Güncelleme Tarihi:
Plasenta, hamilelik boyunca bebeğin tüm besin ile oksijen ihtiyacını karşılamak ve östrojen ile progesteron gibi hormonların salgılanmasını sağlamak için adeta mucizevi bir işleve sahip. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Selin Özaltın, plasenta ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı.
Halk arasında ‘Bebeğin eşi” veya ‘Son” olarak bilinen plasenta, bebeğin gelişerek olgunlaşmasını sağlayan ana organdır. Plasenta 15 - 20 santimetre çapında 2-3 santimetre kalınlığında oval bir yapı şeklinde olur. Plasenta doğumdan sonra da 10 dakika ile 30 dakika içinde ayrılır. Bebek için en uygun ortamı sağlayan plasenta oluşumunda her şey yolunda giderse, sağlıklı bir gebelik elde edilir.
Plasenta bebeğin beslenmesinden sorumludur. Annenin ve bebeğin dolaşım sistemi arasında bariyer olarak görev yapar. Anneden gelen kandaki gerekli besinleri ve oksijeni gelişmesi için bebeğe taşırken, atık maddeleri ve karbondioksiti de anneye gönderir. Plasentanın bir diğer görevi ise östrojen ve progesteron gibi hormonların salgılanmasını sağlamaktır.
Fetusa ait bir organ olan plasentanın oluşumu, gebeliğin çok erken dönemlerinde, embriyo daha başlangıç aşamasındayken başlıyor. Embriyo rahim duvarı içine yerleştikten sonra bazı hücreler ayrışarak bebeği oluştururken, diğer hücreler de plasentayı oluşturmak üzere farklılaşmaya başlıyor ve 18. gebelik haftasına kadar büyümeye devam ediyor.
Kanama ki her zaman aşikar olmayabiliyor ve bazı durumlarda iç kanama şeklinde görülür, şiddetli ve uzun süren tetanik tarzda rahim kasılmaları sık görülen bulgularını oluşturuyor. Bu bulgulara bebekte sıkıntı ve kalp atışlarında bozulma eşlik ediyor. Tedaviyi etkileyen en önemli faktör ise bebeğin canlı olup olmadığı. Bebek canlı ise acil sezaryen planlanıyor. Kanama az ve bebek cansız ise vajinal doğum beklenebiliyor.
“Plasenta, anne ile bebek arasında pek çok kritik rol üstlenir” diyen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Aslıhan Yazıcıoğlu, plasentanın nasıl oluştuğundan ve gelişmediği takdirde nelere yol açabileceğinden bahsetti.
Embriyonun rahim duvarı içine yerleşmesinden sonra hücrelerin bazıları ayrışarak bebeği oluşturur, diğer hücreler de plasentayı oluşturmak için farklılaşır. Plasentanın en kalın kısmı ortasıdır, kenarlara doğru incelir. Yaklaşık olarak 22 cm uzunluğunda ve 2 - 3 cm kalınlığındadır. Ortalama 500 gr ağırlığındadır. Fetüs ile bağı 50-55 cm uzunluğundaki kordon ile sağlanır.
Büyük kısmını damarların oluşturduğu plasenta yeterli gelişmediği takdirde bebekte büyüme-gelişme geriliği, preeklampsi gibi olumsuz gebelik sonuçları ortaya çıkabilir. Plasenta, rahim ağzı olarak bilinen serviksi kapatırsa plasenta previa denilen ve gebelikte kanamaya yol açabilen durum görülebilir. İkiz gebeliklerde bebeklerin plasentaları arasındaki damarsal bağlantılar bebekler arası büyüme farklılıklarına yol açabilir. Sağlıklı bir gebelik için esas rol oynayan plasentanın bebeğin ultrasonografik takibi sırasında değerlendirilmesi oldukça önemlidir.
HÜRRİYET AİLE ÖZEL