Güncelleme Tarihi:
Reflü mide içinde asidin yemek borusuna geri kaçmasıdır. Geri kaçan asit yemek borusunda ve çevresinde birtakım tahribatlara neden olur, buna bağlı şikayetler ortaya çıkar. Reflüde pek çok şikayeti bir arada da görebiliriz. Bu şikayetlerden sadece birini ya da birkaç tanesini de görebiliriz. Başlıca şikayetler göğüs ağrısı, göğüs yanması, ağza acı su gelmesi, göğüste sıkışma ve baskı hissi, ses kısıklığı, gıcık tarzında kronik öksürük, sırtın ortasına doğru vuran ağrı şeklinde görülebilir. Reflü gecenin bir vakti çok hızlı bir şekilde gelen göğüs ağrısı ile de belirti verdiği ve dönem dönem kalpte ritm bozukluğuna da neden olabildiği için kalp krizi ile karıştırılabilir. Bu yüzden acil servislere göğüs ağrısı ile başvuran kalp dışı en önemli sebepler arasında gösterilir. Bu açıdan göğüs ağrısı ile gelen bu hastaların reflü açısından da mutlaka değerlendirilmesi gerekir.
Reflü stresli işlerde çalışanlar, yoğun çay kahve tüketimi olanlar, sigara kullananlar, egzersiz yapmayanlar ve geç saatlerde yemek yeme alışkanlığı olanları daha çok tehdit eder. Midede reflüyü tetikleyebilecek gıdalar arasında çiğ salata, soğan, sarımsak, acı pul biber, turşu, portakal, greyfurt var. Bunların özellikle geç saatlerde tüketilmelerini reflü hastalarına kesinlikle önermiyoruz. Öte yandan reflü hastalarında gece uyku şekli de çok önemlidir. Kişi uyuduğu zaman aldığı yatay pozisyon yemek borusu ile mide arasındaki açının düzleşmesine neden olur. Uyku esnasında ayrıca mide asidinin salgılanması daha fazla görülür. Bu yüzden reflü problemleri genelde gece daha da şiddetlenir. Bunun için hastanın kendine uygun bir yatış pozisyonu belirlemesi gerekir. Reflü yastığı kullanarak ya da yatağın baş kısmını kaldırarak hastanın belden yukarısını hafif dikey pozisyona getirmesi onun geceyi rahat geçirmesini sağlayacaktır. Bu önlemleri alarak ve kendisine verilecek diyet programı dahilinde hareket edip sporu da alışkanlık haline getirerek reflüyü atlatmak mümkündür.
Medikal tedavi önerilen hastalarda erken yaş çok önemli bir faktör. Şöyle ki, 25 yaşındaki bir hasta devamlı mide ilacı kullanmak zorunda kalabilir. Hastaların ortalama ömrünü 80 olarak düşünürsek 50-60 sene ilaca mahkum bırakmak doğru bir davranış değil. Bu gibi durumlarda ameliyat gündeme gelir. Çünkü uzun dönem ilaç kullanımı mide emilimini bozabildiği gibi kalsiyum, demir eksikliklerine de neden olur. Buna bağlı kemik problemleri ve kansızlık gibi sorunlar baş gösterebilir. Eğer kısa süreli ilaç kullanımları yaşam şekli, beslenme ve egzersizle problemler giderilebiliyorsa başka bir tedaviye gerek görülmez. Ancak tüm bunlara rağmen şikayetler geçmez, göğüs sıkışması, ses kısıklığı gibi şikayetlerle beraber reflü krizleri de artarsa o zaman cerrahiyi gündeme getirmek gerekir. Ameliyatta yemek borusu ile midenin birleşim yerine mürekkep okkası gibi kapakçık mekanizması yemek borusunun çıkış kısmına konulur. Bu kapalı ve laparoskopik bir ameliyattır. Ortalama 45 dakika sürer. Hastalar hastane ortamında bir gün gözetim altında tutulur ve aynı gün ilaç kullanmayı keserler. Bu hastaların ameliyatlardan sonra hayat kaliteleri ciddi anlamda düzelir ve bir daha ilaç kullanmalarına gerek kalmaz. Nüksler tamamen cerrahinin kalitesi ile alakalıdır. İyi bir ameliyattan sonra nüks oranı yüzde 2-3’lere kadar düşebilir. Ameliyattan sonra da orada yeni bir kapakçık mekanizması oluşturulduğu için hastaların diyet uyumu gerekir. Birkaç hafta sıvı gıdalarla beslenme, daha sonra yoğun püremsi gıdalarla beslenme gerekir. Birkaç ay içinde de porsiyonları azaltarak normal gıdaya geçilebilir.
HÜRRİYET AİLE ÖZEL