Güncelleme Tarihi:
Reflü, hızla yaygınlaşıyor ve artık Türkiye’de her beş kişiden birinde görülüyor. “Gastroözofageal reflü” yani mide içeriğinin yemek borusuna kaçması ve şikayetlere yol açması çok sık görülen bir hastalık olarak karşımıza çıkıyor. Peki, “Reflünün belirtileri neler, ne gibi riskler doğuruyor ve tedavisi için neler yapılmalı?” İşte tüm bu soruları Gastrolog Doç. Dr. Feryal İlkova cevaplıyor.
Belirtileri
İnsanın hayat kalitesini bozan reflü genellikle göğüs kemiği arkasında bazen sırt ve midede yanmaya neden olur. Ağızda ekşime, acı-ekşi su ve yiyeceklerin ağza gelmesi belirtileri görülür. Mide asidine dayanıklı olmayan yemek borusunda çeşitli derecelerde iltihaba yol açabilir. Ayrıca asidin yukarı çıkması sık sık boğaz iltihaplarına, ses kısıklığına hatta astım krizlerine bile yol açabilir.
Reflü Kansere Yol Açıyor
Yemek borusu kanser vakaları yıllar içinde azalırken reflünün yol açtığı kanser vakalarında artış gözleniyor. Gerek hastalara verdiği rahatsızlık, oluşturduğu şikayetler gerek yol açabileceği komplikasyonlar gerekse hasta yaşam kalitesini bozabildiği için reflü tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.
Tedavisi
Mide asidini azaltan ilaçlarla başarı çok yüksektir. Bu ilaçlar %90-95 etkilidir. Sebebi mekanik olan reflü hastalığının ilaçla tedavisinde asıl sorun, ilacın kesilmesinden sonra şikayetlerin tekrar başlamasıdır. Hastalarının bir bölümü ilaca bağımlı hale gelirler. Bazı hastalar sürekli, bir kısmı da yüksek doz ilaç kullanmak zorundadırlar.
Uzun süre ilaç kullanılması; mide duvarı incelmesine, B12 vitamin eksikliğine yol açtığı gibi kalça kırığı riskini de artırdığı gösterilmiştir. Bütün bu nedenlerden dolayı reflü hastalığının tedavisinde ilaçlardan başka bir alternatif tedavi yolu olarak ameliyat önerilmek de ve uygulanmaktadır.
Yutma güçlüğü, şişkinlik, kusamama gibi şikayetler en can sıkıcı ve düzeltilmesi çok zor komplikasyonlardır. Üstelik bazı hastalar da ameliyatı arzu etmezler. Bu nedenlerle 2000’li yılların başlarından beri reflü tedavisinde daha az girişimsel, hastaya daha az zarar veren ama etkili olan endoskopik tedaviler denenmekte geliştirilmeye çalışılmak da ve uygulanmaktadır.
Bu yöntemlerin en gelişmişi, en etkili olanı ise endoskopik uygulanan fundopikasyondur. Yöntem, ilaç kullanmak istemeyen ve veya ilaçla şikayetleri olan ve başka alternatif tedavi yöntemi arayan hastalara kesinlikle önerilir.