Güncelleme Tarihi:
İrritabl bağırsak sendromu (IBS), hassas bağırsak sendromu ya da spastik kolon olarak da bilinen huzursuz bağırsak sendromu, gastroenterelogların karşısına çıkan en yaygın ve en kafa karıştırıcı hastalıkların başında geliyor. Çeşitli araştırmalara göre toplumun yaklaşık yüzde 15'ini etkileyen huzursuz bağırsak sendromu, kadınlarda erkeklerden daha fazla görülüyor. Hastalığın, karın ağrısı, şişkinlik, ishal ve kabızlık gibi belirtileri kişilere hayatı yaşanmaz kıldığı için göz ardı edilmesi de mümkün olmuyor.
Bilim insanları huzursuz bağırsak sendromuna neyin sebep olduğunu tam olarak bilmiyor. Dahası hastalığı tamamen iyileştiren bir tedavi yöntemi de bulunmuyor. Dolayısıyla huzursuz bağırsak sendromu, dünyanın dört bir yanında milyonlarca kişinin yaşamını derinden etkilemeye devam ediyor.
Ancak yakın zamanda gerçekleştirilen ve sonuçları Nisan ayında bilim dergisi The Lancet Gastroenterology and Hepatology'de yayımlanan bir araştırma, huzursuz bağırsak sendromlular için umut ışığı oldu.
Araştırmanın sonuçlarını birazdan aktaracağız ancak öncesinde huzursuz bağırsak sendromu hakkında bilinmeyenlere biraz daha yakından bakalım...
HUZURSUZ BAĞIRSAK SENDROMU NEDİR, NASIL TEDAVİ EDİLİR?
ABD'nin Florida eyaletinin Jacksonville şehrinde bulunan Mayo Clinic'te gastroenterolog olarak görev yapan Dr. Brian Lacy, huzursuz bağırsak sendromunun belirleyici semptomlarının kronik karın ağrısına eşlik eden ishal, kabızlık veya ikisi birden olduğunu belirtti. Dr. Lacy, şişkinliğin de oldukça yaygın bir şikâyet olduğunu söyledi.
Yukarıda da dediğimiz gibi huzursuz bağırsak sendromunun tedavisi yok. Ancak hastaların semptomları, beslenme değişiklikleriyle, müshil ya da ishal kesici gibi ilaçlarla, belli antidepresanlarla ve bağırsaklarda sıvıyı ve hareketliliği artıran bazı özel ilaçlarla tedavi edilebiliyor. Ne var ki beslenme değişikliklerinin mi yoksa ilaçların mı daha fazla rahatlama sağladığına yönelik çok fazla araştırma bulunmuyor.
Michigan Üniversitesi Hastanesi'nden gastroenterolog Dr. William Chey, düşük FODMAP diyeti olarak bilinen beslenme modelinin çoğu kişide huzursuz bağırsak sendromu belirtilerini hafifletebildiğini söyledi.
Düşük FODMAP diyetinde buğday bazlı besinler, baklagiller, belli ağaç yemişleri, belli tatlandırıcılar, çoğu süt ürünü ile çok sayıda meyve ve sebze tüketilmiyor. Ancak bu tür bir beslenmeyi düzenli olarak sürdürmek oldukça zor. Dahası Dr. Chey, kişilerin hangi besinlere toleransı olmadığının anlaşılması için de çok dikkatli ve zahmetli bir süreç yürütülmesi gerektiğini belirtti.
Öte yandan bazı araştırmalar daha yavaş yemek, düzenli olarak az ve sık yemek, kahve, çay, gazlı içecekler, alkol ve yağlı ya da baharatlı gıdaların tüketimini sınırlandırmak gibi daha basit değişikliklerin de etkili olabileceğine işaret ediyor.
Yukarıda bahsettiğimiz çalışma da bunlardan biri. İsveç'te Göteborg Üniversitesi'nde doktora sonrası araştırmalarını yürüten diyetisyen Dr. Sanna Nybacka, bazı hastalarda düşük karbonhidrat tüketiminin rahatlama sağladığını gördüklerini, bunun üzerine çeşitli tedavi seçeneklerini karşılaştırmak için bir deneme tasarladıklarını belirtti.
YENİ ARAŞTIRMANIN NE GİBİ BULGULAR ELDE EDİLDİ?
İsveç'te bir hastane kliniğinde yürütülen denemeye, orta ila ileri düzey huzursuz bağırsak sendromu belirtileri olan 241 kadın ve 53 erkek katıldı. Katılımcılar rastgele üç ayrı tedavi grubuna bölündü. Deneme dört hafta devam etti.
Dr. Nybacka'nın aktardığına göre, "ilaç" grubundaki katılımcılara, temel semptomları doğrultusunda bilinen sekiz huzursuz bağırsak sendromu ilacından biri verildi. Örneğin temel şikâyeti kabızlık olanlar bir tür laksatif alırken, diyare şikâyeti olanlara ishal kesici ilaç verildi.
İkinci gruptakilere düşük FODMAP diyeti uygulamalarını sağlayacak pirinç, patates, kinoa, buğdaysız ekmek, laktozsuz süt ürünleri, balık, yumurta, tavuk, dana eti, çeşitli meyve ve sebzeler gibi malzemeler ve tarifler verildi. Dr. Nybacka ayrıca bu gruptakilere yavaş yemelerinin, düzenli ve küçük porsiyonlar tüketmelerinin ve semptomlarını tetikleyecek diğer gıdalardan uzak durmalarının tavsiye edildiğini belirtti.
