Güncelleme Tarihi:
Vücudumuzda, kanın %92’si, kemiklerin %22’si, beynin ve kasların %75’i sudur. Hücrelerin yaşamsal faaliyetleri, vücut fonksiyonlarının yerine getirilmesi vücudun su dengesinin korunması ile mümkündür. Vücutta biriken toksinleri atmak, vücudun ısı dengesini sağlamak için idrarla 1500, deri yoluyla 500, dışkı ve solunum ile 300’er ml (toplamda yaklaşık 2,5 lt) su kaybedilmektedir.
İnsan vücudunun su içeriği yaş, cinsiyet, boy uzunluğu, vücut ağırlığı ve fiziksel aktiviteye göre değişir. Çocukların vücudunun su oranı yüksektir (% 70, yeni doğan bebekte ise % 90) ve yaş ilerledikçe suyun yerini yağ dokusu almaya başlar. Dolayısıyla yaş ilerledikçe suyu daha çok tüketmek gerekir. Yetişkinlerde vücut su oranı % 60, yaşlılarda ise % 50’dir.
Böbrekler vücutaki toksik atıkları süzerken suyun yardımına gereksinim duyar. Vücutta fazla su varlığında böbrekler optimal çalışır ve fazla su ile birlikte zararlı maddeleri atar. Bedenin su alımı azaldığında veya yokluğunda, vücut suyu tutar ve idrar oluşumu azalır. Böbreklerin çalışması zayıflar.
Böbreklerin çalışmasının azalması vücutta zararlı atıkların birikmesine neden olur. Ayrıca bu atıkların kendisi de böbreğe zarar verebilme yetisine sahiptir. Genç ve sağlıklı kişilerde, tekrar bol su içildiğinde böbrek çalışması normale döner. Kişinin eğer daha önceden bir böbrek hastalığı veya diyabet, hipertansiyon gibi hastalıklara sahipse, susuz kalmanın böbreğe vereceği zarar büyük olabilir. Bu risk yaşlılarda çok daha yüksektir. Böbrek çalışmasını durdurabilir ve bir daha eskiden olduğu gibi verimli çalışmayabilir.
Yaz ayları hava sıcaklığı arttığında vücut, ısıyı düşürmek için terler. Bedenin ıslanması kısmen rahatlama sağlarsa da, ter ile su kaydedildiği için risklidir. Özellikle yaz sıcağında dış ortamlarda uzun sure kalınıyor veya açık havada çalışılıyorsa, sıvı kaybı tehikeli boyutlara ulaşabilir. Bu nedenle sıcak yaz günlerinde bol sıvı tükeltilmelidir. Tüketim ise büyük miktarda su ağırlıklı olmalıdır.