Güncelleme Tarihi:
Tüp mide; kısıtlayıcı bir obezite cerrahi ameliyat yöntemidir. Bu yöntemde amaç midenin hacim kapasitesini düşürmektir. Midenin %80’i laparoskopik ameliyatla geride yemek borusu genişliği kadar bir bölüm kalacak şekilde zımbalanarak çıkarılmaktadır. Geride kalan midenin şeklinden dolayı da tüp mide ameliyatı denmektedir. Uzun yıllar önce diğer obezite cerrahi yöntemlerine hazırlık ve geçiş ameliyatı olarak kullanılırken, tek başına da oldukça başarılı sonuçlar alındığı bilimsel olarak gözlemlenmeye başladıktan sonra artık ilk ameliyat olarak kullanılmaya başlamıştır. Bu ameliyat yiyeceklerin besin akış yönünün korunması, sindirim sisteminin fizyolojisinin değişmemesi, ameliyat süresinin diğer obezite cerrahi yöntemlerine göre çok kısa olması, komplikasyon oranlarının da çok daha düşük olması gibi nedenlerle tüm dünyada obezite cerrahları tarafından artık ilk ameliyat olarak artan bir oranla tercih edilmektedir.
Amerikadaki dünyanın önde gelen Obezite Cerrahi merkezleri gibi Prof. Dr. Hasan Altun Interbariatrics Obezite ve Metabolizma Cerrahi Kliniğinde 10 yılı aşkın deneyimiyle tüm Obezite Cerrahi yöntemlerini, ağırlıkla doğal anatomiyi bozmadığı ve başarısı bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış tüp mide ameliyatını 1300 ün üstünde hastaya uygulamış, başarılı sonuçlar almıştır.
Bu yöntemde;
• İştah hormonu olan ghrelin salgılayan midenin üst bombeli kısmı da çıkarılır,
• Anatomi, barsak yapısı, besinlerin fizyolojik akış yönü bozulmaz,
• Hayat boyu vitamin-mineral takviyesine gerek kalmaz.
• Herhangi bir durumda midenin tamamı endoskopi yardımıyla görüntülenebilir.
• Midenin pylor kası korunduğu için tıkanma ve doyma duygusu oluşur.
• Ameliyattan sonraki ilk bir ay hasta sıvıdan katıya doğru kademeli beslenme programı izler. Bir aydan sonra tüm gıdaları yavaş yavaş tüketebilir.
• 18-65 yaş arası olanlar, (Özel durumlarda ve kurulun karar vermesi halinde 18 yaş altı ve 65 yaş üstü de ameliyat olabilir.)
• Vücut kitle indeksi 35 ’in üzerinde olanlar,
• Vücut kitle indeksi 30-35 arası olup ek olarak kilolara bağlı yandaş hastalık olanlar (hipertansiyon, kolesterol, şeker hastalığı, uyku apnesi, kalp yetmezliği vs)
• Kilo vermek için diğer tedavi yöntemlerini deneyip başarısız olanlar,
• Ameliyatı ve anesteziyi kaldırabilecek durumda olanlar,
Tüp mide ameliyatını olabilirler.
• Ciddi ve tedavi altında olmayan psikiyatrik hastalığı olanlar,
• Madde veya alkol bağımlılığı olanlar,
• Ciddi hormonal bozukluğu olan hastalar,
• Ameliyat sonrası diyet konusunda ve gerekli hayat stili değişikliği yapamayacak olan hastalar,
• Anestezi almaya engel olacak hastalığı olanlar,
• Kanser hastaları,
• Yakın zamanda 1 yıl içerisinde gebelik planlayanlar,
Tüp mide ameliyatını olamazlar.
Tüp Mide ameliyatından sonra ilk bir ayda ortalama total kilonun %10 u kadarını yani 10-20 kiloyu ilk bir ayda vermekle birlikte hastalarda 30 kiloya varan tartı değişiklikleri bile olabilmektedir. İlk ayı takiben kilo kaybı yavaşlayarak devam etmekte, 1 -1,5 yılın sonunda hastalar fazla kiloların %80 inden tamamına değişen oranlarda kurtularak kiloları sabitlenmektedir.
Tüp mide ameliyatından sonra tıkanma duygusu yaratması ve doygunluk hissinin uzun sürmesi için katı yiyecekleri sıvı yiyeceklerle aynı anda almamaya özen göstermek ameliyat başarısını olumlu yönde etkiler. Küçük hacimli yüksek kalorili kuruyemiş, çikolata gibi yiyecekler sadece tüp mide ameliyatının değil, tüm cerrahi tekniklerin baş düşmanı olup ameliyatların etkisini azaltan yiyeceklerdir, uzak durmak gerekir. Gazlı içeceklerden, soda dahil kabarcıklı yapısının midenin üst kısmında genişlemeye neden olabileceği için ömür boyu uzak durulması tavsiye edilmektedir. Alkol tüketiminin de sık olması ml sindeki kalori miktarı nedeniyle tüp mide ameliyatı sonrasında önerilmemektedir.
Tüp mide ameliyatının bilimsel çalışmalara göre başarı oranı %85 olup, hastalar bu ameliyat yardımı ile fazla kilolarının %60- 80 ini verebilmektedir. Ameliyattan sonraki dönemde verilen kiloların hafifliği ve motivasyonu ile yaşam stili ve şeklini değiştirebilen hastalar fazla kilolarının %100 ünü verip, ömür boyu koruyabilen hastalar olmaktadır. %15 oranında hastada yaşam stili, beslenme alışkanlıklarını değiştiremedikleri için geri kilo alımı yaşanabilmektedir.