Güncelleme Tarihi:
Başbakan Yıldırım, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi'nin akademik yılı açılışı ve fahri doktora tevcih törenine katıldı. Yıldırım, Troia Kültür Merkezi'nde düzenlenen törende, fahri doktora diploması alarak, cübbe giydi. Akademik yıl açılışında konuşan Başbakan Yıldırım, Türkiye'nin, bulunduğu bölgede çok önemli sınamalara tabi olduğunu söyledi.
Darbe girişiminin üzerinden 1 yıl geçtiğini hatırlatan Yıldırım, "Maalesef güzel duygularımızı, milli duygularımızı, bayrak ve ülke sevdamızı, dini duygularımızı, bütün değerlerimizi istismar eden; kökleri dışarıda olan bir terör örgütüyle bu ülke yüzleşti. Üniversiteleri, yargı camiasını, kolluğu, askeri içeriden adeta bir mikrop gibi kuşatarak, ülkenin bağımsızlığına, demokrasisine, geleceğine kast eden alçak bir girişim içerisinde bulundu; ama Türk milletinin 'Bağımsızlık benim karakterimdir' diye tanımladığı Gazi Mustafa Kemal'in düsturuyla o gün milliyetçi, vatansever, bayrağını seven bütün unsurlarıyla askeriyle polisiyle savcısıyla hakimiyle medya mensubuyla her şeyden daha önemlisi Cumhurbaşkanı'mızın çağrısıyla meydanlara inen her biri bir kahraman olan aziz milletin evlatlarıyla bu alçaklara gereken cevabı o gece verdik" diye konuştu.
Darbe girişiminin arkasında olanların, 15 Temmuz gecesi nasıl tepki vereceğine uzun süre karar veremediğini dile getiren Yıldırım, "O gece, halkın ve Hakk'ın gücünün, tankını gücünü yendiği gecedir. Bu işin arkasında olanlar, bu işi kurgulayanlar, şaşkına döndü; nasıl bir tepki vereceklerine uzun süre karar veremediler. Çünkü onlar çok emindi. Yıllardır yatırım yaptıkları, yetiştirdikleri bu alçaklar ordusu, sonuç alacaktı. Sonuç, yüzde yüz başarılı olacaktı; ama olmadı. Çünkü hesap edemedikleri şey, aziz Türk milletinin karakteriydi; bağımsızlık aşkıydı. Bu millet 'Çanakkale geçilmez' derken de aynı ruha sahipti. 15 Temmuz'da 'Bu bayrak inmez, bu ezan dinmez' diyerek, aynı ruhu göstermiştir" dedi.
Türkiye'nin, 3 terör örgütüyle aynı anda mücadele eden tek ülke olduğunu vurgulayan Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:
"15 Temmuz alçak darbe girişiminin arkasında olan FETÖ terör örgütü. FETÖ terör örgütü, 15 Temmuz'dan sonra artık tam anlamıyla açığa çıkmış, gerçek niyetleri ortaya çıkmış ve 250 şehidimiz olan, 2 bin 194 gazimiz olan adeta bir savaş sonucu bağımsızlığımızı, demokrasimizi kazandığımız bir sürecin arkasından hukuk içerisinde bu alçak örgütle mücadele tüm hızıyla devam etmektedir. Her ne kadar mahkemelerde tiyatro oynasalar da yargıyı yanıltmaya gayret etseler de terörist başının gönderdiği rüya tabirlerine göre rollerini oynasalar da hiçbir faydası yok. Hukukun içerisinde, hak ettikleri en ağır cezayı mutlaka alacaklardır. Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak, gazilerimizin ahı yerini bulacak. Bunlar, gerekli şekilde cezalandırılacak. Ben, rektörümüzü tebrik ediyorum. Burası, onların üstlendiği önemli merkezlerden biriydi. Kararlı bir mücadele sonucu, şimdi görüyorum ki burada bu mikrop, temizlenme noktasına gelmiş"
Kuzey Irak'ta yapılan referanduma ilişkin açıklamalarda bulunan Yıldırım, "'Efendim işte orada Türklerin, daha iyi şartlarda Kürtlerin yaşamasına niye karşı çıkıyorsunuz?' Oradaki Kürtlerin daha iyi şartlarda yaşayacağını kim söylüyor? O referandumu, bütün dünyaya inatla Türkiye'nin ikazlarına inatla Irak merkezi hükümetinin açıkça karşı çıkmasına, İran'ın ve komşu ülkelerin karşı çıkmasına rağmen inatla yapmak isteyen ve yapan bu yöneticilerin; orada yaşayan Kürtleri, Arapları, Türkmenleri, Ezidileri düşündüğünü mü zannediyorsunuz? Kendi ikbal hırsları için kendi iktidarlarının devamı için milyonlarca insanı maceraya sürüklemeden tereddüt etmediler" dedi.
