Güncelleme Tarihi:
Sanatçı Sezen Aksu'nun, "Varmadan sekizine ergin oldu Ünzile, hem çocuk hem de kadın, onikisinde ana, bir gül gibi al ve narin, bir su gibi saydam ve sakin, susar kadın Ünzile" şarkısı, Siirt'in Pervari ilçesinde yaşanan olayla "Çocuk gelinler" gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi.
12 yaşında evlendirilen, 13’ünde anne olan 14 yaşındaki Kader Erten’in evinde silahla vurulmuş halde bulunması, akranları sokakta oynarken, büyükleri tarafından biçilen rolle zorunlu "evcilik" oynamaya itilen kız çocuklarının hikayelerini kanıtlar nitelikte. 12’sinde evlenen, 13’ünde anne olan ve 14’ünde yaşamını yitiren ‘çocuk gelin’ Kader’in öyküsü şöyle:
“2,5 yıl önce ailelerin onayı üzerine Mehmet Atak ile evlendirilen Kader Erten, Van’ın Çatak ilçesinde yaşarken, Siirt’in Pervari ilçesine gelin geldi. Resmi nikahsız eşi Mehmet Atak’tan hamile kalan Kader, 13 yaşında anne oldu. Yaklaşık bir yıl sonra tekrar hamile kalan Kader, ikinci çocuğunu erken doğum nedeniyle yitirdi. Evladını kaybetmenin üzüntüsünü duyan genç kadın, evinde silahla vurulmuş bir şekilde ölü bulundu. Pervari Cumhuriyet Başsavcılığı, genç kadının ölümünü şüpheli bularak soruşturma başlattı…”
Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Suvat Parin, yaptığı açıklamada, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde erken yaşta evliliklerin, hem kırsal hem de kentsel bölgelerde varlığını sürdürmeye devam ettiğini söyledi.
"Erken yaş evliliklerinin sosyolojik bir sorun" olduğunu belirten Parin, "Bölgede erken yaştaki evliliğe hem erkek hem de kadın maruz kalıyor. Sadece kız çocukları erken evlendirilmiyor, bu durum erkek çocuklar için de geçerlidir fakat erken yaşta evliliklerin özellikle kız çocukları için daha dramatik sonuçlar doğurduğunu söylemek mümkün" dedi.
Parin, 18 yaş altı kadın evliliklerinin var olduğu ya da sürdürüldüğü yaşam alanlarına bakıldığında, düşük bir sosyo-ekonomik yapının göze çarpan ilk unsur olduğunu ifade ederek, bu durumun hem kırsal hem de kentsel bölgeler için geçerli olduğunu belirtti.
"Çocuk gelinlerin" ya da "çocuk damatların" varlığının, toplumsal yapıda yerleşik karakter kazanmış ve iç içe geçmiş birtakım tutum ve uygulamalara dayandığını anlatan Parin, şöyle devam etti:
"Kız çocuklarına aile içinde verilen değer, 'nasıl olsa aileden gidecek' algısı ölçüsündedir. Bu açıdan süreç, kız çocuğunun gitmesine ve aileden ayrılmasına endekslidir. Dolayısıyla kız çocuğunun eğitim ve yaşam standardını yükseltmek anlamında güçlü bir beklenti oluşmamaktadır. Bu algıyla hareket eden aileler için kız çocuğun bir an önce gitmesi, beklenilen ve toplumda kabul gören bir davranış olarak anlam kazanmaktadır. Bölgede kız çocuğun davranışları aile, aşiret ya da toplum kimliğinin önemli bir bileşenini oluşturmaktadır. Söz konusu kimliklere halel getirmeden, kız çocuğun evlendirilmesi büyük bir başarı olarak görülmektedir. Çocuk yaşta gelinlerin yaygınlaşmasında belirleyici önemli bir faktör olarak bölgede karşımıza çıkan yanlış dinsel algı, tutum ve uygulamalar oluşturmaktadır."
Parin, biyolojik yaş önemsenmeksizin göz kararı ile onay verilen evliliklerin dini nikah uygulamalarını da meşrulaştırdığını belirterek, "Çocuk gelinlerin dramatik yaşamları ile karşılaşmamak için aile, sivil toplum kuruluşları, müftülük ve mili eğitim gibi devlet kurumlarına önemli sorumluluklar düşmektedir" diye konuştu.
Her şeyden önce çocuğun eğitimindeki aksamalarının milli eğitim birimlerince çok sıkı takibe alınması gerektiğini, özellikle kırsalda görev yapan öğretmenlerin de konuyu büyük bir hassasiyetle izlemelerinde yarar olduğunu aktaran Parin, "Çünkü bu tür evliliklerin bazen bir aydan daha kısa bir sürede gerçekleştiği görülmektedir" değerlendirmesinde bulundu.
Parin, erken evliliklerin meşrulaşmasında rol oynayan dini nikah uygulamaları konusunda il müftülükleri, hem kentte hem de kırsalda görev yapan imamları, nikah konusunda caydırıcılığı yüksek bir tonda uyarması gerektiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı kadrosunda yer almayan imamlara, muhtarlıklar aracılığıyla ulaşılmalı ve durum hassasiyetle izlenmelidir. Sivil toplum örgütleri de bu konuda kamuoyu oluşturmalı ve sürekli gündemde tutmalıdır. Yasal açıdan da erken yaş evlilikleri ile ilgili düzenlemelerin yeni bir şekilde yapılması artık bir zorunluluk oluşturmaktadır."
AA