Şebnem Özinal’la Kadınca Sohbet

Tiyatro oyuncusu Şebnem Özinal, oyunculuktan sonra şimdi de televizyon programı ile adından söz ettiriyor. Hem iş hem de evlilik hayatını bir arada yürüten Şebnem Hanım başarılı bir anne! Biz de kendisiyle eşi Şefik Öztek ve 2 yaşındaki kızı Ayşe ile ilgili çok özel bir sohbet gerçekleştirdik, başarısının sırlarını öğrendik.

Öncelikle hamilelik döneminiz nasıl geçti? Normal doğum mu, sezaryen doğum mu yaptınız?

Hamileliğim çok rahat geçti, çok güzeldi. Sezaryen doğum yaptım.

Oyunculuk yaptığınız dönemde hamile kaldınız. Ondan sonraki süreç nasıl gelişti?

Hamile kalınca oyunculuğa çok fazla devam etmedim. 4 aylık hamileyken oyunculuğu bıraktım. Zaten yaz olduğu için ölü döneme denk gelmişti. Daha sonra da 1–2 yıl ara verdim. Bu yıl tekrar çalışmaya başladım. Şimdi televizyon programı yapıyorum anne ve bebeklerle ilgili. Seneye de bir tiyatro oyunu olacak, inşallah.

Ayşe artık 2 yaşına geldi, annelik nasıl gidiyor?

Anneliğin dünyadaki bütün duyguların birleşimi olduğunu düşünüyorum; sevinç, neşe, gurur, endişe, korku… Annelik, tüm bu karmaşık duyguları barındırıyor. Bir kadına dünyanın en süper kadınıymış hissini veriyor. Herkes, gerçek hayatta annelik duygusunu yaşayamayabilir. Fiziksel olarak anne olmayabilir ama bu duyguyu yaşayabilmektir önemli olan. Birine annelik yapmak, korumak kollamak, ona sahip çıkmak duygu olarak nitelendirilebilir.

Kızınız Ayşe’yle iletişiminiz nasıl?

Kızımla aramız çok iyi, Ayşe’yi mükemmel bir şekilde yetiştirmeye çalışıyorum. Eğitimi ile çok ilgileniyorum. Ayrıca her türlü ihtiyacını yerine getirmek için çabalıyorum.

Peki, Ayşe’ye bir kardeş düşünüyor musunuz?

Yok, düşünmüyorum:) Çalışma hayatım olduğu için ikinci bebek zorlar beni. O yüzden Ayşe yetiyor bana. Eşimin daha önceki evliliğinden iki tane oğlu var yani anlayacağınız üç kardeşler. Şu an başka bir kardeş düşünmüyorum ama 2-3 sene sonra fikrim değişir mi bilemiyorum.

Çalışan bir anne olmak nasıl, evi ve işi birlikte nasıl yürütüyorsunuz?

Öncelikle her şeyi iyi programlamak ve denge kurabilmek gerekiyor. Ayrıca çocuğunuzu teslim edebileceğiniz, güvenebileceğiniz biri olmalı. Eşinizin yardımını da almanız gerekiyor. Bir de çalışma saatlerini iyi ayarlayabilmek önemli. İşverenin de bu konuda yardımcı olması gerekiyor. Özellikle de emzirme döneminde!

Kadın zaten dayanıklı bir varlık. Her türlü duyguya çok çabuk uyum sağlıyoruz ve pratikliğimizle bütün sorunları çözmeye yatkınız. Erkeklerden daha becerikli olduğumuz kesin.

Eşiniz size ne kadar yardımcı oluyor?

Çok yardım ediyor. Aslında büyük çocuğu 25 yaşında. Babalığı çok önce tatmasına rağmen bazı şeyleri hatırlamak hoşuna gidiyor. Ayşe’nin her türlü bakımından tutun da okula gidip götürmede, yemek yedirmede çok yardımcı gerçekten.

Babalar kızlarına çok düşkündür. Peki, aranızda hiç kıskançlık oluyor mu bu konuda?

Şimdi olmuyor ama daha sonra olur mu bilemiyorum:) Ama eşim kızına gerçekten çok düşkün bir baba.

Annelik ve iş hayatını birlikte yürütebilmeleri için çalışan annelere neler öneriyorsunuz?

Stres yapmasınlar, çok büyütmesinler gözlerinde. Bazı problemler basit şekilde de çözülebiliyor. Sadece ayrımını iyi bilsinler. Evdeki işi evde, iştekini işte yapsınlar. Çünkü evde işe yetişmeye, işte de eve yetişmeye çalışırlarsa olmaz. Mutlaka bu konuda eşlerinden yardım ve destek istesinler. Çünkü tek başına altından kalkılabilecek şeyler değil. Sonra daha kötü sonuçlar doğurabilir. “Tükenmiş Anne Sendromu” gibi durumları çok görüyoruz. Bunlar depresyonla, fiziksel yorgunlukla sonuçlanabiliyor. O yüzden mutlaka o iş bölümünü iyi yapmaya çalışsınlar. Zamanı düzgün değerlendirerek iyi organize olsunlar. Ben mutlaka hamile kalmadan önce çalışan bir kadının sonrasında da çalışmasından yanayım. Çünkü çalışmak, psikolojik açıdan da iyi gelen bir şey. En önemlisi de kendi mutluluklarına dikkat etsinler. Çünkü anne mutlu, çocuk da mutlu!

Röportaj: Nilay Uzun

Fotoğraf: Melin Kahraman 

Sevgili Şebnem Özinal'a değerli paylaşımlarından dolayı çok teşekkür ediyoruz.