Güncelleme Tarihi:
Suçlu kim? Fazla yememizin, kendimizi durdurmamamızın ve sonrasında kaçınılmaz son olan kilo almamızı yıllardır, bedenimizle orantılı olarak mide kapasitemizin büyüklüğü ile ilişkilendiriyoruz. Halbuki düşündüğümüzde midemiz kendisine verilen kadar besini alır. Burada bize asıl oyun oynayan, doymuş olmamıza rağmen bizi sürekli bir açlık halinde olduğumuza inandırarak, bizi şeker ve çikolataya bağımlı hale getiren beynimizdir…
Bağımlılıklardan kurtulma konusunda dünya çapında tanınan, enerjiye dayalı doğal arınma yöntemi “Abrahamson Metodu” uzmanları şeker bağımlılığının nedenleri hakkında bilgi veriyor.
1- Doymanıza rağmen; tüketebileceğinizden fazla miktarda tatlı (şeker, çikolata vb) yemek...
“Bunu neden yemek istiyorum?” sorusunu sorduğumuzda; sadece bir parça alarak tadını çıkarmak için mi istiyorum yoksa duygusal açlığınızı gidermek için mi yiyorsunuz? Cevap tadını çıkarmak için değil ise; yapmanız gereken büyük bir bardak su içmek ve açık havada 10 daikalık yürüyüş.
2- Baş ağrısı, aşırı istek, bitkinlik, sarsıntılar, depresyon ve kaygı durumu ise; şeker yoksunluğunda oluşur.
Baş dönmesi, baş ağrısı, bulantı, yorgunluk, düşünce karışıklığı, depresif ruh hali.. Bu belirtilere sahip iseniz; şeker bağımlısınız demektir.
3- Küçük karbonhidratları sık sık yeme isteğiniz oluşuyorsa…
Bağımlılığın başladığı noktada; ara ara karbonhidrat tüketme isteği gelir ve bunun sıklığı yavaş yavaş artmaya başlar. Özellikle beyaz ekmek, makarna, beyaz pirinç ve hamur işleri gibi işlenmiş gıdalara karşı istek duymak şeker bağımlılarının en popüler ve kolay ulaşabileceği besinlerdir. Bu noktada; günlük beslenmemize sağlıklı ve liften zengin meyveleri ve sebzeleri eklemek gerekir.
4- Et veya tuzlu besinler ile atıştırmalıklar yemek istiyorsanız…
Vücuttaki gerçekleşen tüm olaylar bir denge halindedir. Ne kadar fazla su alırsak o kadar da ter ve idrar yoluyla su çıkışı olduğu gibi. Bu muntazam dengeyi terazinin kefelerine benzetebiliriz. Tatlı ve tuzlu kavramı da aynı bunun gibidir. Ne kadar şekerli besin tüketirseniz o kadar tuzlu besine ihtiyacınız olur. Veya tam tersi dönüşümlü bir olarak gerçekleşen bir olaydır bu. Eğer tuzlu besin ve atıştırmalıklar ile hayvansal gıdalara daha eğilimli iseniz; o derecede şekerli besine istek duyabilirsiniz. Fazla tuzlu besinlerin alımı; tansiyon, ödem, kilo alımı şeker isteği gibi birçok rahatsızlığın temelini oluşturacaktır. Burada dikkat edilecek nokta; tuz sadece sofra tuzu değildir; birçok konserve, işlenmiş gıda, abur cuburlar ve fast foodlarda da bulunmaktadır.
5- Bağımlılık Noktası dediğimiz noktada iseniz: duygusal açlık..
İstemediğiniz ve ihtiyaç duymadığınız halde bile şekerli yiyecekler tüketiyorsanız.. Burada beyinin bize oynadığı oyunla karşı karşıyayız. Kararsızlıklar, kendine ket vurmalar, yedikten sonra pişmanlıklarla dolu bir süreç… Reddetme, direnme, suça ortak olacak bahaneler bulma, sözler verme, kabul etme ve yenilgi ile sonuçlanan bir durum.
[fotogaleri=3037,2953,2560]