Güncelleme Tarihi:
Uzman Psikolojik Danışman Bedi Aydın, bütün bu soruların cevabını verdi ve otizmli bireylerin neler yapabileceğini, neler yapamayacağını sıraladı.
0-3 yaş aralığında ortaya çıkan ağır gelişim bozukluğuna neden olan bir durumdur. Araştırmacılar otizmin beyin işlev bozukluğundan kaynaklandığını ortaya koymaktadır. Ancak beynin işlev bozukluğu göstermesine neden olan etmenler hakkında kesinleşmiş bir bulgu bulunmamaktadır.
ABD verilerine göre 2013 yılı için görülme sıklığı 88 doğumda 1 olarak saptanmıştır. Ülkemizde 110 doğumda 1 olduğunu öne süren kaynaklar vardır. Bu da günde yaklaşık 30 otistik veya otizm spektrum bozukluğu yelpazesinde yer alacak bebek doğduğu anlamına gelmektedir.
Otizm tanısı alan çocuklar fiziksel olarak diğer çocuklardan farklılık göstermemektedirler. Bu nedenle tanılama için gerekli veriler “çocuğun gelişim süreci” ile ilgilidir. Bu süreçte gösterdiği performans tanı için gerekli verileri elde etmemizi sağlar. Hamilelik döneminde otizm hakkında mutlaka aileye bilgi verilmeli ve çocuğun gelişiminde ortaya çıkabilecek aksaklıklarda neleri hangi sırayla yapmaları öğretilmelidir.
Dil gelişiminde gecikme: Bebekler 18 aylık olduklarında 2-3 sözcükten oluşan cümleler kurabilirler. Eğer çocuğunuz 18 aylık olduğu halde birkaç sözcük söylemiyorsa tıbbi kontrole ihtiyaç vardır. Elbette ki tüm gecikmiş konuşmalar otizmden kaynaklanmaz ama bir önlem olarak çocuk psikiyatrisine göstermekte yarar olacaktır.
Sosyal gelişimde gecikme: Otizm tanısı almış çocukların diğer kişilere çok az veya hiç ilgi göstermemektedirler. Çevreleri ile ilişkileri oldukça sınırlıdır. Etraflarında dönen olayların farkında değillermiş gibi davranmaktadırlar. Bakışlar, yüz ifadeleri ve beden hareketlerinde belirgin farklılıklar gözlenmektedir
İlgileri sınırlıdır: Çok az şeye ilgi gösterirler. Genellikle tekrar eden davranışlar sergilerler. Örneğin dönen nesnelere ilgi gösterir ve bu ilgi aşırı düzeyde uzun sürebilir. Çocuklar farklı nedenlerle yukarıdaki özellikleri gösteriyor olabilirler. Ancak otizm tanısının erken konması hem çocuğunuz hem de ailenizin bu sorunla daha iyi başa çıkmasını sağlayacaktır. Dolayısıyla bu belirtileri gözlediğinizde çocuk psikiyatrisi bölümünün bulunduğu bir hastaneye başvurmalısınız.
Otizmi ortaya çıkaran neden ya da nedenler henüz netlik kazanmamıştır. Bu konuda yoğun çalışmalar sürdürülmektedir. Pek çok faktörün otizmde etkili olabileceği düşünülmektedir. Kalıtsal özellikler gösterdiğini ve beyinde işlev bozukluğu yarattığı konusunda belirgin bir kabul görülmektedir. Ancak bunu yapan şey veya şeylerin ne olduğu konusu tartışmalıdır. Anne babaların kendilerini suçlayıcı bir tutum içine girmelerini gerektirecek bir neden olmadığını söylemek önemlidir.
Tıbbi tanı ve tedavi yanı sıra özel eğitimden yararlanmak çok önemlidir. Özel eğitim, otizm tanısı almış çocuklar için yaşamsal değere sahiptir. Bu tanıyı alan çocukların özel eğitim ihtiyacı “uyanık oldukları” tüm zamanı kapsar. Yoğun ve bireye göre planlanmış özel eğitim programı sayesinde sosyal uyum becerileri, sözel iletişim becerileri, akademik becerileri gelişebilir.
Okul öncesi dönemde destek eğitimi veren rehabilitasyon merkezlerinden yararlanmanın yanı sıra ailenin de eğitim sürecine katılması gerekmektedir. Destek eğitim süreleri ve nitelikleri maalesef sınırlı olmaktadır. Ailenin özel eğitim uygulamaları konusunda geliştirilmesi şarttır. Anne-babanın bu sürece izleyici değil etkin katılımı gerekmektedir.
Erken tanı almış, doğru ve iyi planlanmış özel eğitim desteğinden gerektiği gibi yararlanan otizmli çocukların önemli bir bölümü kaynaştırma yolu ile eğitimlerini sürdürebilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki pek çok çocuğumuzun zihinsel gelişimi olumsuz etkilenmekte ve gerilik göstermektedir. Medyada yer alan üstün özellikler gösteren otistikler maalesef birer istisnadır. Ailelerin bu konuda beklentileri gerçek temeller üzerine oturtmaları hem kendilerinin hem de çocuklarının ruh sağlığı açısından önemlidir.
Otizm beyin işlev bozukluğu olarak tanımlanmakta ve bu durum gelişimi olumsuz etkilemektedir. Tüm çabalara rağmen bu olumsuz etkileri yok edebilmek günümüz olanaklarında mümkün değildir. O nedenle otizmin etkileri yaşam boyu sürecektir. Akademik becerilere dayalı beklentileri karşılamakta bu çocuklarımız başarısız olmaktadır. Yaşamı boyunca düzeyi azalmakla beraber birilerinin desteğine ihtiyaç duyacaktır. İçlerinden pek azı müzik, resim ve diğer sanat veya bilim alanlarında başarı gösterebilmektedir.
Fizyoterapist İmran Erkanat Toylan otizmli çocukları olan ailelere şu önerilerde bulunuyor:
• İlk 3 ay içinde göz kontağının olmaması
• Sosyal gülümsemenin olmaması
• Oyuncaklara ilginin azlığı ya da olmaması
• Sakinleştirilmekte zorlanılan bebekler
• Ce-ee gibi oyunlara karşı tepkisizlik
• Mimiklerini ve jestleri taklit etme becerisindeki yetersizlik ya da yoksunluk
• Babıldama- agulamanın olmaması
• İsmi seslenildiğinde tepki vermeme
• Oyunu çeşitlendirememe, sürekli aynı oyuncak üzerine yoğunlaşma
İlk 3 yaş içinde başlanan erken tanı ve eğitim süreci çocuğun sosyal hayata adaptasyonu sağlamak ve öğrenme becerilerinin geliştirilmesi açısından çok önemlidir. Tedavi süreci içinde, çocuğun yapılan değerlendirmesi çerçevesinde, tamamen bireysel hazırlanmış yoğun bir eğitim planıyla oyun terapisi, duyu bütünleme, uygulamalı davranış analizi temelli terapi yöntemleri ile çocuğun bilişsel, duyusal ve fiziksel olarak desteklenmesi önerilir.