Üçüncü gruptakilere ise karbonhidrat oranı düşük yağ oranı yüksek beslenmeleri için gerekli kırmızı ve beyaz et ürünleri, yumurta, peynir, yoğurt, sebzeler, ağaç yemişleri ve orman meyveleri verildi.
Dört haftanın sonunda, düşük FODMAP grubundakilerin yüzde 76'sı ile düşük karbonhidrat grubundakilerin yüzde 71'i, huzursuz bağırsak semptomlarında önemli iyileşmeler kaydetti. İlaç alan grupta semptomları iyileşenlerin oranı ise yüzde 58'di. Bir başka deyişle semptomları iyileşenlerin geneline bakıldığında, beslenmelerini değiştirenler özellikle ilerleme kaydetmişti.
Dr. Nybacka, "Düşük FODMAP diyeti huzursuz bağırsak sendromunu idare etmek için en etkili beslenme biçimi olarak biliniyor. Ancak düşük karbonhidratlı beslenmenin de neredeyse aynı düzeyde etkili olduğunu görmek beni şaşırttı" dedi.
Dr. Nybacka, denemeler sırasında katılımcılarla konuştuğunda düşük FODMAP grubundakilerden birinin kendisini çok iyi hissettiğini belirterek gözyaşlarını tutamadığını, düşük karbonhidrat grubundakilerden birinin ise "Hayatım boyunca karnım hiç bu kadar iyi hissetmemişti" dediğini anlattı.
Dört haftanın artından bazı katılımcılar ilaçlarını almaya ve beslenme yönergelerine uymaya devam etti. Altıncı ayın sonucunda, ikinci ve üçüncü gruplardakiler halen araştırmanın başındakine kıyasla daha az belirti gösteriyordu. Üstelik birçoğu diyet yönergelerini sıkı sıkı uygulamayı da bırakmıştı. Dr. Nybacka, "Birçoğu semptomlarının kötüleşmesi halinde sıkı diyet yapmaya geri döneceklerini belirtti" dedi.
BU SONUÇLAR BİZE NE ANLATIYOR?
İsveç'teki araştırmayı değerlendiren Dr. Chey, denemenin birçok doktorun gözlemlerini destekleyen "gerçek veriler" sunduğunu belirterek, "Beslenme terapisi en az ilaç tedavisi kadar hatta muhtemelen daha bile iyi" dedi.
Bununla birlikte denemenin nispeten küçük bir grupla ve İsveç'teki tek bir tıp merkezinde yapıldığına dikkat çeken Dr. Chey, "Daha geniş kapsamlı olarak daha çeşitli katılımcılarla tekrarlanması gerek" ifadelerini kullandı.
Öte yandan araştırmanın, ilaçların değerini olduğundan düşük göstermiş olması da mümkün. California Üniversitesi Hastanesi'nden gastroenterolog Dr. Lin Chang, bazı huzursuz bağırsak sendromu ilaçlarının, tam faydasını görmek için dört haftadan daha uzun süre kullanılmasının gerekebileceğini ifade etti. Dr. Chang, ABD'de kullanılan ve etkili olduğu görülen bazı ilaçların araştırmaya dahil edilmediğini de hatırlattı. Dolayısıyla ilaçların etkinliği konusunda kapsamlı bir yorum yapmak çok da kolay değil.
Dr. Chang, bazı kişiler için beslenme değişiklikleri ve ilaç tedavisinin bir arada en iyi sonucu getirebileceğini, ancak araştırmanın bunu test etmediğini sözlerine ekledi.
Dr. Nybacka ise araştırmacılar olarak katılımcılara beslenmelerini değiştirme konusunda çok destek olduklarını vurguladı ve "Kendi kendine aynı şeyi yapmayı deneyecek olanların aynı başarıya ulaşıp ulaşamayacaklarını bilmiyoruz" dedi.
Ne var ki Dr. Chey, bu bulguların huzursuz bağırsak sendromunun tedavisinde beslenme değişikliklerinin önemli bir seçenek olduğunu teyit ettiğini söyledi.
Dr. Nybacka, huzursuz bağırsak sendromu olanların araştırmadaki beslenme modellerinden birini benimsemeden önce mutlaka doktorlarıyla konuşmaları gerektiğinin altını çizerek, "Araştırmada, düşük karbonhidrat grubundakilerin kan kolesterol düzeylerinde küçük bir artış oldu. Bu da kalp hastalığı riski olan kişilerde tedbirli olmak gerektiği anlamına geliyor" dedi.
Dr. Chey hem düşük karbonhidrat hem de düşük FODMAP diyetlerinin oldukça sınırlayıcı olduğu ve yeme bozukluğu ya da yeme bozukluğu riski olanlarda uygun olmayabileceği noktalarında uyarılarda bulundu.
Ancak bunun dışındaki herkes için "yeme biçimini değiştirmenin" belirtilerle başa çıkmaya faydalı olabileceğini bilmenin bir umut ışığı olacağını ifade eden Dr. Nybacka, "Huzursuz bağırsak sendromu olan kişilerin nasıl beslenmesi gerektiğine ilişkin ne kadar çok araştırma, o kadar iyi" dedi.
The New York Times'ın "What’s the Best Way to Treat I.B.S.?" başlıklı haberinden derlenmiştir.