Güncelleme Tarihi:
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof.Dr.Teksen Çamlıbel tüp bebek tedavisinde sıkça sorulan soruları yanıtladı.
Bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin niyetlenmeden önce bir kadın-doğum uzmanına başvurmaları gerekmektedir. Bu muayenede gebe kalmanın en uygun olduğu günler saptanır. Gebelik öncesi bebek ve anneyi ilgilendiren bir takım tahliller yapılır. Bu tahliller sonrasında, değişik hastalıklara karşı aşılar gerekebilir. Bazı hastalıklar bulunup, bununla ilgili ilk tedaviler yapılabilir örneğin şeker hastalığı gibi.
Bundan sonra bizler bu çiftlere altı aylık bir zaman vermekte ve bu süre içinde kendi kendilerine gebe kalamamaları durumunda da bize başvurmalarını istemekteyiz. Bize başvurduklarında ilk olarak sperm sayımı yapılır ve anne adayının hormonal durumuna bakılır. Sonra kendisine yumurtlama takibi yapılarak yumurtlayıp yumurtlamadığı anlaşılır. Bunun sonunda yumurtlama varsa da yoksa da yumurtlamayı arttırıcı ilaçlarla 3 ile 6 aya kadarlık bir tedaviye alınır.
Bunların sonunda gebelik oluşmazsa rahim röntgeni çekilir ve kanallar açıksa aşılama tedavilerine geçilebilir. Bu da olmazsa çift tüp bebeğe kadar gidebilir.
Yeniden erkeğin sperm testi yapılır. Çünkü dışarıda yapılan sperm sayımlarından çok daha farklı sonuçlar elde edebilmekteyiz. Kadının rahim röntgeni yoksa çekilir, hormonlarına bakılarak menopozal bir durumun olmadığı anlaşıldıktan sonra da tedaviye geçilir.
Tedavide uzun protokol ve kısa protokol denilen yöntemler vardır. Değişik ilaçlarla kadının yumurtalıkları uyarılır ve birden çok yumurta üretilmesi sağlanır.
Gelen çiftlerin önce bir inceleme ve değerlendirme aşaması vardır. Burada belirttiğimiz gibi sperm sayımı, kadının rahimi durumu, yoksa kanallarının durumu röntgenle anlaşılır, hormonal durumuna bakılır, değişik alerji testleri, pıhtılaşma testleri yapılarak gebe kalıp kalmayacağı konusunda bilgi elde edilebilir.
Bundan sonra tedavi aşamasına geçmekteyiz. Bu aşamada anne adayı yaklaşık bir ay kadar değişik iğnelerle uyarılarak ve yumurtalıkları ultrasonla takip edilerek yumurta gelişimi sağlanır. Yumurtalar belli bir gelişmeye ulaştıkları zaman da onu olgunlaştıran ve çatlatan bir iğne yapılır ve 36 saat sonra anestezi altında yumurtalar toplanır.
Toplanan yumurtalar 5-6 saat içinde spermlerle biraraya getirilir veya sperm tek tek her bir yumurtanın içine enjekte edilir (mikroenjeksiyon).
Bu enjekte edilen yumurtalar inkübatör denilen fırınlarda 37º’de bekletilir ve genellikle üç gün içinde bu döllenmiş yumurtalar 8 hücreye kadar bölünür ve bu 8 hücreye bölünmüş embryolar anne rahmine embryo transferi denilen bir işlemle anestizisiz olarak ince bir plastik kanül yardımıyla enjekte edilir. Bundan 12 gün sonra gebelik testi bakılır. Gebe kalan anneler gebeliğin ilk üç ayına kadar yakın kontrolde tutularak çocuğun düşmesi engellenmeye çalışılır. Bunun için bir takım iğneler ve haplar verilir.
Bir karı-koca evlenip korunmaksızın ilişkide bulundukları zaman genellikle 6 ay içinde %80-85 oranında gebe kalırlar. 6 ayı geçen çiftlerin doktora başvurmaları uygundur. Burada en büyük sorun anne yaşıdır. 40 yaşından sonra annelerin gebe kalma şansı ciddi olarak azalmaktadır. Onun için bu yaş civarındaki kadınlara doğal yöntemlerle gebelik denemesini bazen 3 ayla sınırla tutmaktayız.
Mikroenjeksiyon-tüp bebek yöntemi günümüzde çok ilerlemiştir. Örneğin embryo transferi öncesi embryoların zar kalınlıkları ölçülür ve kalın olanlara lazerle inceltme işlemi yapılabilir. Buna yardımcı yuvalama diyoruz. Yine müteakip defalar denenmesine rağmen gebe kalamayan anne adaylarında yapay rahim dediğimiz işlemi uyguluyoruz. Yani annenin rahim zarından örnek alınıp, dışarıda kültürle çoğaltıldıktan sonra embryolar onunla birlikte rahime verilerek daha uyumlu şartlarda embryonun tutması sağlanmaktadır. Buna ek olarak beşinci güne kadar bekleterek blastosist transferi yapılmaktadır ki bunda da en güçlü embryolar seçilebilmektedir.
Embryolar anneye verilmeden önce yani 8 hücre safhasındayken bir tek hücre alınıp onun da kromozomuna bakılarak kromozom bozukluğu olmadığı anlaşılanlar anneye geri verilebilir. Buna PGD işlemi diyoruz ki özellikle 40 yaş üzeri anne adaylarında veya değişik denemelere rağmen gebe kalamamış tüp bebek hastalarında faydalı bir yöntemdir.
Maalesef pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da kadının işi daha zordur. Çünkü erkek her seferinde milyonlarca sperm üretebilmekte ama kadının yumurta üretimi ayda birle sınırlı kalmaktadır. Bunun için şans artsın diye kadının yumurta sayısını arttırıcı işlemler uyguluyoruz. Yani kadın bir ay kadar değişik iğneler vurulmakta, sık sık kontrole gelmekte, iğnelerin etkisiyle bazen rahatsız olmaktadır. İşlemler kadına uygulandığı için anesteziyi o almakta, embryo transferi ona yapılmakta ve transferden sonra gebelik testine kadar ki sürede yine kalçadan çocuk düşmesin diye değişik iğneler yapılmaktadır.
Tüp bebek herkese uygulanmamalıdır. Son yıllarda çok merkez açıldığı için tüp bebek gereken çiftlere değil gerekmeyen çiftlere de uygulanmaktadır. Hastaların seçtikleri ekibin tecrübesini, başarı oranlarını, hekimlerin yetiştiği yerleri incelemeleri gereklidir. Tüp bebek bir ekip işidir ve mutlaka bir ekibin bu işi yaptığından emin olunmalıdır. Merkezin görüntüsü, temizliği, hastalara olan ilgisi, yakınlığı da önemlidir. Bu merkezlerde mutlaka psikolojik destek için psikolog bulundurmalı, erkek hastalar için deneyimli bir ürolog mevcut olmalıdır.
Tüp bebek pahalı bir işlemdir ve onun için ne kadara mal olacağı hekim ve hemşireler detaylı olarak konuşmalıdır. Son zamanlarda değişik devlet kurumları da tüp bebeğe katkıda bulunmaya başlamışlardır.