Sorunların, Kuzey Irak'ta asıl bundan sonra başlayacağını savunan Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Düşünün, orada bağımsız bir devlet, yapay bir devlet. Kuzey kapalı, doğu kapalı, güney kapalı, Suriye de kapalı. Ne yapacak? Nerede nefes alacak? Çok kısa sürede o insanlar, en önce onların karşısına çıkacak. Buradan söylüyorum. Bizim, Kürt kardeşlerimizle hiçbir problemimiz yok. Biz, ülkemizde Kürt'üyle Türk'üyle Laz'ıyla her mezhepten her meşrepten vatandaşımızla biriz, beraberiz, kardeşiz. 80 milyon birlikte Türkiye'yiz. Aynı şekilde Irak'ta, Suriye'de yaşayanlar da bizim dindaşımız, komşumuz. Onlara da aynı nazarla bakıyoruz; ancak bir ayrılık ateşini yakanlar, en önemli yanlışı yapanlardır. Hiçbir şekilde orada yaşayan insanlara, sivillere bunun bedelini ödetmeyeceğiz. Alacağımız her türlü tedbir, bu yanlışı yapanlara karşı olacak. Hiçbir zaman masum halka karşı bir tedbir, bizim geçmişimizi de geleceğimize de yakışmaz" diye konuştu.
Yabancı düşmanlığı ve İslam düşmanlığının Avrupa'da rağbet gördüğüne dikkat çeken Yıldırım, şunları söyledi:
"Bu; Avrupa'nın geleceğinin en büyük sorunudur, en büyük felaketidir. Yapılan seçimleri gördük. Referandumda Avrupalıların ortaya koyduğu iki yüzlülüğü gördük. Ülkemiz hakkında ne kadar yıkıcı söylemler içinde olduğunu gördük. Bundan fayda sağladılar mı? Hollanda denedi, kaybetti. Almanya denedi, kaybetti. Türkiye'ye değen, oy kaybediyor. Onun için biz, AB'den şunu bekliyoruz. Gelecek vizyonunuzu belirleyin artık. Nereye gitmek istiyorsunuz, kiminle gitmek istiyorsunuz? Türkiye, size mecbur değil. Türkiye'yi bu sisteme dahil etmenin, Avrupa'ya Türkiye'den daha fazla faydası var. Binlerce yabancı savaşçı, terör unsuru eğer Türkiye, burada onları durdurmasa Avrupa'da hayat zehir olur, sokağa çıkamazlar. Onun için Avrupa'nın tekrar başını öne eğip, geleceğine karar vermesi lazım. Ona göre biz, her zaman Avrupa ile ilişkilerimizi geliştirmekten yanayız. Bugün bazı şeylere ihtiyacımız oluyor. Hiçbir sebep yokken örtülü ambargo uygulanıyor. 1974'te bu açık ambargoydu, şimdi örtülü uygulanıyor. Bu, bize bir mesajdır. Nedir mesaj? Muhtaç olmayacaksın. Kendi göbeğini, kendin keseceksin. Türkiye, bu yolda çok mesafe kat etti"
Üniversite ve liseye girişlerdeki sınav sistemlerinde yapılan değişikliğe de değinen Başbakan Yıldırım, üniversiteye girişte sınav stresinin azaltılması gerektiğini savundu. Yıldırım, şöyle konuştu:
