Güncelleme Tarihi:
Solunum yolu enfeksiyonları, özellikle kış aylarında çocuklar başta olmak üzere herkesi etkileyen yaygın bir sağlık sorunu olarak öne çıkıyor. Bu enfeksiyonlar, soğuk havanın etkisiyle artan virüslerin yayılımı ve bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi etkenlerden kaynaklanıyor.
Birkaç haftadır ise enfeksiyonların bir sonucu olarak ‘akut bronşiyolit’ vakalarında kayda değer bir artış gözlemleniyor. Küçük çocuklar arasında hızla yayılan bu durum, ailelerde büyük bir endişe yaratırken, sağlık uzmanları erken tanı ve tedaviye vurgu yapıyor.
ACİL SERVİSLERE BAŞVURULAR ARTTI
Acil servislerde vaka sayısında gözle görülür bir artış olduğunu söyleyen Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sedat Öktem, “Solunum yolu enfeksiyonlarının sıklığı mevsimsel değişiklik gösterir. Sonbahar ve kış aylarında daha sık görülür diğer aylarda ise daha az ortaya çıkar. Akut bronşiyolit vakaları da sonbahar ve kış aylarında yoğun yaşanıyor. Geçtiğimiz yıllarda kış aylarında akut bronşiyolitler nedeniyle acil servislere yoğun olarak başvuruların olduğunu ve hastane yatışlarının olduğunu gördük. Bu yıl da benzer şekilde vakalarda artış gözlemliyoruz” ifadelerini kullandı.
Akut bronşiyolit vakalarının neredeyse tamamının solunum virüsleriyle geliştiğini, en sık virüs etkeninin de RSV olduğunun altını çizen Prof. Dr. Öktem, “Bu virüslerle öncelikle üst solunum yolu enfeksiyonu gelişiyor. Daha sonra vakaların bir kısmında virüsler çocukların küçük havayollarını yani bronşiyollere yayılarak enfeksiyon ve iltihap oluşmasına yol açıyor” dedi.
BELİRTİLERİ NELER?
Hastalığın belirtilerine de değinen Prof. Dr. Sedat Öktem, “Ödem gelişimi ve bronşiyollerin içerisindeki balgam birikimi nedeniyle havayolları daralıyor ve hışıltı gelişiyor. Havayollarının daha dar olması nedeniyle bebekler ve küçük çocuklar daha ağır etkileniyor. Bazı çocuklarda havayollarında balgam birikimi ve ödem daha şiddetli olup, solunum yetmezliğine yol açabiliyor. Bu çocuklarda hızlı nefes alıp verme, göğüs kafesinde çökme gibi belirtiler ekleniyor” şeklinde konuştu.
Hastalığın daha çok iki yaşın altındaki çocuklarda görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Öktem, “Hastalık bulgularının görülmesi için havayollarının dar olması gerekiyor. Çocuklar büyüyüp havayolları genişleyince bu hastalık görülmüyor. Bu nedenle yetişkinlerde akut bronşiyolit ortaya çıkmıyor. Ancak yetişkin ve büyük çocuklarda 'akut bronşit' dediğimiz farklı bir hastalık görülebiliyor” ifadelerini kullandı.
NASIL BİR TEDAVİ YÖNTEMİ UYGULANIYOR?
“Vakaların yüzde 90’ından fazlasında diğer viral üst solunum yolu enfeksiyonlarında olduğu gibi; çocuğun burnunun açık tutulması için temizlenmesi, ağızdan beslenmeye devam edilerek yeterli miktarda sıvı almasının sağlanması, ateş olması durumunda ateş düşürücü verilmesi yeterli” diyen Prof. Dr. Sedat Öktem, şu bilgilerin altını çizdi:
-- Burun tıkanıklığını gidermek için tuzlu su ya da okyanus sularını içeren damla veya yüksek basınçlı olmayan spreyler kullanılabilir. Daha ağır vakalar için ise hipertonik salin dediğimiz tuzlu suların buhar olarak kullanılması, havayollarındaki ödemi giderebilen buhar ve iğnelerin kullanımı söz konusudur.
-- Solunum yetmezliği açısından risk oluşturan vakalar için yüksek akımlı oksijen tedavileri düşünülebilir. Akut bronşiyolit virüs enfeksiyonu olması nedeniyle antibiyotik kullanımının yararı yoktur. Ayrıca nezle veya grip ilaçlarının da hastalığın iyileşmesinde ek katkı sağlamaz. Bu çocuklar ayrıca hışıltıları nedeniyle astım hastaları ile karıştırılabilirler. Akut bronşiyolit tedavisinde astım tedavisinde kullanılan buharların ek bir fayda sağlamadığı da pek çok araştırmayla gösterildi.
Alınacak önlemlere de değinen Prof. Dr. Öktem, “Akut bronşiyolite neden olan solunum virüsleri çoğunlukla damlacık enfeksiyonu ile öksürme, hapşırma yoluyla bulaşıyor. Kapalı ortamlarda hasta olan kişilerden bulaşma daha kolay oluyor. Ayrıca hasta olan kişilerin teması ile de mikrop bulaşabiliyor” dedi ve ekledi:
“Bu nedenle el temizliğine dikkat edilmesi, hasta olan kişilerle aynı ortamda bulunmamak, ortamın havalandırılması, hapşırma öksürme sırasında ağız ve burun kapatılması, sigara dumanına maruziyetin engellenmesi gibi önlemler hastalığa karşı koruyucudur. Prematüre bebekler ile kronik solunum bozuklukları olan bebekler RSV enfeksiyonu sırasında daha ciddi riskler taşıyabiliyor. Böyle özel durumu olan bebekler için 2 yaşına kadar bazı özel aşılar uygulanıyor.”
Fotoğraflar: iStock