Güncelleme Tarihi:
Uzun yıllardır devlet okullarında süregelen ancak belirli okullarla sınırlı olan özel eğitim sınıfları, artık hemen hemen tüm okullara yayılmaya başladı. Engelli çocukların bulunduğu bu sınıfların yasal olarak kuralları belli olsa da uygulamada hâla dahi sorunlar yaşanabiliyor. İstanbul’daki bir devlet okulunda Zihinsel Engelliler Sınıf Öğretmenliği yapan Aylin Atasağun ile bu sorunlar üzerine konuştuk.
Atasağun’un öğrencilerinin büyük bir kısmı aynı zamanda kimsesiz çocuklardan oluşuyor. Hiçbir zaman yerini tutamayacak olsa da onlara annelik de yapmaya çalışır ve yaptıkları yaramazlıkları görmezden gelir. Ancak geçtiğimiz günlerde İstanbul’daki bir yetiştirme yurdunda 14-16 yaşlarında 4 öğrencinin dayak ve kötü muameleden ötürü intihara kalkıştığını okuyan Atasağun, öğrencilerine farklı bir şekilde yaklaşmaya, gerçekçi davranmaya karar verir. “Evet, başınızda bir anne yok, ben elimden geldiğince bu açığı kapamaya çalışıyorum ama yetmiyor. Kimsesizler yurdundan geldiğiniz için en ufak bir sorunda tüm parmaklar sizi gösteriyor. Bu nedenle kendinize sahip çıkmanız gerekiyor” diyerek belki de o çocukları hayata hazırlamanın ilk adımını atmış olur.
Bu konuşmayı yaptığınıza göre çocukların zihinsel engeli ileri bir aşamada değil sanırım.
Normalin biraz altında bir grup var, eğitilebilir öğrenciler onlar. Zaten zeka geriliklerinin çoğu, duygusal yoksunluktan kaynaklanıyor. Annelerinin olmayışı, okşanmayışları, fiziksel olarak sevgi gösterilerinden çok az faydalanmaları, onların zekalarını donuklaştırmış. Yani farklı koşullarda büyüseler, karşımıza başka şekilde çıkacak çocuklar bunlar.
Bunları anlatırken gözleri doluyor Aylin Hanımın. Kimsesiz çocukların başka bir derdine daha değiniyor söz açılmışken. Hafta sonu derneklerden ya da özel kuruluşlardan giden ziyaretçilerin çocukların üzerindeki bir etkisi çok canını sıkmış belli ki. Çocuklar gelen ziyaretçilerin onlara hediyeler getirdiğini, onları sevdiğini ama daha sonra gelmediklerini aktarmışlar. “Demek ki bir beklenti oluşuyor çocuklarda ve devamı gelmeyince hayal kırıklığı yaşıyorlar. O yüzden tavsiyem buralara ziyarette bulunmayı isteyenlerin düzenliliğe çok önem vermeleri olacaktır” diyor tüm samimiyetiyle.
Engelli çocuklar ile sağlıklı çocuklar ayrı sınıflarda mı eğitim alıyor?
Aynı okulda ama ayrı sınıflardalar. Bizim sancılarımız çok fazla tabii. Özel eğitim herkes açısından maddi külfeti olan bir iş. Devlet bir şekilde kesenin ağzını açtı. Çeşitli primler veriyor, sağlık konusunda destek veriyor, iş imkanları sağlamaya çalışıyor.
Ağır derecede zihinsel engelli hatta yatalak bile olsa bağlı bulunduğu semtin ilköğretimine kaydolmak zorunda. Yasalar bunu söylüyor. Zihinsel engelliliğin seviyesine göre farklı okullar var. Uygulamalar iyi güzel de bazı okul müdürleri “Nereden çıktınız siz?” diye tavır takınabiliyor. Çok mücadeleler edildi şimdiye kadar.
Okul yöneticileri neden istemiyor peki?
Öncelikle okul başarısını etkileyeceğini ve okulun imajının sarsılacağını düşünüyorlar. Böyle bir iki yüzlülük var. Kendi çocuklarına zararı olur endişesiyle tedirginliğini dile getiren veliler de mevcut. Aynı saatte teneffüse çıkarmayalım istiyorlar. Kanun da aynı anda molaya çıkmalarını istese de.
