Güncelleme Tarihi:
Mide ağrısı, göğüs kafesi arkasında yanma hissi , mide içeriğinin yukarı doğru gelmesi, nedensiz öksürük, boğaz ağrısı, göğüs ağrısı gibi belirtilerle ortaya çıkan reflü, çoğu zaman doktorları da yanıltarak hastalara farenjit, larenjit, gastrit tedavileri verilmesine, anjiyo gibi uygulamalar yapılmasına neden oluyor.
Ülkemizde halen reflü hastalığına gerekli önem verilmiyor. Çoğunlukla reflü hastalarına gastrit, ülser teşhisi konuyor, bu hastalarda asit düşürücü ilaçları hastalıklarını kontrol ettirmeden düzensiz olarak kullanıyor.
Çoğu reflü hastalarına gastrit teşhisi konuyor. Böyle olunca da gastriti iyileştirmeye yönelik antibiyotik tedavileri uygulanıyor.. Bir hastada uzun yıllardır baş edemediği bir mide hastalığı varsa Reflü hastalığı akla gelmelidir. Ege Üniversitesi'nin yaptığı çalışmaya göre Türkiye'de her 5 yetişkinden birinde reflü var. Bu da yaklaşık 8-10 milyon civarında reflü hastası demek.
Hastaların yüzde 40'ı çok hafif derecede reflü yaşarlar. İlaç alarak, az yiyerek, bazı sosyal tedbirler alarak şikayetleri olmadan idare ederler. Özellikle yüzde 10 reflü hastasında görülen mide fıtığı durumunda diyaframdan yemek borusunun geçtiği bir delik genişliyor. Mide ve yemek borusunun birleştiği yerdeki kapak sistemi diyaframın üst kısmına çıkıyor. Bu da mide fıtığı olarak bilinen durum. Bu hastalarda asit düşürücü ilaçlara rağmen şikayetler devam edebilir. Bu grup hastalarda hastaların ilaçlarını ömür boyu alması gerekiyor. Reflü tedavisinde asit düşürücüler alındıkları sürece etkilidir ilaç alımı kesildiğinde şikayetler tekrarlar. Bu konuda kalıcı tek tedavi yöntemi laparaskopik cerrahidir.
Laparaskopik cerrahi özellikle mide fıtığı olanlarda, yemek borusunda yaralar gelişen ve sürekli ilaç alma gereksinimi duyan hastalarda, yaşı genç hastalarda, ilaç tedavisinden fayda görmeyenlerde, sürekli ilaç kullanmak istemeyen ve sosyal tedbirlere uymak istemeyen hastalara, yaşam kalitesi çok bozulan hastalara öneriliyor. İlaç tedavine rağmen bazı hastalarda yaşam kalitesi düzeltilemez. Amerika Birleşik Devletleri'nde yılda 70 bin reflü ameliyatı yapılıyor.
Türkiye'deki hastalar reflü olduğunu bilmiyor. Bu hastalık yüzünden psikiyatriste gidenler bile var. Mide özsuyu kaçmaya başlayınca oluşan hastalıklar arasında larenjit, farenjit, boğaz ağrısı, ses kısıklığı oluşuyor. Bu sefer kulak-burun-boğaz doktorlarına gitmeye başlıyorlar. Kulak-burun-boğaz doktorlarının bu konuya hakim olmayanları hastanın bademciklerini alıyorlar. Göğsü ağrıdığı için kalp krizi geçirdiğini zanneden reflü hastasına anjiyo yapıyorlar.
Popülerliği hastalığın ne kadar yaygın olduğunun yeni farkına varılmasından kaynaklanıyor. Bir de reflü, sosyal hayatı en olumsuz etkileyen hastalıklardan biri.Kalp yetmezliği hastaları kadar yaşam kaliteleri bozuluyor. Masum bir hastalık gibi görünüyor ama toplum yaşamını derinden etkiliyor. Hastalık yeme özgürlüğünü hastanın elinden alıyor. Ağır sporlar yapmamanız, kendinizi zorlamamanız, örneğin kabız olmamanız gerekiyor. Hasta yüksek yastıkta uyuyabiliyor. Akşam rahat yemek yiyemiyor. Alkol kesinlikle yasak.
Laparoskopik reflü cerrahisinde, reflü cerrahı olabilmek için 200 ameliyat yapmış olmak gerekiyor. Her yıl 50 olay görmek gerekiyor. Artık reflü cerrahi uzmanlığı var. Genel cerrahi geniş bir alan, reflü cerrahisinde başarılı olmak isteyen yalnızca Laparoskopik ameliyatlar yapmalı bu konuda tecrübe kazanmalı. Amerikada, laparoskopik reflü ameliyatı, safra kesesi ameliyatından sonra ikinci sıklıkta yapılan ameliyatlar arasında yer alıyor
Ameliyattan sonra hasta bir gün hastanede kalıyor. Sabah erken ameliyat ettiğimizde akşam çıkabiliyor. İki-üç gün içinde de işine dönebiliyor. Hemen beslenmeye başlıyorlar. Ertesi gün lapa kıvamında yiyeceklerle beslenebiliyorlar. Bir ay yumuşak gıdalar öneriliyor. Hastalar bir hafta içerisinde işlerinin başına geçebiliyorlar. Dikkat etmeleri gereken bir aylık süre geçtiğinde her şeyi yiyebiliyorlar, istedikleri şekilde hatta yastıksız yatabilirler. Diyet kısıtlamasından kurtuluyorlar. Kahve, portakal suyu, alkol bile içebiliyorlar.