Güncelleme Tarihi:
Dünya Sağlık Örgütü kayıtlarına göre 2018 yılında rahim ağzı kanseri tanısı konulan 570 bin kadının, 311 bini bu kanser dolayısıyla hayatını kaybetti. Kadınlarda en çok görülen dördüncü kanser türü olan rahim ağzı kanserine dikkat çekmek için dünyada ocak ayı ‘Rahim Ağzı Kanseri Farkındalık’ ayı olarak geçiyor. Prof. Dr. Petek Balkanlı, konuyla ilgili bilgilendirmelerde bulunarak özellikle erken tanı için düzenli kontrolün şart olduğunun altını çizdi.
Kanserleşmeden artık müdahale şansımız daha fazla
Günümüzde artık bu kanser çeşidine olan farkındalığın arttığını ve bu yüzden de kanserleşmeden tespit edilebildiğinden bahseden Balkanlı, “Birçok kişi artık düzenli smear testi yaptırıyor. HPV taramasını da aldığımız zaman biz bunları kanserleşmeden yakalayabiliyoruz. Sayı yüksek gibi gözüküyor aslına bakarsanız fakat takip hızı dikkatli bir şekilde devam ederse ileride azalabilir. Çünkü kanseri erken aşamada yakalarsak hayat kurtarmış oluruz ve tamamen oluşmadan engellemiş oluruz” diye konuştu.
Sebepleri nelerdir?
Öncelikli olarak rahim ağzı kanserinin sebeplerinden bahseden Petek Balkanlı, “Rahim ağzı kanseri daha sık cinsel hayat ile ilgili faktörler olan; çoklu cinsel yaşam, erken yaşta cinsel hayat, çok partnerlik gibi HPV virüs bulaşımı ihtimalini artıran sebeplerde karşımıza çıkıyor” dedi.
Bu kanserde en büyük yakınmamız hiçbir şikayet olmaması
Rahim ağzı kanserinin içerlek bir organ olduğundan dolayı sinsi ilerleyebileceğini ifade eden Petek Balkanlı bu anlamda hiçbir şikayet olmasa bile düzenli kontrolün şart olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Balkanlı ayrıca olası belirtiler ile ilgili; “Bu kanserde en çok yakınmamız aslında hiçbir şikayetin olmaması. Dolayısıyla mutlaka düzenli jinekolojik kontroller ve smear almayı tavsiye ederiz. Ama kanserleştiği süreçte en fazla gördüğümüz yakınmalar; kirli, kokulu, kanamalı akıntılar, ara kanamalar, cinsel ilişkide kanamalar şeklinde kendini gösteriyor. İçerlek bir organ olduğu için genellikle sinsi seyreder, bazen çok ileri evrelerde idrar yolunu tuttuğu durumlarda bir başka komşu organ şikayetleri ile de karşımıza çıkıp tesadüfen nedeni rahim ağzı kanseriymiş dediğimiz de olabiliyor” şeklinde konuştu.
Erken evrede ölüm riski yok
Erken tanı ve tedavilerle ölüm riskinin neredeyse hiç olmadığından ve tespit edildikten sonraki tedavi süreçlerinden de bahseden Balkanlı sözlerine şu şekilde devam etti; “Smear ve HPV testi ile anomalileri daha oluşmadan yakalayıp kaybedebiliyoruz. Bu tümör acaba rahimle sınırlı mı daha ileriye gitmiş mi hazneye veya pelvik taban kaslarına doğru ilerlemiş mi diye bakıyoruz ve cerrahi yapılabilecek safhada yakaladıysak öncesinde cerrahisini yapmayı düşünüyoruz. Ama bazen böyle bir şans olmayabiliyor. İleriki evrelerde biz daha çok radyo kemoterapilerle tedavilere başlayıp cerrahiyi daha sonraki kademeye atabiliyoruz. Erken evre yakalanmışsa yaşam şansımız yüzde yüz. Yani erken teşhis edilirse ölüm riskimiz hiç yok. Ama ileri evreler için bir süre ya da bir yüzde vermem mümkün değil. Çünkü her evreye her hücre tipine her tedavi şekline göre değişecektir yaşam şansı. Ayrıca cerrahının radikalliği, tümörün içeride hiç kalmaması, arkasından radyo kemoterapinin zamanlaması ve doğru planlanmasıyla risk faktörleri de etkilenecektir.”
Erken tanı ve yaşa bağlı olarak doğum şansı var
rahim ağzı kanseri diğer kanserlere göre daha erken yaşlarda, kadınların hala daha doğurganlık çağında olduğu 35-45 yaş aralığında da rastladıklarını, erken tanı ve tedavi yöntemleriyle isteyenlerin tekrar bebek sahibi olabileceğinden de bahseden Balkanlı, “Erken evre ise; rahim ağzını çıkarıp rahmi koruduğumuz ve daha sonra gebelik elde ettiğimiz genç bayanlardaki tedavi yaklaşımlarımız mevcut. Daha ileriki yaşlarda gördüğümüz zaman doğurganlık çağını zaten geçirmiş oldukları için gebelik ile ilgili bir beklenti olmuyor ama genç bayanlarda koruyucu tedavi dediğimiz rahim ağzını alıp rahmi koruduğumuz cerrahilerle onlara ileriki hayatlarında gebelik elde etmelerini sağlamaya çalışıyoruz” diyerek sözlerini sonlandırdı.