzemeden üretiliyor olmasıydı ve bu beni çok etkilemişti. Doğal malzemeli, pilsiz, tamamen çocuğu görsel olarak destekleyerek öğrenmesine, gelişmesine yardımcı olan oyuncaklar “Türkiye’de neden yok?” şeklinde bir düşünceyle ciddi yatırımımız olmuştu o konuya. Şimdi ben yokum ama her şey devam ediyor, çok da iyi gidiyor.
“ESKİ EŞİMLE İLİŞKİMİZ GAYET MEDENİ”
Eski eşinizle Ali sık sık görüşüyor mu?
Tabii ki görüşüyorlar, her şey yolunda. Gayet medeni ilişkilerimiz var. Ali de babasıyla istediği zaman beraber oluyor. Ancak pedagogların da söylediği gibi babasında kaldığı günler ve saatler çok önemli, şaşmıyor onlar. Babası Ankara’daydı ama şimdi daha çok İstanbul’da. Ali için bir düzen yaptı kendine. Ali okulda da takip ediliyor, boşanmış anne-babanın çocuğu gibi değil zaten günümüzde o kadar arttı ki boşanmalar o da bunu çok iyi biliyor.
Ne zaman ayrılmıştınız, Ali kaç yaşındaydı?
Ali 3,5 yaşındayken ayrıldık. Çok da etkilenmedi zaten 5 yaşına kadar olan anıları resetlermiş çocukların beyinleri. Travmalı bir boşanma da yaşamadık, çok tatsız olaylar olmadığı için Ali’de derin bir iz bırakacak bir durum yaşanmadı. Bu durumu da gayet güzel kabullenmiş vaziyette. “Yaşasın artık iki evin var, iki odan olacak, daha çok oyuncağın oluyor çok şanslısın” şeklinde anlattık Ali’ye boşanmamızı. Şimdi de bazı şeyleri sorguluyor ve bana soruyor zaten. Biz de gayet mantıklı bir şekilde açıklıyoruz. Neticede Ali mutlu, sosyal, girişken hakikaten pozitif bir çocuk. Çocukla beraber olmanızın çok büyük faydası var. Olabildiği kadar annelerin çocuklarıyla beraber olması lazım. Ama gerçek anlamda beraber.
Boş günlerinizde neler yapıyorsunuz birlikte?
Çok şey yapıyoruz aslında. Gezmeyi çok seviyoruz, etkinlikleri takip ediyoruz. En son Santral İstanbul İklim Değişikliği Sergisi’ne gittik. Oyuncak Müzesi’ni geziyoruz, İstanbul Modern Sanat Sergisi’ne gidiyoruz. Ali’yi sergilere, etkinliklere çok sık götürüyorum. Parka gidiyoruz, oyun oynuyoruz, iki tekerlekli bisiklete binmeyi beraber başardık. Çok fazla oyun oynuyoruz anlayacağınız. Artık okuma-yazma öğrenmesi lazım o yüzden bol bol kitap okuyoruz. Heceleme oyunları, isim bulmaca gibi… Siyah labrador cinsi köpeğimiz var, onunla çok vakit geçiriyoruz. Uzun süredir bizimle Ali onu çok seviyor. En son beraber bir çam ağacı yaptık, evi süsledik yılbaşı için.
Yılbaşı için programınız var mı?
Herhalde Ali’nin arkadaşlarıyla beraber bir parti yapacağız, evde olacağız yani. Yılbaşında evden ayrı bir şeyler yapmayı hiç tercih etmiyorum, sokağa da çıkmayı sevmiyorum. Evde en sevdiği arkadaşlarını toplamayı düşünüyoruz. Geçen yıl da öyle bir parti yapmıştık, bu yıl da öyle yapacağız.
Ali’nin arkadaşlarından ilginç sorular geliyor mu sihirlerle ilgili?
Tabii canım. Okuluna gittiğim zaman felaketler oluyor. Bütün çocuklar Sihirli Annem diye koşturuyorlar etrafımda. Hoşlarına gidiyor onların da.
“ANNE SİHİR YAP TATİL GELSİN”
Ne kadar gerçek olmadığını bilse de Ali’nin sizden sihir yapmanızı istediği bir şey oldu mu?
Ara sıra diyor, “Haydi bir sihir yap, şuradaki bütün arabalar benim olsun”, “Bir sihir yap İzmir’e gidelim” şeklinde (Gülüyor). İzmir’de kuzenleri var, ablamın çocukları, onları çok seviyor. “Sihir yap çabucak gidelim, sihir yap hemen olsun, sihir yap tatil gelsin” gibi istekleri var.
İleride yeniden aile kurmak ister misiniz?
Olabilir. Zaten şimdi de bir ailemiz var. Ablamlarla çok yakınız, onun çocukları var. Çok mutlu bir ailenin çocuğuyum ben, çok güzel bir çocukluk geçirdim. Annem, babam, ablam, ben. Bizim ailemizde de yemekler hep beraber yenirdi, tatillerle beraber çıkılırdı, herkes birbirini çok sever sayardı. Hep bir arada olan çok mutlu bir ailenin çocuğuydum. Benim de en büyük idealimdi böyle mutlu bir aileydi ama olmadı. Başka türlü oldu, şimdi de Ali çok mutlu. Arkadaşlarımızla desteklediğimiz bir aileye sahibiz.
Başka proje planları var mı?
Yok, zaten yapmam da. Çünkü Sihirli Annem yeterince vaktimi alıyor. Onun dışında bütün vaktim de oğlumundur. Öyle bir hırsım da yok zaten. En büyük korkum oğlumun geleceği. Büyüdükçe zorlaşıyor, çok daha bilinçleniyor. Çok masum, çok iyi ama etraf iyi değil. Herhalde bütün enerjimi onu doğru bir şekilde yetiştirmekte harcayacağım. Her şey onun için.
Sevgili İnci Türkay’a güler yüzü ile bizi ağırladığı ve samimi sohbeti için çok teşekkür ediyoruz.
Fotoğraf: Melin Kahraman