Güncelleme Tarihi:
Küreselleşen dünyada teknoloji giderek gelişmektedir. 30-35 yıl önce kullanılmaya başlanan ultrason cihazları da bu gelişmelerden yararlanmıştır. Böylece tedavi gözlem süreçlerini daha iyi inceleyebilmek, teşhis koyabilmek kolaylaşmıştır. Ancak günümüzde en çok merak edilen konulardan biri de ultrasonun herhangi bir zararı olup olmadığıdır.
Özellikle de hamilelikte bebeğin gelişimini takip edebilmek, hareketlerini izleyebilmek, kalp atış sesini duyabilmek, cinsiyetini öğrenebilmek, bebekteki anomalileri tespit etmek ve daha birçok şey için ultrasona ihtiyaç duyulmaktadır. Hastalıkta ve sağlıkta artık günlük hayatımızda sıklıkla başvurduğumuz ultrasonun insan sağlığını tehdit eden bir zararına rastlanılmamıştır. Dolayısıyla anne adaylarının da belirli periyotlarla ultrasona girmelerinde zarar görülmemektedir.
Ultrasonun ışın niteliğinde anlaşılması, zararlı olduğu algısını yaratmaktadır. Fakat bu algı oldukça yanlıştır, ultrason ışın değildir. Ultrason, insan kulağının duyamayacağı frekansta ses dalgalarından oluşan efektlerin görüntüsünü cihaza yansıtılmasıyla sonuçlanmaktadır. Sonuç olarak ultrasonlarda X- ışınları kullanılmamaktadır.
Ultrason incelemesi esnasında yaşanan ısı artışının hangi dönemlerde hangi risklere yol açtığı yönünde kesin bir veri bulunmamaktadır.
Ultrasonun kaç kez kullanılması gerektiği konusunda herhangi bir kural bulunmamaktadır. Ancak bebeğin temel sağlık durumunu öğrenmek için 6-7 kez ultrasona girmek yeterli olabiliyor.
Çok uzun süre ultrason’un bebektte yaptığı etkiler bilinmemektedir. Sonuç olarak ultrasonda ses dalgaları kullanılması nedeniyle bireye herhangi bir zarar vermiyor. Fakat gene de bebeğin kaşı gözü kime benziyor, kulağı kepçe mi?’ sorularını öğrenmek, aileye bebeğin yüzünü göstermek gibi nedenler yüzünden işlemi gereğinden fazla uzatmamak gerekiyor.
[fotogaleri=2088,3242,3668]