Güncelleme Tarihi:
Çağımızın hastalığı şişmanlık için herkesin algısı farklı ancak otoritelerce belirlenen bir sınırı var. Biraz kilolu olduğunuzu ama şişman kategorisine girip girmediğinizi mi merak ediyorsunuz? Diyetisyen Serap Orak Tufan, konuyu tüm detaylarıyla anlatıyor.
Şişmanlık Nedir?
Kişinin yaşına, cinsiyetine ve boyuna göre Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından belirlenen normal standartların üstünde bir vücut ağırlığına ve yağ oranına sahip olmasıdır. Vücut ağırlığına göre şişmanlık derecesi sınıflandırılmaktadır. Ancak vücut ağırlığı her zaman tek başına belirleyici değildir. Vücut tipi ve cinsiyet de sınıflandırmada önemli rol oynar. Özellikle erkeklerde kas kitlesinin çok artabileceği de düşünülürse, tek başına vücut ağırlığının yüksek olması kişinin şişman olduğu anlamına gelmez. Aynı zamanda yağ oranının da ölçülmesi gereklidir.
Beden Kitle İndeksi/BKİ (Body Mass Index/BMI) olarak bilinen oran kişinin bu sınıflandırmada hangi aralıkta olduğunu gösterir.
BKİ = Vücut ağırlığı (kg) / Boy(m)2
Yaş BKİ-Olması gereken aralık
19-24 19-24
25-34 20-25
35-44 21-26
45-54 22-27
55-64 23-28
65 yaş + 24-29
Yaşa göre belirtilen aralığın üstünde bir BKİ değerine sahip olmak kilolu/şişman sınıfına geçildiğini gösterir. BKİ 30’un üstüne çıktığında obezite (aşırı şişmanlık) olarak değerlendirilir. 40’ın üstüne çıktığında ise morbid obezite (ölümcül şişmanlık) olarak adlandırılmaktadır. Obezite söz konusu olduğunda vücut pek çok sağlık riskine davetiye çıkarmış ve zemin hazırlamış demektir.
Şişmanlık doğumdan yetişkin olana dek karşılaşılan bir sorun olabileceği gibi hayatımızın herhangi bir döneminde kısa ya da uzun süre karşılaşabileceğimiz bir sorun da olabilir. Her ne zaman olursa olsun şişmanlamanın temel nedeni, besin olarak alınan enerjinin (kalorinin) vücudun harcama kapasitesinin üstünde olmasıdır.
Alınan enerji / Harcanan enerji oranının artmasıyla beraber vücut yağ depolamaya başlar. Üstelik bunun aşırı miktarlarda olması da gerekmez. Her gün 200 kcal’lik (yaklaşık 3 dilim ekmek) bir enerji fazlalığının vücut tarafından depolanması 1 ay sonra 1 kg’lık bir yağ dokusu haline dönüşmesiyle sonuçlanır. Kilo verme/diyet döneminde yaptığımız ufak tefek kaçamaklar bu nedenle zayıflamayı engellemektedir.
Neden Şişmanladığımızı Hatırlayalım
Daha önce tanımladığım gibi kilo alma/şişmanlama besin tüketiminin artmasıyla beraber ortaya çıkmaktadır. Ancak hayatımızda bazı dönemler bu durumun oluşmasını kolaylaştıracak yönde zemin hazırlayabilir. Bu etkenlerin başında hareketsizlik gelmektedir. Çünkü besin tüketimi aynı bile kalsa hareketsizlik nedeniyle harcanan enerji azalacak ve denge kilo alma yönünde değişecektir.
İş değişikliği, masa başı çalışma, spor yapmayı bırakma, hastalık nedeniyle hareketsiz kalma, ev-iş arası sürekli araba kullanma, evde devamlı yatar pozisyonda dinlenme, şişmanlama nedeniyle hareket kısıtlaması vb. nedenler harcanan enerji miktarını azaltır ve kilo almamıza neden olur. Hareketsizlik dışında bazı hormon hastalıkları (troid, böbrek üstü bezi, pankreas vb.), depresyon, gebelik (hamilelik) ve/veya emzirme (lohusalık) dönemi, bazı ilaç tedavileri (kortizon, kemoterapi vb.), iştah fazlalığı gibi durumlar da şişmanlamaya neden olmaktadır. Şişmanlığa giden yolda en belirgin hatalı davranışlar şu şekilde ortaya çıkar:
• Aşırı yemek (porsiyon fazlalığı)
• Çok çeşitli ve fazla yemek
• Hızlı yemek
• Az çiğneyerek çabuk çabuk yutmak
• Az su içmek
• Öğün atlamak
• Öğünlerde az yemek, abur cubur atıştırmak
• Televizyon veya bilgisayar başında yemek
• Davet ve iş yemeklerinde fazla yemek
• Alkolü fazla içmek
• Yatıncaya kadar bir şeyler yemek
• Yüksek kalorili besinler tercih etmek (tatlılar, yağda kızartmalar vb.)
• Et ve hamur işi ağırlıklı beslenmek
• Sebze ve meyveyi az sıklıkta yemek
• Hazır besinleri sık sık yemek (fast food)
• Hareketsizlik
• Geç uyanmak, güne geç başlamak
Bu maddelerden birkaç tanesinin bile bir arada bulunması kilo alma yolunda kaçınılmaz bir yön çizmektedir.