Güncelleme Tarihi:
Pek çok kişi UHT sütlerin uzun süre dayanmasının altında yatan sebebin içine katılan katkı maddelerinden kaynaklı olduğunu düşünse de bunun asıl sebebi; uygulanan ısıl işlem ve 6 katmandan oluşan özel ambalaj. UHT yöntem ile süt 4-6 saniye gibi çok kısa bir sürede 135-150˚C’ye kadar ısıtılıp oda ısısına soğutulur. Böylece süt besin değerini kaybetmeden mikroplardan arınmış olur. Zararlı maddelerden arınan süt katkı maddesine ihtiyaç duymaz ve ambalajı açılmadığı takdirde 4 aya kadar tazeliğini koruyabilir.
UHT sütlerin ambalajlarında kullanılan alüminyum, ışık ve oksijen geçişini önleyici bir ara katman olarak işlev görmektedir. Ancak aliminyum, süte kesinlikle temas etmediği için insan sağlığına asla zarar vermemektedir.
Probiyotik yani faydalı bakteriler yoğurt, peynir ve kefir gibi fermente olmuş süt ürünlerinde bulunur. Gerek çiğ gerekse pastörize veya UHT sütlerde probiyotik bakteri bulunmaz. Dolayısıyla UHT işleminin sütte bulunan faydalı bakterileri öldürdüğü görüşü yanlış bir düşüncedir.
UHT işlem sütü güvenle tüketebilmemiz için sütün besleyiciliğini kaybetmeden içindeki zararlı mikroorganizmalardan arındırılmasıdır. Sokak sütlerinde hijyenik sağım, taşıma ve dağıtım koşullarına uyulmadığında mikroorganizma yükü ve besin değeri açısından sıkıntılar yaşanır. Ayrıca evde ısı-zaman kontrolsüz yapılan kaynatma işlemi, sütün besin değerinde UHT işlemine göre çok daha yüksek kayıplara yol açar.
Süt, pek çok besin öğesi bakımından çok zengin olmasına rağmen, yeterli oranda demir minerali içermez. Diğer yandan kansızlığa da neden olmaz. Kansızlığın engellenmesi için karaciğer, balık, tavuk, kırmızı et, yumurta, kuru baklagiller gibi demir içeriğinden zengin besinler tüketilmelidir.
Besinlerin organik olma kriterleri Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yayınlanan yönetmeliklerle belirlenir ve yalnızca bakanlığın “organiklik logosunu” taşıyan sütler organiktir. Sokaktan veya perakendeden alınan açık / ısıl işlem görmemiş sütler organik değildir. Aksine herhangi bir kontrolden geçmediği için sağlığımız açısından risk taşıyabilir.
Sütlere uygulanan homejenizasyon işlemi ile sütün içindeki yağ parçacıklarının süte eşit olarak dağılması sağlanır. Bu durum sütün daha beyaz, daha kıvamlı ve daha lezzetli olmasını sağlar. Aynı zamanda yağ parçacıklarının daha da küçülmesi sütün sindirimini de kolaylaştırır. Homojenizasyon esnasında uygulanan basıncın proteinlere zarar verecek düzeyde değildir ve bu nedenle sütün bileşenlerine zarar vermez. Bu dünyada konu ile ilgili yapılan pek çok araştırmada gösterilmiştir.