Güncelleme Tarihi:
Probiyotikler, ‘Vücut için fayda sağlayan mikro canlılar’ olarak tanımlanabilir” diyen Uzm. Dr. Güzin Oğuz Yıldırım,"En popüler probiyotik gıda, canlı kültürlü yoğurt ya da inek, keçi veya koyun sütünden yapılır” diyerek, probiyotik içeren besinler hakkında şu değerlendirmelerde bulundu.
Çoğu durumda, yoğurt ham, çiğ beslenen hayvanlardan geliyorsa probiyotik gıdaların zirvesinde olabilir. Sorun şu ki; piyasadaki yoğurtların kalitesi üzerinde büyük bir değişiklik var. Yoğurt satın alırken 3 şey arayın: Birincisi; keçi, koyun sütü veya A2 inek sütünden yapılması, ikincisi; otlarla beslenen hayvan kaynaklı olması ve üçüncüsü de organik olması çok önemli.
Kefir, 3 bin yıldan fazla bir süredir tüketiliyor. ‘Kefir’ terimi Rusya ve Türkiye’de başladı ve ‘iyi hissetmek’ anlamına geliyordu. Hafif asidik ve ekşili bir tada sahiptir. Kefir yoğurda benzer, ancak maya ve daha fazla bakteri ile mayalanmasından dolayı, probiyotikler bakımından daha zengindir.
Lahana turşusu, iyi bir doğal laktik asit bakterisi kaynağıdır. Fermente lahana ve diğer sebzelerden yapılmıştır ve iyi bakteri üremesini destekleyen organik asitler (ekşi tat veren gıdalar) bakımından yüksektir. Lahana turşusunda C vitamini ve sindirim enzimleri de fazladır.
Ham inek, keçi, koyun sütü ve A2 peynirler probiyotikler bakımından zengindir. Tüm pastörize sütler sağlıklı bakteriler içermemektedir, bu yüzden probiyotik almak için sadece yüksek kaliteli çiğ süt ürünleri kullanılmalıdır.
Uzm. Dr. Güzin Oğuz Yıldırım, ruhsal hastalıkları iyileştirme potansiyeli araştırılan probiyotiklerin faydalarını şöyle sıraladı: “Sindirim sağlığı, antibiyotik direncinde azalma, bağışıklık sisteminin güçlenmesi & iltihabın azalması, sağlıklı cilt, gıda alerjisinden korunma, bebeklerde ciddi hastalıkları tedavisi, kan basıncının düşmesi, diyabet tedavisi, alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı tedavisi, anti-kanser, diş sağlığı, idrar yolu enfeksiyonları, romatoid artrit, böbrek taşı, kilo verme.”
“Bağışıklık sistemi zayıflığı olan hasta grupları ve özel suş seçimi için mutlaka doktora danışılmalı” diyen Uzm. Dr. Yıldırım, “Hasta gerekli değerlendirmeden geçirildikten sonra muayene ile kişi için uygun seçim doktor tarafından yapılmalıdır” uyarısında bulundu.
“Bağırsakların ‘ikinci beyin’ olarak görülmesi, bilim adamlarının bağırsak-beyin bağlantısının önemini keşfettiği için önemli bir araştırma noktası olmuştur” diyen Yıldırım, “2015’teki bir araştırma, bağırsak ve beyin arasındaki karmaşık etkileşimlerin altını çizdi. Çeşitli bağırsak-beyin etkileşimleri, duygudurumu bozukluğu, otizm spektrum bozuklukları, dikkat eksikliği hipersensitivite bozukluğu, çoklu skleroz ve obezite gibi inflamasyonun rol oynadığı birçok bozukluğun altyapısına etki etmektedir. Araştırmacılar, bu durumların gelişimini ele almada “psiobiyotik” (beyin fonksiyonlarını etkileyen probiyotikler) tanımlama altında çalışmalarını sürdürmektedirler. Henüz insanlar üzerine yapılmamış olmasına karşın hayvanlar üzerine yapılan çalışmalar, probiyotiklerin hasar azaltıcı etkisi sayesinde kaygı bozukluklarını azaltmaya katkı sağlayacağını düşündürmektedir” şeklinde konuştu.