Güncelleme Tarihi:
Kas iskelet sistemi hastalığı olarak tanımlanan serebral palsi (beyin felci), dünyada 17 milyonun üzerinde kişinin mücadele nedeni. Serebral palsi, hamilelikte, doğum esnasında veya yenidoğan döneminde beyinde bir hasara bağlı olarak ortaya çıkıyor. Ancak birçok durumda kesin neden bilinemiyor.
Beyinde herhangi bir nedenle ortaya çıkan hasar çocukların kas ve vücut hareketlerinin etkilenmesine neden oluyor. Bununla birlikte konuşma, görme ve işitme gibi farklı sağlık sorunları da gelişebildiği için çocuklarda öğrenme güçlükleri de yaşanabiliyor. Çocuk Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Memet Özek, serebral palsi hakkında bilgi verdi.
Bebeğin beyninde kanama, kan ve oksijenlenmede azalma, annenin yaşadığı bir enfeksiyonun beyne ulaşması gibi sebepler serebral palsine neden olan hamilelik dönemi problemleri olarak sıralanıyor. Doğum sonrasında ise menenjit gibi geçirilen enfeksiyonlar ya da ciddi kafa travmaları da sorunun ortaya çıkmasında etkili. Ülkemizdeki serebral palsinin en yaygın nedeni bebeğin doğum sırasında yeterli oksijen alamaması olarak biliniyor. Mor doğmuş ya da doğum sırasında kordon dolanmış bebekler ile doğar doğmaz ağlayamayan bebeklerin beyin dokularına yeterince oksijen gidemiyor. Bu durumda beyinde oluşan kalıcı hasar, serebral palsinin ortaya çıkmasına neden oluyor.
Çocuklarda kas kontrolü ve vücut hareketlerinin etkilenmesine neden olan serebral palsi, beynin farklı bölgelerinde hasara neden olduğu için özellikleri ve tipleri de değişebiliyor. Serebral palsi sonucu oluşan spastisitede, kol ve bacak kaslarında güçlü bir kasılma yaşanıyor. Hareketlerde kısıtlanma, beyindeki hasarlı bölgenin yerine değiştiği için bazı çocuklar sadece kollarında kasılma yaşarken bazılarının hem kol hem de bacaklarında ortaya çıkıyor.
Serebral palsi ile doğan bebekler gözlendiğinde doğal hareketlerinde farklılık tespit edilebiliyor, dolayısıyla ailelerin çok dikkatli olması gerekiyor. Bu bebeklerde kol ve bacak hareketleri ya çok sınırlı ya da kontrolsüz hareket ederek pelte gibi oluyor. Ayrıca, spastisite yani kaslardaki sertlik nedeniyle de istedikleri hareketleri istediği şekilde yapamayarak sınırlandığı gözleniyor. Bebeğin gelişimi sırasındaki kilometre taşları olarak kabul edilebilecek baş ve gövde kontrolü, oturma gibi hareketlerindeki gecikmeler ise ailelerin dikkat etmesi gereken ilk sinyaller. Bebek ilk üç ayın sonunda başını kontrol edebilmeli. Ayrıca 7-8 aylık olduğunda da desteksiz oturabilmeli. Çocuklarının bu doğal seyirde olmadığını düşünen ebeveynler vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmalı.
Günümüzde beyin hasarı tamamen giderilemese de, iyi planlanmış bir tedavi, kişilerin bağımsız bir hayat sürmelerine yardımcı olabiliyor. Bununla birlikte tedavide erken teşhis, son derece önem taşıyor. Zira geç kalındığında ciddi risklerle karşılaşmak mümkün. Tedavi yaklaşımını ise kişinin durumu belirliyor. Özellikle erken dönemde rehabilitasyon çalışmalarına başlanması çok önemli. Bu noktada zaman kaybetmeden beynin şekil değiştirme (nöroplastisite) özelliğinden yararlanmak gerekiyor. Henüz gelişimi devam eden bebekte beyindeki hasar görmüş hücrelerin görevleri çevresindeki hücrelere öğretilebiliyor. Bunu da sadece erken dönem rehabilitasyonla gerçekleştirmek mümkün olabiliyor. Dolayısıyla serebral palsi için ciddi risk taşıyan 30 haftadan erken doğmuş, erken doğumda beyin kanaması geçirmiş bebeklere rehabilitasyon çalışmalarına bebek daha kuvözde iken başlanabiliyor. Ancak serebral palsini yaşama ihtimali yüksek olan bu bebeklerde kesin tanı için mutlaka MR çekilmesi gerekiyor.
Hayatın ilk üç yılındaki gelişim çok hızlı olduğu için bu dönemde yapılacak rehabitasyondan da etkili sonuçlar alınabiliyor. Özellikle spastisitesi hafif olan çocuklarda her gün yapılacak düzenli fizik tedaviyle sorun büyük oranda çözülebiliyor. Böylelikle günlük yaşamlarında daha bağımsız hareket etmelerine imkan sağlanabiliyor. Tedavi ile bu çocukların başkalarına bağımlı olmadan hayatlarını sürdürebilmesi ve topluma yararlı birer birey olmalarını sağlamak amaçlanıyor.
Serebral palsinde beyindeki hasar ilerlemez. Fakat büyüdükçe iyi tedavi edilmeyen çocuklarda hareket bozuklukları ilerleyicidir. Ancak serebral palsi olan çocuklarda rehabilitasyon yöntemleri ile spastisite azaltılamadığı durumlarda ise zaman kaybedilmeden cerrahi girişimlerin uygulanması gerekiyor. Aksi takdirde çocuğun büyümesine bağlı olarak da spastisitede ve dolayısıyla sıkıntılarında artış yaşanabiliyor. Boy uzaması bitene kadar mutlaka iyi planlanmış bir rehabilitasyon programının sürdürülmesi gerekiyor. Spastisite cerrahisi olarak seçilmiş yönteme göre uygulama yaşı değişebiliyor. En erken 2.5–3 yaşlarında yapılıyor. Serebral palsi sonucu oluşan spastisite cerrahisinde geç kalındığında kontraktür dediğimiz eklem hareketlerinde ileri kısıtlanma ya da hiç hareket edememe gelişiyor. Bu durumda deneyimli ortopedi uzmanları devreye girmeli.