Güncelleme Tarihi:
Anaokulu çağındaki çocuğunuz, evde sizinle olan ilişkilerinde gayet neşeli ve sosyal olabilir. Kendi kendine oynarken, resim çizerken, etrafta büyükanne ya da büyükbabasıyla koştururken keyifli ve mutlu olabilir. Ama yaşıtlarıyla olan ilişkilerinde veya anaokulunda daha içine kapanık ve utangaç duruyorsa bu konuda çocuğunuza yardımcı olmanız mümkün.
Kansas Üniversitesi’nde Çocuk Psikiyatristi olarak çalışan Çocuk Gelişimi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dale Walker bu durumu “sosyal maske” olarak adlandırdıktan sonra araştırmalarını yetişkinlerle ya da yalnızken rahat olduğu halde yaşıtlarıyla bir arada olmakta zorlanan çocuklar üzerine yoğunlaştırmış.
Araştırmasını tamamlayan Prof. Walker’ın aileler için hazırladığı rehberde, ailelere utangaç ve sosyalleşmekte sıkıntı yaşayan çocuklarına nasıl yardımcı olabileceklerini anlatan önemli satır başları sadece siz Hürriyet aile okurları için burada:
Yaşıtlarıyla oynamak, sıra beklemek, paylaşmak gibi sosyal hayatta daima ihtiyaç duyacağı kuralları öğrenmesi ve benimsemesi çocuğunuz için çok önemli. Bu yüzden eğer çocuğunuz sosyal yaşamda yaşıtlarıyla anlaşmakta sıkıntı yaşıyorsa bunu gerçekten önemseyin ve ona yardımcı olun.
• Önce çocuğunuzu ne kadar tanıdığınızdan emin olun. Her ne kadar sınıf içinde anti sosyal kalsa da mutlaka sınıf arkadaşlarından birine diğerlerinden fazla sempati duyuyordur. Öğretmeni ile konuşup en yakın olduğu arkadaşının kim olduğunu öğrenin.
• O arkadaşının (eğer tanışmıyorsanız) ailesi ile tanışın. Ara sıra ikisini bir araya getirin, etrafta diğer çocuklar yokken oynamalarını sağlayın. Bu buluşmaları -en azından başlangıçta- 1-2 saatle sınırlı tutun. Unutmayın, onlar sadece çocuk ve bir müddet sonra kavga etmeye başlayabilirler.
• Bir arada oynadığı arkadaşı ile sıkıntı yaşamaya başladıkları anda olaya dahil olun, başka bir oyuna yönlendirin, ilgilerini dağıtmaya çalışın. Örneğin onlara kakaolu süt ikram edin. Çocuklar hızlı sinirlenirler fakat bir o kadar da hızlı unuturlar. O an kavga edip birbirlerine “bir daha gelmeee” diye bağırsalar da küçük bir parça çikolatanın çözemeyeceği problem yoktur unutmayın.
• Bazen siz onun oyun arkadaşı olun ve onunla birlikte oynayın. Ama bir yetişkin gibi her dediğine “tamam” diyerek ya da bozduğu oyun kurallarını görmezden gelerek değil. Oyun esnasında kurallara uymasını ve sırasını beklemesini isteyin.
• Şartlarınız müsaitse hayvan beslemek tüm çocuklara iyi gelir.
• Çocuklar genelde yetişkinleri taklit ederler. Arkadaşlarınızla ilgili problemleri (evet dedikodudan bahsediyoruz) çocuğunuzun yanında yapmayın. Ya da kızdığınız bir arkadaşınızı çocuğunuzun yanında eşinize anlatmayın. (Bunu zaten yapmayın çünkü arkadaşınıza “annem senin için böyle söyledi” diyebilir. Unutmayın çocuklar politik değildir.)
• Hiçbir zaman ve hiçbir konuda çocuğunuzdan fazla beklenti içinde olmayın.
• Eğer tüm çabalarınıza rağmen çocuğunuz sosyalleşmekte sıkıntı çekiyorsa, göz kontağı kuramıyor, içine kapanıyor ve kucağınıza tırmanıp, korku içinde “Anne gitmek istemiyorum” diye ağlıyorsa mutlaka profesyonel yardım alın.
• Bu, çocuğunuzun “hasta” olduğu anlamına gelmez. Sadece bu konuda kendini toparlayabilmesi için sizden daha fazlasını bilen bir yetişkine ihtiyacı var demek.
Profesör Walker’ın yazılarını okumak çok keyifli çünkü kullandığı dil çocuk tarafından ve aileye kafa tutar tarzda. Bu sebeple belki de en çok şu son yazdıklarını okuduğunuzda -tıpkı ben de olduğu gibi- yüzünüzde kocaman bir gülümseme belirecek diye düşünüyorum;
“Her çocuk -aynı DNA gibi- birbirlerinden farklı yaradılıştadır. Hiçbir zaman çocuğunuz hakkında fikir yürütürken başka çocuklar üzerinden yol almayın. Sizin çocuğunuz sosyal beceri ya da ders başarısı anlamında “o” çocuk gibi olmak zorunda değil. Tıpkı sizin benim gibi profesör olmak zorunda olmadığınız gibi…”
Hazırlayan: Mehtap Erel