Güncelleme Tarihi:
Olaya sadece dini ve toplumsal bir bakış açısından bakmak doğru değildir. Son yıllarda yapılan araştırmalar birçok cinsel yolla bulaşan hastalığın ve bunlara bağlı oluşabilen sağlık sorunlarının sünnet sonrasında ciddi oranda azaltılabileceği gösterilmiştir. Özellikle AIDS gibi hastalıkların önlenmesinde Dünya Sağlık Örgütü sünnetin koruyuculuğu konusunda gerekli uyarılarda bulunmaktadır.
Sünnetin hangi yaşta yapılmasının gerektiği konusunda iki önemli gösterge vardır. Birincisi çocuğun tıbbi ve ikincisi de psikolojik gelişmesidir. Psikolojik gelişme uzmanları doğum itibarı ile çocukluğu evrelere ayırmışlardır. 2-7 yaşları arası fallik dönem adı verilen çocuk için cinsel organının büyük önem taşıdığı bir aralık bulunmaktadır. Özellikle de geleneksel olarak çocuğun da bilincinin yerinde olduğu ve tüm işlemi görebildiği lokal anestezi ile yapılan seremoni içeren durumlarda psikolojik gelişiminde önemli bir yaş dönemi olan bu aralıkta yapılan sünnetler zihinsel gelişim açısından sorun yaratabilmektedir. Bu nedenle 2 yaş öncesinde veya 7 yaş sonrasında işlemin yapılması önerilmektedir.
Tıbbi açından en ideal sünnet zamanı aslında doğumu takip eden 24 saat sonrasındadır. Bu aşamada sünnet uygulamalarının en büyük avantajı bebeklerde sünnet derisine giden sinir aktivitesi daha tam oluşmadığından bebeklerin ağrı duymamasıdır. Ayrıca anne sütünün koruyucu ve sakinleştirici özelliği olması bebeklerin sünnet derilerinin göbeklerinden bile erkenden düzelmesini sağlar. Bu dönemde yapılan sünnet işlemlerinde hastaya anestezi verme ihtiyacı da olmamaktadır.
“Anestezi” kelimesi genellikle ailelerde ters bir tepkiye yol açmaktadır. Ancak sonuçta önemli bir cerrahi işlemin çocuk tamamen uyanıkken yapılması tıbben çok da doğru değildir. Anestezi dendiğinde tek bir tip işlem yoktur. Farklı derecelerde anestezi uygulamaları artık modern tıpta kullanılmaktadır. Sünnet için son derece yüzeyel bir anestezi verilmesi çocuğun işlemi görmemesi ve ağrı açısından büyük önem taşımaktadır. Sadece yeni doğan sünnetinde genel anestezi gerekmemektedir.
Öncesinde hiçbir tıbbi değerlendirme yapılmadan sünnet işleminin yapılması ciddi kötü etkileri olabilmektedir. Birincisi peniste yapısal bazı sorunların varlığında çocuğun ileride geçirmesi gereken plastik ameliyatların başarısı açısından sünnet derisinin kullanılması gerekebilir ve bu durumda sünnet yapılmamalıdır. Bunun en önemli örneği halk arasında “peygamber sünneti” adı verilen hipospadias’dır. İdrar deliğinin aşağıda ve yarım sünnetli olan bu çocuklarda işlem çok daha farklıdır. Yine bazı kanama ve pıhtılaşma bozuklukları sünnet sonrasında durdurulamayan kanama gibi komplikasyonlara yol açabilir. Bu nedenle doktor muayenesi sonrasında işleme girmeden tüm sünnet adaylarından kanama pıhtılaşma ile ilgili testlerin yapılması gerekir.
Alt bezi kullanan çocuklarda bez kullanılması herhangi bir sakınca oluşturmaz. İdrar aslında steril bir yapıdadır. Yani mikrop içermez. Bu nedenle yara iyileşmesini etkilemez. Alt bezini geçmiş çağlardaki çocuklarda ise evreden gelebilecek darbelerden koruma amaçlı olarak önü korumalı sünnet külotları önerilebilir. Sünnet sonrasında standart olarak antibiyotikli bir pomat verilerek bunun kesi etrafına sürülmesi önerilir. 2 gün kadar çocuk banyo yapmayacaktır. Bizler sünnet sonrasında kontrolü 1-2 gün sonrasında tercih ediyoruz. Bu süreç içinde çocuklara ağrı kesici önerilir. Antibiyotik koruma amaçlı işlem sırasında uygulanır ve sonrasında da sünnet derisinde enfeksiyon olup olmamasına bağlı olarak 24-48 saat devam edilir.
21. yüzyılda sünneti sadece bu konuda eğitim almış olan üroloji, çocuk veya genel cerrahi ve plastik uzmanlarının yapması doğrudur. Yakın zamanda Sağlık Bakanlığı’nın da yaptığı düzenleme de bu yönde olup diğer sağlık personelinin sünnet yapması yasaklanmıştır.
Sünnetin cerrahi bir işlem olduğunun altını çizerek söylemek gerekirse, işlemin de cerrahiye uygun bir ortamda ideal olarak da ameliyathanede yapılması gerekir. Tüm cerrahi işlemler gibi mikrop alma riskinin azaltılması için bu büyük önem taşır. Toplu sünnet kampanyaları gibi ortamın hijyenik olmadığı durumlardan kaçınılması önerilir. Yine alet veya oda sterilizasyonunun doğru dürüst yapılamadığı mekanlardan da kaçınılması gerekir.
Sünnetin doğru yapılmaması penis yapısında bozukluklara, hoş olmayan yara izlerine ve peniste eğrilik gibi durumlara yol açabilmektedir. Bu da çocuğun ilerideki cinsel hayatını olumsuz olarak etkiler. Bu nedenle anne ve babaların sünnet konusundaki yaptıkları tercihler ileride oğullarının hayatına büyük oranda etkiye sahiptir.
Cilt dokusu normal şartlarda 48 saat içinde kapanır. Ancak penisteki şişlik ve hassasiyet 1 haftaya kadar devam edebilir. Bu bireyden bireye çok değişiklik gösterse de genellikle çocukların normal aktivitelerine dönüşü 1 hafta civarında olmaktadır. Yazın sünnet sonrası denize girme ise yine 1 hafta sonrasında olabilmektedir.