"Olur da 10 milyon, 1 milyon alacaksın; millet birbirini kıracak. Yok böyle bir şey. Mezun olan sayısı da aynı, üniversitelerin sunduğu kontenjan da aynı. Sorun nerede? Herkes 18 Mart'a gitmek isterse o zaman sorun başlıyor. Onun da yolu, bir sınava kaderi bağlamak yerine bütün kademelerde öğrencinin kabiliyetine, yetkinliğine, başarısına göre hazırlanması. TEOG neden değişiyor? 'Yaz boz tahtası yaptınız, sürekli değişiyor'. Bilen de konuşuyor bilmeyen de. TEOG'un falan değiştiği yok. TEOG, bir sistem de değil. TEOG'un ne olduğunu bilmede uzmanlar, konuşuyor. TEOG dediğiniz şey; 8'inci sınıfın ilk sömestrla ikinci sömestrdaki bir sınavının merkezi olarak yapılmasıdır. Ankara'dan sorular, geliyor. Bütün yurtta aynı anda yapılıyor. O sınav, belirleyici oluyor. Üniversite sınavı gibi bir şey. Ona dönüşüyor. Halbuki o, değil. Bunun öğrenciler üzerinde veliler üzerinde oluşturduğu bir gerilim var, stres var. Öğrencinin kaderini bir sınava bağlamayalım; diyoruz"
Öğrencinin, liseye orta okulda hazırlanması gerektiğini belirten Yıldırım, "Spor lisesine mi sanat lisesine mi gidecek, sosyal bilimlere mi fen bilimlerine mi imam hatip lisesine mi anadolu lisesine mi gidecek? Nereye gidecekse ikinci 4 yılda şekillenmesi lazım. Yeni uygulama, bunu getiriyor. Sınav kalkıyor. Her yılın, yıl sonu başarı ortalaması alınıyor. 5, 6, 7, 8; bu, bir veri. Ayrıca derslerdeki öğrencinin ilgisi, kabiliyeti ne tarafa gidiyor? Buralar izleniyor, tespit ediliyor. Buna belirli bir oranda da katkı yapan, yine 8'inci sınıfta sınav yapılıyor. O sınav, nasıl oluyor? O sınavın soruları, soru bankasından geliyor. Her okul, her sınıf kendisine göre yapmıyor. Niye? Hormonlama, şişirme olmasın; diye. O sınavlar, soru havuzundan çekiyorlar. Her okul, her sınıf yapıyor. Okuma sistemini de onlar yapmıyor. Dışarıda okunuyor. Olay, bu" diye konuştu.
Liseye giriş sınavında, öğrencilere açık uçlu sorular sorulacağını açıklayan Yıldırım, "Burada elde edilen sonuç, o 4 yılın sonucuyla birleştiriliyor. Bir mezuniyet puanı ortaya çıkıyor. O mezuniyet puanına göre öğrenci, istediği yere yerleşiyor. Böylece 'torpil oldu, o oldu, bu oldu', kurslar veriliyor. Çocuklar, çocukluğunu yaşamaktan maalesef ona imkan tanınmıyor. Stres. Sınava girecek, her tarafı titriyor çocuğun. Burada bir de sorular, test değil. Bayağı sınıfta yaptığı klasik sorular olacak. Açık uçlu sorular. Sosyal bilgiler, şunu anlat. Matematik, şu problemi çöz. A şıkkı, B şıkkı, C şıkkı yok. Açık uçlu sorular sorulacak. Çalıştıysa hazırlandıysa öğrenci zaten buna cevap verecek. Buradan alınacak sonuçlar da mezuniyete esas belirleyici notlar olacak" dedi.
Üniversiteye girişlerde de sınavların basitleştirileceğini dile getiren Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Bir sınav olacak, tek bir sınav; bir müddet daha. Bu da esasında orta okuldan, liseden gelen başarıyla birleştirilerek, bu sınav gerçekleşecek. Sınav, tek başına belirleyici bir sınav olmayacak. Böylece öğrencilerimizin 12 yıllık birikimini 1-2 saatlik heyecana sığdırarak, onların geleceğini belirleyemeyiz. Velilerimiz, öğrencilerimiz rahat olsunlar. Bizim istediğimiz, onların kabiliyetlerinin en uygun olduğu, kendilerini geliştirmek için en fazla istedikleri alan nereyse oraya gitmeleridir."
DHA