İlk yıl çok çektim ben. Yaklaşık 10 yıl önce. Tecrit diyebileceğim bir muamele ile eğitim ortamındaydım. Bizi kömürlüğe atmışlardı. Velilerle birlikte yıktık ortalığı, aldık haklarımızı. Yöneticilerin açık fikirli olması çok önemli.
Devlet tarafından belirlenmiyor mu her şey? Nasıl böyle bir tahakküm kuruyorlar?
Öyle tabii ama uygulamada sesinizi bir yere kadar çıkarabiliyorsunuz. Sonra öğrendik ne yapmamız gerektiğini o ayrı. Hemen velileri, basını arayıp örgütlemek gerekiyormuş.
Buna rağmen sosyal medyada, orada burada duyarlılık mesajları veren velilerin, iş onların çocuklarına gelince özel eğitim sınıflarından uzak tutmaya çalıştıklarını da gördük.
Velilerin tedirgin olmasını gerektirecek durumuna şahit oldunuz mu?
Down Sendromu olan bir öğrencim vardı. Çocuk tuvalete girdiğinde 1. sınıf öğrencilerini sevmek için sıkıştırıyordu. Görüntüsü de farklı olunca çocuklar bağrışarak kaçıyorlardı. Bu yavrucuk da üzülüyordu. Çocuğunu alanlar oldu vs. çözemedik yani sorunu. O kaçışanlar içinde tüm gece korkudan sayıklayanlar vardı. İkisi de çocuk tabii yapacak bir şey yok.
Belki erken çocukluk döneminde normal çocuklarla engelli çocukların tanışmasına imkan sağlamak lazım. Böyle duyarlı anneler de var. 18 aylık çocuğunu tanıştırmak için vesile arıyorlar.
Şu anki okulunuzda durum nasıl?
Yöneticimiz oldukça açık fikirli. “Ne yapabiliriz?” diye soruyor sürekli. Mesela görme engelli öğrencimiz olmamasına rağmen kabartma yazılarla yönlendirme tabelaları koyma teklifinde bulundu. Ortopedik engelliler için rampalar, özel asansörler yapıldı. Geriye işitme engelliler kaldı. Zihinsel engelliler için de kaynaştırma programları yapıyoruz. Çeşitli sınıflarla engelli öğrenciler bir araya getirilip ders yapılıyor.
Öğrenciler toplamda 6 saat okulda kalmış oluyorlar. Yemek ve teneffüs zamanı onlar için en keyifli zamanlar. Asistan öğretmenler bizim en büyük yardımcımız. Ayrıca veliler de genelde kapıda bekliyorlar.
Diğer çocukların tepki ya da ilgisi nasıl?
Özellikle kızlar içinde çok merhametli bir grup var. Teneffüste gelip onların elinden tutuyor ve oyun oynuyorlar. Bir sorun olduğunda hemen yardıma koşuyorlar. Erkekler ise biraz daha yüzeysel bakıyorlar, ilgileri az.
İlköğretim bittikten sonra devlet desteği devam ediyor mu?
8. yıl bittikten sonra yaşam boyu meslek eğitim merkezlerine (45 yaşına kadar sürüyor), iş okullarına geçiyorlar. Marangoz, matbaacılık, kızlar için el becerilerini kapsayan meslek edindirme kurslarına tabi oluyorlar. İŞKUR vasıtasıyla da devlet birçoğuna iş buluyor. Kimsesiz çocukların durumu daha özel. Onlar kanuni koruma altında oldukları için 18 yaşına kadar devlet bakıyor. Okuyorsa destek oluyor ya da iş buluyor.
Siz de duyarlı bir ebeveyn iseniz ve çocuğunuzun bulunduğu okulda, bu hikayelerdekine benzer bir tecrit uygulanmaya çalışılıyorsa bireysel olarak da eyleme geçebilirsiniz. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ileteceğiniz şikayetler, çözüm için etkili olabilir. Eğer oradan bir şekilde yanıt alamazsanız, 2. adım olarak İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne başvurabilirisiniz.
Röportaj: Hanife Yaşar
Fotoğraf: Burak Özkök