Güncelleme Tarihi:
Ramazan ayı birçok Müslüman tarafından önemli hikmetleri olan bir ibadet olarak bilinmektedir. Ayrıca akşam iftar saatinde ailece yenilen yemek, aile içi bağları güçlendiricidir. Bu yüzden oruç tutmak sadece açlık çekilen bir ibadet değildir. Eğer buradaki kavramlar iyi düşünüp kavranılırsa Ramazan, Müslümanlar açısından ruhsal ve bedensel gelişimi güçlendirici bir ibadet haline dönüşebilir.
Beynimizin temel görevlerinden en önemlisi hayatta kalmaktır. Bu yüzden açlık duygusu çoğu insanda iç dünyayı derinden etkiler. Uzun açlıklar birçok derin duyguları ateşleyici etki gösterir. Bu derin duygular çoğunlukla çocukluk çağında yaşanan travmatik anılardaki duyguları içermektedir. Çocukluk çağı travmalarında yaşanan duygular, yetişkinlik döneminde zaman zaman açığa çıkabilmekte ve kişiye rahatsızlık verebilmektedir.
Yeterince emzirilmemiş, uzun açlıklar yaşamış öfkeyle ağlama nöbetleri geçirmiş bir bebek yetişkinlik döneminde oruç tutarken çok basit şeylere karşı öfke hissedebilir. Bunun dışında her kötü hissettiğinde ağzına yemek tıkıştırılan bir çocuk yetişkinliğinde kötü hissettiği zamanlarda yiyecek bir şeyler arayabilir. Bazen bu yeme davranışı tıkınırcasına yemek şeklindedir. Örneğin bir anne istediği oyuncağı alınmadığı için ağlayan çocuğunu şekerle susturabilir. Bu kişi yetişkinlikte istediği bir şeye ulaşamadığında açlık hissetmeye başlar ve özellikle de şekerli gıdaları tercih eder.
Oruç ibadeti sadece aç kalınan bir ibadet değildir. Oruç ibadeti kişinin kendi iç dünyasını tanıması, nefsinde kontrol edemediği duygularının kaynağını görmesi ve bunları tekrar düzenlemesi için bir fırsattır. Oruç tutan birisi çoğunlukla ilk saatlerde bir duygu hissetmezken, öğleden sonra bazı duygular hissedebilir. Kişi eğer dikkatli incelerse hissettiği bu duyguları daha derin ayırt edebilir.
Örneğin; hissettiği duygu iç sıkıntısı olsun. Günlük hayatta bu duyguyu başka nerelerde, kimlerin yanında veya kimler yokken hissettiğine bakabilir. Bunun dışında yakın ilişkilerde yani anne, baba, eş veya çocukla hangi durumlarda yaşadığına bakabilir. Yine bu duyguyu çocukluk çağında nasıl yaşadığını görmesi aradaki bağlantıları görmesi tedavi edici bir etki sağlar.
Günümüzde fazla yeme sonucu gelişen yüksek insülin seviyelerinin obezite, yüksek tansiyon, şeker hastalığı ve kalp-damar hastalıkları gibi pek çok sağlıksızlık sonucu ortaya çıkardığı bilinen bir gerçektir. Kişinin oruç ibadetinde, iç dünyasındaki duygularla temas edip görmesi ruhsal anlamda bir terapidir. Ruhsal durumdaki iyileşme yeme davranışını azaltır ve sonuç olarak insülin seviyesi düşer. Oruç sayesinde düşen insülin seviyesi tansiyon ve kan şekeri, obezite üzerinde olumlu gelişmelere sebep olmaktadır.
Obezite ile ilgili tüm dünyada ve ülkemizde önemli çalışmalar yapılmaktadır. Tıp dünyası bu konuda birçok araştırmalar yapmakta, yeni ilaçlar geliştirmektedir. Yine de yıllar içinde şişman insanların sayında bir azalma olmamış, tersine yıldan yıla şişman insanların sayısı katlanarak artmıştır. Bu anlamda oruç ibadeti ruhsal sorunların yanında bedensel sorunların tedavisinde de yararlı olacaktır.
İftar ve sahur saatlerinde yenilen yüksek kalorili beslenme güçlü bir tokluk hissi yaratır. Aşırı tokluk orucun rahat tutulacağı anlamına gelmez. Tersine yüksek insülin sebebiyle kişi 5-6 saat sonra acıkır. Bu yüzden düşünülenin tersine normal yemek, ekmek ve şekerli gıdaları az tüketmek oruç tutmayı kolaylaştırır. Kısacası az yiyenler daha rahat oruç tutarlar.
Uzun süreli açlıkta kan insülin seviyesinde bir düşme görülür. İnsülin düşmesi sonucu beyin hücrelerine aminoasit girişi azalır. Sonuçta mutluluk hormonu serotonin ve dopamin yeterince üretilemez. Bu yüzden uzun açlıklarda kişi başlangıçta kendisini mutsuz ve güçsüz hisseder. Şişmanlığın en önemlisi sebebi insanların ruhsal problemlerini yemek yiyerek çözmeye çalışmasıdır.
Böyle birisi duygulardan kaçmak veya uyumak yerine iç dünyasındaki duygular sık sık bağlantı kurabilirse oruç ibadeti ruhsal bir tedaviye dönüşür. Yeni oruç tutan birisi başlangıçta kişide stres hissedebilir. Ancak kendisini daha huzurlu ve dingin hissedecektir.
İnançlı olmanın depresyondan koruyucu bir etkisi olduğu birçok araştırmada kanıtlanmıştır. Ramazan orucu bir ibadet olmanın yanında fiziksel ve ruhsal etkilere de sahiptir. Oruç tutan birisinin iç dünyası ve duyguları ile temas halinde olması kişinin kendini tanıması ve nefsini terbiye etmesi açısından bir fırsat olabilir. Bu şekildeki bakış açısı oruç ibadetini bir stres kaynağı yerine bir çeşit terapi yöntemi olan bir ibadete dönüştürme avantajını da yakalayabilir.
[fotogaleri=3352,2363,2104]