Rahim ağzı kanseri nedir, belirtileri nelerdir?

Güncelleme Tarihi:

Rahim ağzı kanseri nedir, belirtileri nelerdir
Oluşturulma Tarihi: Ekim 04, 2018 10:55

Ülkemizde her yıl yaklaşık 1800 kadın rahim ağzı kanseri tanısı alıyor. Bu konuda söylenebilecek iyi haber, düzenli jinekolojik kontroller ve smaer testi ile erken tanı alan rahim ağzı kanseri hastalarının tedavisinde yüzde 90’lara varan oranlarda başarı elde edilebiliyor.

Haberin Devamı

Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Orhan Ünal’ın verdiği bilgiye göre, hastalığın ortaya çıkmasında en önemli faktör Human Popilloma Virüs (HPV). 200'den fazla tipi bulunan HPV’nin 16, 18, 31, 33, 35, 45, 58 gibi yüksek riskli tipleri tüm dünyadaki rahim ağzı kanseri vakalarının yüzde 95’inden sorumlu tutuluyor. Bununla birlikte tütün kullanımı, düşük sosyoekonomik seviye, uzun süre doğum kontrol hapı kullanma ve 6’nın üzerinde doğum yapmış olma da (düşük de olsa) riski artırıcı unsurlar arasında değerlendiriliyor.

ÖNCÜ LEZYONLARI YILLAR ÖNCESİNDEN TESPİT EDİLEBİLİYOR

Rahim ağzı kanseri erken evrede belirti vermediği için, smear testinde şüphe görülen kişilerde tanı biyopsi ile konuyor. Rahim ağzı kanserinde, HPV etkeni yıllar öncesinden rahim ağzı dokusunun içerisine girip, hücrelerin yapısını bozmasıyla başlıyor. Yıllar içinde dokuyu kanserleştirmeye zemin hazırlıyor. Bu etkilenme ve hücre bozulması epitelin altındaki dokulara (stroma denilen bağ dokusuna) inerse kanser artık başlamış oluyor. Rahim ağzı kanseri için bu aşamanın dahi erken evre sayıldığını söyleyen Prof. Dr. Orhan Ünal, sözlerine şöyle devam ediyor; “Bu aşamalarda her derecedeki lezyonu smear testi ile yakalayabiliyoruz. Hastaya vajinal smear, kolposkopi ve şüpheli dokulardan biyopsi yapılmasıyla öncü lezyonların ya da erken dönemde kanserin tanısı konulabiliyor. Eğer hasta bu erken dönemi kaçırmışsa veya hiç smear aldırmamış ve yıllık takiplerini yaptırmamışsa kanser ileri dönemlere geçebiliyor. Maalesef hızla yayılıyor ve yayıldığı her organa göre de şikâyetler ortaya çıkıyor.”

Haberin Devamı

RAHİM AĞZI KANSERİNDE ERKEN TANI TEDAVİYİ NASIL ETKİLER?

Rahim ağzı kanserinde yaşam süresi evresine göre değişiyor. Öncü lezyonların tanısında ilk aşama CIN I, CIN II ve CIN III olarak sınıflandırılıyor. Kanserin henüz oluşmadığı CIN I evresinde yakalanan vakalar, yüzde 60-70 oranında vücudun kendi bağışıklık sistemi tarafından iyileştirilebiliyor. Yani bir tedavi gerektirmiyor. CIN II ve III de bu geri dönüşün daha yavaş olduğunu belirten Prof. Dr. Orhan Ünal, “Hatta CIN III de kansere gidiş daha yüksek oranda görülür. Bu nedenle CIN II ve CIN III ün tedavi edilmesi gerekir” diye konuşuyor.

Haberin Devamı

HASTANIN DURUMU VE BEKLENTİSİ TEDAVİYİ ŞEKİLLENDİRİYOR

Prof. Dr. Orhan Ünal, rahim ağzı kanserinde, evre ve hastanın yaşı, beklentisi gibi birçok parametrenin bulunduğunu belirterek tedavi yöntemleriyle ilgili şunları anlatıyor: “Erken evre rahim ağzı kanseri için konizasyon (rahim ağzının koni şeklinde çıkarılması) yöntemi kullanılır. Çok erken kanser öncüsü lezyonlarda tercih edilen bu yöntem, rahim ağzının sadece etkilenmiş kısmının bıçakla veya elektokoter ile (LEEP) koni şeklinde çıkarılması esasına dayanır. Erken evrede çocuk isteyen ve seçilmiş vakalarda rahim ağzının tamamının çıkarılması için (trakelektomi) yöntemi tercih edilir. Aynı esnada, pelvik damarlar ve aort damarının etrafındaki lenf bezlerine sıçrama olasılığı nedeniyle gerekirse lenf bezleri de çıkarılır. Eğer çocuk istenmiyorsa sadece rahimin (wertheim operasyonu) ve menopoz yaşında ise yumurtalıklara ilaveten lenf bezleri de alınır. Eğer etrafa veya lenf bezlerine yayılma tespit edilirse, radyoterapi ve kemoterapi de tedaviye eklenebiliyor.” 

Haberin Devamı

KİMLER AŞILANMALI?

• 9-12 yaş arası kız çocukları: Bu gruptaki kızlar henüz HPV ile karşılaşmamış olduğundan en yüksek koruyucu etki ve antikor cevabı bu grupta görülüyor.

• 26 yaşına kadar olan seksüel aktif kadınlar: Çoğu HPV ile karşılaşmamış olan bu grup kadınlarda aşı ile yeni bir enfeksiyon oluşması, enfeksiyonun devam etmesi ve bulaşma engellenebiliyor.

Aşılanmış olmanın kanserden korunmada tek başına koruyuculuk sağlamadığının unutulmaması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Orhan Ünal, bu nedenle düzenli tarama programlarına devam edilmesinin çok büyük önem taşıdığına işaret ediyor.

BAKMADAN GEÇME!