Güncelleme Tarihi:
İnsan psikolojisi çok bilinmeyenli ve birbirini durmaksızın etkileyen süreçlerden oluşur. Her insanın olaylar karşısında vereceği tepkiler farklıdır. Bazı insanlar olumsuz koşullardan kolaylıkla etkilenip sarsılabildikleri gibi bazıları aynı olumsuz durumun üstesinden hiç zorlanmadan gelebilirler. Psikolojik dayanıklılık karşılaşılan zorlukların üstesinden gelmek, mevcut duruma alışmak ve adapte olmak şeklinde açıklanabilir. Kişinin yaşadığı zor deneyimden başarıyla çıkmasını ifade eder. İnancını ve motivasyonunu kaybetmeden devam edebilme gücünü kendinde bulma yeteneğidir. Yaşanan güçlükler karşısında gösterilen pozitif bir adaptasyon sürecidir.
Psikolojik dayanıklılığı daha yüksek olan kişilerin sahip olduğu bazı nitelikler vardır. Bunlardan ilki gerçeği kabullenebilme becerisidir. Kabullenmek, yeni bir başlangıç demektir. Sorunları çözmek için önce onları kabullenmek gerekir. Gelişme, güçlenme ve olgunlaşma kabullenmeyle başlar. Diğer nitelik doğaçlama, yani mevcut sorunu eldeki mevcut imkanlarla çözme, yeteneğidir. Varolan sorunu ya da krizi atlatmayı sağlayacak çözüm yolları bulmaya çalışmaktır. Sorunlar karşısında çaresizce oturmak yerine, yapılabilecek olanın en iyisini yapmak üzere eldeki imkanları kullanmaktır.
Koronavirüs sürecinde psikolojik dayanıklılık gücü nasıl artırılabilir?
Psikolojik dayanıklılık da aynı fiziksel dayanıklılık gibi geliştirilebilir. Psikolojik büyüme zorlanmayı gerektirir ve çoğu zaman zorlu bir süreçtir. Aslında zorluklara maruz kalmak, eğer doğru bir şekilde yönlendirilirse, dayanıklılığımızı arttırır. Bizi güçlendirir.
Şu anda yaşadığımız küresel ve çok boyutlu koronavirüs krizini yönetebilme becerimiz psikolojik sağlamlığımız açısından bizi daha da güçlendirebilecek bir fırsat. Sorunlara takılmak ya da sorunlardan kaçmak yerine onları aşmak için kararlı bir tutuma sahip olmalıyız. Her ne şekilde gelirse gelsin, değişimin kaçınılmaz olduğunu farketmeli ve kapasitemizi bu duruma uyum sağlamak için esnetmeliyiz. Sosyal açıdan destek alabileceğimiz bir ilişki ağı yaratmalıyız. Kendimizi anlamaya çalışmalı, öfkeye kapıldığımızda, umutsuzluğa düştüğümüzde bunu gelişime uzanan bir sıçrama tahtası gibi görebilmeliyiz. Her insan tektir, özeldir. Tepkileri, duyguları hep biriciktir. Bunu bilerek kendimizle barışmalı, geçmişte yaşanan ve içimize sinmeyen ne varsa onu olması gerektiği yerde, geçmişte bırakmalıyız. Bugün içinde bulunduğumuz koşullarda, elimizde olanlarla en iyiyi yaşamaya odaklanmalıyız. İyimser ama gerçekçi olmalıyız. Yapmakta en zorlandığımız şeyler, en fazla geliştirmemiz gereken şeylerdir. Deneyim olmadan zorlanma, zorlanma olmadan gelişim olmaz. Zor bir deneyimi hep birlikte yaşıyoruz. Koronavirüs fiziksel olarak çok kişiyi hasta etti. Psikolojik olarak ise hepimizi sarstı. İşte bu sarsıntılar gelişimin olmazsa olmazları. Güçleniyoruz. Psikolojik dayanıklılığımız kendiliğinden oluşan bu süreçle artıyor.
Ne olursa olsun hayat her koşulda yaşamaya değerdir. Nietzsche’nin dediği gibi “öldürmeyen şey güçlendirir.”